İlerici Kadınlar, 25 Kasım'da Antalya'da basın toplantısı düzenledi

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde "Laiklik istiyoruz, bu gerici karanlığı dağıtacağız!" diyerek Antalya'da basın toplantısı düzenledi.

İlerici Kadınlar, 25 Kasım'da Antalya'da basın toplantısı düzenledi

İlerici Kadınlar Derneği (İKD), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde “Laiklik istiyoruz, bu gerici karanlığı dağıtacağız!” diyerek Antalya’da basın toplantısı düzenledi. İKD basın toplantısında “Sorun, “erkek şiddetine” sıkıştırılamayacak kadar bütünlüklü bir düzen sorunudur. Bizlere reva görülen gericiliğe, yoksulluğa, şiddete alışmayacağız!” ifadelerine yer verirken, tüm kadınları eşit, özgür, laik bir ülke için mücadeleye çağırdı.

İKD tarafından gerçekleştirilen açıklamanın tamamı şu şekilde:

Basına ve kamuoyuna,
Bugün 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla düzenlediğimiz basın toplantısına hoşgeldiniz.
‘Kelebekler’ olarak adlandırılan Mirabel Kardeşlerin (Minerva, Patria ve Maria Teresa) 25 Kasım 1960’ta diktatör Trujillo’nun emriyle hunharca öldürülmesi üzerine 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. Amerikan yanlısı Trujillo diktatörlüğüne karşı Clandestina (Kelebekler) isimli gizli bir örgüt kuran kardeşler, Dominik Cumhuriyeti’nde insan hakları ve kadınların eşitlik mücadelesinin simgesi haline geldi. Dominik Cumhuriyeti’nde 30 yıllık iktidarını halka karşı işkencelerle, katliamlarla, hapis cezalarıyla sürdüren, 50 bin insanın ölümünden sorumlu diktatör Trujillo’ya karşı yürütülen örgütlü toplumsal mücadelede yer alan Mirabel Kardeşler’in vahşice katledilmesine  duyulan tepki kısa zamanda faşist iktidara karşı halk ayaklanmaları güçlendirdi ve diktatörlüğü devirdi.

1924 yılında Patria  Mercedes Mirabel ;“Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da” demişti.25 Kasım kadınların sadece psikolojik, fiziksel şiddete karşı mücadele ettiği değil, siyasal ve sınıfsal bir mücadelenin de örülmesi gerektiğini belirten bir tarihin adıdır.
1980’lerden itibaren Türkiye’nin emperyalizm ve sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden dönüşümü için adımlar atılmış, gericiliğe kapı açılmıştır. Emperyalizm işbirlikçisi, piyasacı ve gerici AKP iktidarı kendi rejimini kurarken işçi sınıfının, emekçilerin kazanımlarına saldırmış, toplumsal yapıyı da gerici politikalarla şekillendirmeye çalışmıştır. Gerici politikalardan en fazla etkilenenler ise kadınlar ve çocuklar olmuştur. Kadınların toplumsal varlığı zayıflatılmış, kadın-erkek eşitliği reddedilmiş, kadınlar sermaye için ucuz iş gücü haline getirilmiş, esnek ve güvencesiz çalışma meşrulaştırılmış, eğitim hakları kısıtlanmış, çocuk yaşta evlilikler kutsanmıştır. 21 yıllık AKP iktidarı döneminde gericiliğin artışıyla birlikte kadına yönelik şiddet de artmış, buna kriz koşullarında yoksulluk da eklenmiştir.
Her yeni güne en az bir kadın cinayeti, şiddet ve istismar haberiyle uyanıyor; baktığımız her yerde, attığımız her adımda kadın düşmanı gerici söylemlerle karşılaşıyoruz. Bu gerici dönüşüm ülkemizin her alanını ve toplumu kuşatırken, laikliği ayaklar altına alan her hamle, doğrudan kadınlara yönelik saldırılara, çocuk istismarlarına dönüşüyor.
Bütün dünyada artan kadına yönelik şiddet sıralamasında ülkemiz yüzde 38 ile OECD ülkeleri arasında ikinci, çocuk yaşta evliliklerde Avrupa ülkeleri arasında birinci sıradadır. Çünkü istismar, şiddet, kadın cinayetleri cezasız kalmakta, failler “hukuk” eliyle korunmakta ve cesaretlendirilmektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının sayısı 2022’de 2021’e göre yüzde 33 artmış, Türkiye cinsel istismar vakalarında son 15 yılda yaklaşık yüzde 400 artışla dünyada üçüncü sıraya yerleşmiştir.
Ülkemiz 146 ülke arasında cinsiyet eşitsizliğinde 129., kadınların eğitim hakkından yararlanmasında 99. ve işgücüne katılımlarında 130. sıradadır. Kadın işsizliği, TÜİK verilerine göre bile oldukça yüksektir. Ağustos 2023’te geniş tanımlı işsizlik erkekler için %18.4 iken kadınlar için %31’dir. Kadınlar yoksulluğa itilmektedir çünkü kadın emeği değersizleştirilmekte, eşit işe eşit ücret talebi görmezden gelinmekte, sömürü katmerlenmektedir. Kadınlar ucuz, güvencesiz çalıştırılırken yedek işgücü olarak “el altında” tutulmak istenmektedir.
Laikliğin tasfiyesiyle birlikte yurttaşlık tebaa haline getirilmiş,İstanbul Sözleşmesi de terk edilmiştir. Bunun yanı sıra, 6284 sayılı kanun ve Medeni Kanuna yönelik saldırılar ile “Yeni Anayasa” tartışmaları başta kadınlar olmak üzere, bütün toplumun yurttaşlık haklarına yönelik saldırıların boyutlarını ortaya koymaktadır. “Kadın erkek eşitliği fıtrata ters” zihniyetinin iktidarı, kadınları sahiplendirmekten bahseden bir karanlık odağın TBMM’ye taşınmasıyla güçlendirilmektedir. Kadınları ikincilleştiren tutum ve söylemler haklarımızın gasp edilmesine kadar varmaktadır.
Karma eğitimi hedef alan yaklaşımlar, kadınların üretimde ve toplumsal yaşamda eşitsizliğini de pekiştirecek gerici politikaların parçasıdır.
“Türkiye Yüzyılı” söylemiyle hedeflenen, başta biz kadınlar olmak üzere, yüzlerce yıllık geriye gidişten başka bir şey değildir. Kadına yönelik şiddetin ve saldırıların temelinde yatan sömürüyü arttıracak, patronların kârına kâr katmasını sağlayacak, emekçileri mafya-tarikat-aşiret düzeneği arasına sıkıştıracak bu kirli düzeni sürdürmektir.
Tablo açıktır: Sorun, “erkek şiddetine” sıkıştırılamayacak kadar bütünlüklü bir düzen sorunudur. Bizlere reva görülen gericiliğe, yoksulluğa, şiddete alışmayacağız!
Sömürüye ve baskıya karşı  örgütlü mücadelemizi büyüteceğiz!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde tüm kadınları eşit,özgür,laik bir ülke için mücadeleye çağırıyoruz!

İLERİCİ KADINLAR DERNEĞİ
ANTALYA TEMSİLCİLİĞİ