Harun Karadeniz’den aldığımız miras: Devrimden kaçmamak

Bugün temel hakları için kapitalizme baş tutan, gericiliğe geçit vermeyen gençlik, “Okumuş insan emekçi halkına karşı sorumludur.” diyen Harun Karadeniz’in mücadelesini hayatta tutan gençliktir.

Harun Karadeniz’den aldığımız miras: Devrimden kaçmamak

Abdülhakim Poyraz

“Genç kişiler çıkar üniversiteden. Doktor, mühendis, avukat, öğretmen. O genç kişiler ki hayata yeniden atıldıkları anda tek ülküleri vardır kafalarında. Dürüst çalışma, mutlu yarınlar, mutlu Türkiye ve yine kafalarında Türkiye’nin bozuk bir düzenle dönen çarklarını düzeltme kararı. Bu genç kişiler hayatta çarkların bozuk bir düzenle dönmesine sebep olan, Türkiye’nin kalkınabileceğinden ümitsiz, kalkınma için çalışmayı akıntıya karşı kürek çekmek sayan yaşlı kişilerle karşılaşırlar. O yaşlı kişiler ki devamlı olarak Türkiye’de işlerin düzelemeyeceği tezini savunurlar. O yaşlı kişiler ki genç kafalardaki ülküleri yok ederek bu memlekete en büyük kötülüğü yapmış olurlar. İşte böylece genç kişiler çıkar üniversiteden, fakat yaşlı kişiler olarak hayata atılırlar.”

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği fakültesinde bir öğrenci olduğu 60’lı yıllardaki anti-emperyalist mücadelenin en ön saflarında yerini alan Harun Karadeniz, okulundaki boykot ve işgallerde de sıra arkadaşlarına önderlik etmiş, dönemin genç zihinlerine yol göstermiştir.

Karadeniz, dönemin gençlik hareketleri içerisinde aktif bir şekilde yer alırken, Türkiye’de sosyalist devrim arayışı üzerine düşünmeye başlayıp gençlik hareketi ve sınıfsal hareketin birbirinden ayrı düşünülemeyeceği bilincine ulaşmıştır.
“Çünkü Türkiye’nin sorunlarının temelinde yatan sosyo-ekonomik gerçekleri öğrenip de devrimci olmamak, dürüst insanlardan beklenemez. Gençler kendi geleceklerinin emekçi sınıflarla beraberliğini görecekler ve onların yanında yer alacaklardır. Bunda hiçbir tereddüdüm yoktur.”
“Özel Okullar Devletleştirilsin” kampanyasını örgütleyenler arasında yer alan Karadeniz, eğitimin beslenme, barınma veyahut sağlık hizmeti kadar temel bir hak olduğuna inanmış, eğitimin sektörleştirilip okulların kâr amacı güden ticarethanelere dönüşmelerine karşı tepki göstermenin önemini vurgulamıştır.

Öğrencilik yılları ardından da mücadelesine devam eden Harun Karadeniz işçi sınıfının örgütlenmesi adına çalışmalar yürütmüş, Kartal İşçi Birliği’nin kurulmasında kritik bir rol oynamıştır.

12 Mart sonrası tutuklanan Karadeniz TKP ve Dev-Genç davalarından yargılanmıştır. Hapiste geçirdiği zaman içerisinde kansere yakalanan genç önder tedavi görmesi gerektiğini pek çok defa dile getirmiş ancak bu talebi karar mercilerince göz ardı edilmiştir. Hastalığı ileri dereceye ulaştıktan sonra gerekli belgeleri toplayarak yurt dışında tedavi görmek adına İngiltere’ye gitmiş ancak hastalığına müdahaleye geç kalındığı için sağ kolunu kaybetmiştir. Bunun üzerinden geçen kısa bir sürenin ardından 15 Ağustos 1975’te Harun Karadeniz hayata gözlerini yummuştur.

Harun Karadeniz ve onun gibi nicelerinin arayışı; toplum içerisinde bulunan herkes için insanca yaşam, fırsat eşitliği ve özgürlük arayışıydı. Bu arayışın da ancak ve ancak sosyalist devrimle başarıya ulaşacağını düşünüyordu. Halkın parasız ve eşit eğitim, barınma ve beslenme gibi çok temel talepleri o zamandan bu zamana değişmediği gibi bu temel talepleri kendi çıkarları için gasp etmek isteyen sermaye düzeni ve temsilcileri de değişmedi. Bu nedenle açıkça söylenebilir ki sosyalizm ve sosyalizmin işçi sınıfının örgütlülüğü üzerine dayalı metodolojisi günümüzde hala günceldir.

Günümüzde üniversiteli gençlik yetersiz kalan yurtlardan muzdarip barınma sorunları yaşarken; hükümet bu konuya kulaklarını kapamış, gençliği tarikatların gerici varlıklarına teslim etmektedir. Mezun olan genç iş bulamayınca çareyi gençleri iş beğenmemekle suçlamakta bulmaktadır. Gün be gün artan fiyatlar içerisinde beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan öğrencilere kaşıkla borç verip borcunu kepçe ile geri almaktadır. Gençlik bu düzene değil, düzen gençliğe borçludur.

Seçimle beraber gençler arasında oluşan politik atmosfer, seçim sonuçlarının açıklanması ardından oluştuğu kadar hızlı dağılmıştır. Ancak ne ülkenin ne de gençlerin problemleri bir arpa boyu değişim göstermemiştir. Kapitalist düzen bugün de geçmişte olduğu gibi temel hak ve özgürlüklerimize gözlerini dikmekte; ılımlı sözde sol siyasetçiler bugün de geçmişte olduğu gibi toplum sorunlarına rasyonel çözümler üretmek yerine sermayenin yaverliğini ve avukatlığını yapmaktadır.

Ülkenin ve gençlerin bu halinin sorumlusu, devrim vurgusu yapmaktan çekinen, devrimden kaçan sol öznelerdir. Gençliğin problemleri düzen ile iş birliği yaparak çözülmedi, çözülmüyor ve çözülmeyecektir. Çözüm istiyorsak sosyalist devrim demeli, düzen ve kuklalarına karşı dimdik ayakta mücadele etmeliyiz.

Kısaca; Karadeniz’in fikirleri ve mücadelesi günümüzde de geçerli bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Emekçi halkın sorunları da gençliğin sorunları da ortaklaşmaktadır. Denizaşırı emperyalist güçlerle el ele vermiş, düzen sınırları içerisinde kıvrak siyaset üreten ve gerek ekonomik kriz gerek gerici politikalarla bizleri kuşatan, düzenin devamlılığını sağlamak için kolları sıvayanlara karşı emeğin mücadelesini büyütmek Harunlardan aldığımız en büyük mirastır. Gençlik, üzerlerine bir kâbus gibi çöken geleceksizlik lanetinin kaynağının mevcut düzen; bu laneti kıracak olanın da el ele vermiş bugünün ve yarının emekçileri olduğunun farkında olmalıdır.
Sermaye uşakları baskı, sömürü ve gericilik derken biz komünistler dün de dediğimiz gibi bugün de eşitlik, adalet ve özgürlük diyoruz. Daha güzel yarınlar için Harun Karadeniz’in vurguladığı gibi bugünün ve yarının emekçilerini kol kola emperyalizme, sermayeye ve gericiliğe karşı örgütlü mücadelenin saflarına çağırıyoruz.

Bugün temel hakları için kapitalizme baş tutan, gericiliğe geçit vermeyen gençlik, “Okumuş insan emekçi halkına karşı sorumludur.” diyen Harun Karadeniz’in mücadelesini hayatta tutan gençliktir.