İmamoğlu'ndan Soylu'ya "Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya dönemi" hatırlatması
"Bir iltisak meselesidir almış gidiyor. Milleti sefil ettiniz, aileleri parçaladınız. Bazıları da imtiyazlı. Öyle makamlara geliyorlar hepimizi şaşırtıyorlar."
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik başlattığı ‘terör’ soruşturmasına ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
İmamoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Bizi bu makama layık görenlere her şeyi yaptın demezsen milletin yüzüne bakamam. Kendileri de hukuksuzluktan mağdur edilmiş olmalarına rağmen kaba bir zihniyet var karşımızda.
Yargılandığım davanın hakiminin sürülmesi ve tehdit edilmesi iddiasına karşın HSK hala sessiz.
Bu toplantıyı İçişleri Bakanını rezil etmek için düzenlemedim. O son kullanma tarihini doldurmuştur. Bakan Bey’i ciddiye alma zamanı çoktan geçmiştir. Artık Sayın Bakan’ın ne şapkası ne tavşanı vardır. Bir bakan daha var. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ. Haksız, hukuksuz soruşturmaların imar edildiği, hakimlerin, müfettişlerin bir çırpıda değiştirildiği, mahkeme kararının yüzümüze dahi okunmadığı bir merkez vardır ve orası bellidir. Orası kaçak bir merkezdir. Orası merdiven altı soruşturma üretilme merkezidir. İçişleri Bakanı asla adil değildir.
Sayın Bakan, ‘terörist sayısı’ verdi ancak sekiz ay boyunca bu kişileri, yetkisi olmasına rağmen işten çıkarmadı. Bakan Soylu, bu kişileri işten çıkarmayarak net bir şekilde görev suçu işlemiştir.
Sayın Bakan ‘yetkim yok’ dedi. ‘Hele iştirak şirketleri özel şirket gibidir, işten çıkarma yetkisi kullanamayız’ da dedi.
(İzmir’deki örneğe dair belgeyi yayınladıktan sonra) Yasaya göre işten çıkartma İçişleri Bakanı onayıyla oluyor. Buradan sormak istiyorum, hani yetkiniz yoktu? Olmayan yetkinizi kullanıp nasıl oldu da 15 kişiyi, şirketinden olur vererek işten çıkarttınız? Bence bir toplantı daha yapmayıp neden sekiz ay boyunca bu yetkiyi kullanmayıp görevini ihmal ettiğini açıklamalı.
Savcılığa gönderdikleri raporda her ne kadar bunlar şirket personeli olsa da bunlar kamu personeli saydılar. O kadar çelişki var ki.
Bakanının görev ihmalini resmi bir belgeyle adım adım size anlatarak kanıtlamış durumdayız. Olay netleştimiştir. Hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı kamuoyuna duyururum.
AK Partili belediyelerde çalışan personeller kamudan men edildiyse bunun nedeniyle ilgili bilgilendirme açıklamasını derhal milletimize yapar mısınız? Bu AKP’li başkanlar için de bana uyguladığınız hukuku uyguladınız mı? AKP’li belediye başkanı arkadaşlarım, bunları açıkladığım için kusura bakmasınlar. Pandoranın kutusunu siz açtınız sayın bakan. Açıkçası kabahat Soylu bakanın. Öfkeyle kalkan zararla oturur diye dile getirdim. Bizim açıklamamıza apar topar yanıt vermeye çalışan bakan yetinmedi, bir de üstüne tweet attı.
Belediyemiz, İSKİ ve İETT’de değerlendirme komisyonlarımız başından beri görevini yapmaktadır. Pes diyecektim ama artık demiyorum. İBB’de komisyon yoktu lafı tamamen yalan. Tümden tutarsızlıklarla dolu bir beyan. Açıkçası hangi partiye gönül verdiyse versin ben bütün hemşehrilerime böylesine bir makamı işgal eden bir kişinin çelişen ifadelerini sunmayı görev biliyorum.
(Soylu’nun açıklamalarını dinlettikten sonra) Hangi partiye gönül verdiyse versin, bütün hemşehrilerime yalan ifadelerini sunmayı bir borç biliyorum. Ne diyeyim açıkçası, ‘atsan tolere edilirdi’, 10 dakika sonra diyor ki ‘120 kişiyi niye attın’… Açıkçası bazen içimden geliyor dua ediyorum ama la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim demekle yetiniyorum artık.
Bildiğiniz gibi AYM, 28 Kasım 2019 – 18 Nisan 2021 arasında Bakan’ın yapmamışlar dediği arşiv ve güvenlik soruşturması yapılması yasaktı.
Bizzat bakan imzalı yazılarla da kamuoyuna yansıdı. Belgeleri verdik, yayınlandı, herkes gördü. Bakanın tüm Türkiye’ye terörist gibi lanse ettiği isimlere bakalım.
Veysi Altıntaş, adli sicil ‘kamu’ seçeneği olarak alınmış. Kayıtları temiz. Nuri Çiçek, adli sicil ‘kamu’ seçeneği olarak alınmış ve yine temiz. Mazlum Şimşek adli sicil ‘kamu’ seçeneği olarak alınmış ve yine temiz. İbrahim Doğan, ot biçiyor görevi… adli sicil ‘kamu’ seçeneği olarak alınmış, yine temiz. Bu arada babası da büyükşehir belediyesinde çalışıyor bu arkadaşımız. O da 2012’de işe girmiş. Ömer Keleş, geçici mevsimlik işçi. Bu arkadaşımız da ot biçiyor. Adli sicili temiz, kaydı yok. Bakan Abdulmeram Sevgi diye bir isimden bahsetti. Yani vicdanım yanıyor. Kavruluyor. Aradık, taradık. Böyle bir isim yok. Özer Doğaner diye bir isim verdi, bunun da adli sicili temiz. Arşiv araştırması da temiz çıktı. Vicdanım yanıyor, kavruluyor. İnsanlara terörist diyen bir bakan var Türkiye’de. Terör iltisaklısı dediği kişinin arşiv araştırması da temiz. Bu arada temiz adli sicil kaydı, arşiv araştırması uzmanı oldu sayesinde.
Belediyeler açıkcası net ifade edelim ki güvenlik ya da istihbarat kuruluşları değildir. Bu insanların sıkıntıları var ise ben sadece adli sicillerinden görebilirim. Adli sicilleri temiz. Görevini yapmadığını kanıtladığımız sayın Bakan, bu isimlerin varsa terörle bağlantısını nasıl anlayacağım. Bir sorun varsa bu ben miyim, yoksa gereğini yapmayan Sayın Bakan mı? Mesela Özer Doğaner… Arşiv araştırması temizse ben nasıl anlayacağım? Zihin mi okuyacağım? Belediye başkanlarının zihin okuma yetkisi yok.
T.A. isimli iştirak şirketi çalışanımızın Mart 2022’de arşiv araştırması geldi ve terör iltisaklısı olduğu belirtiliyordu. Bu kişiyi işten çıkardık mecburen. Yargılaması bitmeyen birine suçlu denilmesi mümkün değil, ama bu iktidara göre yargılaması bitmese de suçlu. Terörist ilan ettikten sonra kamu görevlilerine karşı acımasız davranışlar var. Bu arkadaşımız ısrarla geldi, yalvararak ‘benim böyle bir şeyle ilgim yok’ dedi. Valiliğe tekrar arşiv araştırması soruldu. Tam 8 ay sonra ikinci yanıt geldi. ‘Herhangi bir suç örgütüyle ilişiği bulunmamaktadır’ yazıyor. Biz adamı işten attık, sekiz ay sonra ‘pardon terörist değil’ diyorsunuz. Peki işe geri aldık mı? Almadık. Kalkar bu Bakan azılı terörist ilan eder.
Elinizi vicdanınıza koyun. AYM’nin arşiv araştırmasını yasakladığı dönemde sabıka kayıtlarını kamu seçeneğinden almış ve sicili temiz görünen bu insanları işe almışız.
Muharrem Kılıç… Şehit kardeşi. Adli sicili temiz çıkmış, üstelik şehit yakını. Bu şehit yakını da terörist ilan edildi. Bakan Yardımcısı olan aklı evvel de itfaiye erini terörist ilan etmeye çalıştı. Sahiden liyakatıyla görev alan birisi var mı?
Dünyanın başka bir yerinde böyle bir olay yaşansa sopayla kovarlar. 2014’de yakaladın, 2017’de ise sabıkası temiz raporu verdin. Şehit yakını kartı da verdin. Bu itfaiye erimiz çalışmaya devam edecek, bu yalanları atanlar gidecek.
Kusura bakmayın bu insanların açıkları bitmiyor. Sürekli 505 personelin işe girişinde sorun olduğunu vurguladı. Biz Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya döneminde işe alınan terör iltisaklılarını deşifre edince aniden sayı 484’e geriledi. Bu 21 kişiyi bize anlatacaksın, izah edeceksin. Bakan diyor ki ‘Mevlüt Uysal’ın işe aldığı 191, Yerlikaya’nın işe aldığı 51 kişiyi inceledik. Ancak İmamoğlu’nun işe aldığı kişiler kamuda görev almamalıydı’ diyor. Arşiv araştırmasının serbest olduğu dönemde işe alanın 4 bin 116 kişiden 1800’ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemesini nereye koyacaksınız? Ben suçlu, Uysal ve Yerlikaya temiz…
Uysal döneminde işe alınan ve sabıka kayıtlarında ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ ve ‘yöneticiliği’ yazan iki kişi de işe girmiş. Ama bakarsanız ben suçluyum, Sayın Uysal temiz…
Ben hiçbir zaman ılık su demokratı olmayacağım. Her anını milletimle paylaşacağım. Türkiye bu duruma net bir şekilde tanık olacak. Ne demiştim önceki toplantıda?
Uysal dönemini özellikle araştıracağım dedim, araştırdım. Mevlüt Bey görevdeyken, İçişleri Bakanı yine Soylu’yken terör sorunu yok muydu?
28 Eylül 2017 – 31 Aralık 2018 döneminde 30 bin kişiyi işe almış. 5 bin 608 kişiden adli sicil kaydı alınmamış. 5 bin 870 kişinin adli sicili ‘özel’ olarak alınmış. İşe alınanlar arasında, bombalı saldırı dahil beş terörist var. 10 bin 858 kişi için arşiv araştırması istenmemiş, yasak olmadığı halde. Bunu ben yapsam neler olurdu varın siz düşünün.
Sayın Bakan soruma net olarak yanıt ver. Bu ülkede terör ben İBB Başkanı olduktan sonra başlamadığına göre bu dönemlerde İBB’ye terörle iltisaklıların sızmasına neden izin verdiniz? İBB’yi neden mercek altına almadınız? Arşiv araştırmaları gelmesine rağmen kılınızı dahi neden kıpırdatmadınız? Alenen görevi ihmal suçunu nasıl işlersiniz?
Bir iltisak meselesidir almış gidiyor. Milleti sefil ettiniz, aileleri parçaladınız. Bazıları da imtiyazlı. Öyle makamlara geliyorlar hepimizi şaşırtıyorlar. Ama artık yüz binler diyemiyoruz, maalesef milyonlara ‘iltisaklı’ diyorsunuz. Benim vicdanım ve ahlakım milyonlarda vatandaşıma terörist diye hitap edilmesini kaldırmıyor. Bu vicdansızlıktır, insanlarımıza zulümdür. Evrensel hukuku önemsemiyorsunuz ama siz Allah’ın elçisinin sözlerini bile önemsemiyorsunuz.
Bakın Hz. Peygamberimiz ne diyor? ‘Kimse kendi suçundan başkasıyla suçlanamaz. Oğlu babasının, babası da oğlunun suçu üzerine suçlanamaz.’ Peygamberimizin binlerce yıl önce belirttiği husus, evrensel hukukun en önemli unsuru. Ama siz Allah’ın elçisinin sözünü bile önemsemiyorsunuz. Senin yakının olunca görmezden geleceksin, ama yüz binlerce kişinin hayatını karartacaksın.
Bazıları imtiyazlı ya, iltisak kılıcı onları kesmiyor. Bakan yardımcısının kardeşinin FETÖ’den aranması var, Özgür Özel kardeşim bunu ortaya çıkarıyor. Bakan yardımcısı ‘sen söyleyince baktım’ diye tweet atıyor. Pes. Ülkenin güvenliğini emanet ettiğimiz isimlere bakın. Tabii tek bir güvenlik makalesi okumamış bir bakanın kuracağı kadro bu kadar olur.
Bekir Bey kendince akıllı davranıyor, neredeyse hiç ses çıkarmadı. Toz butunda saklanma diyelim bunun adına. Ben onun da kabahatinin büyük olduğunu düşünüyorum. Bu ülkenin ‘adalet’ bakanısınız. İnsanların hayatını verdiği, namusunu, şerefini emanet ettiği kavram. Bu ağır günahları nasıl saklayacaksınız anlayamıyorum. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın siyasi yasak istenen davasında hakim sıra dışı şekilde görevden alınıyor, üstelik eşi hamileyken Samsun’a sürülüyor, üstelik dilekçeler vererek karşı koymaya çalışıyor, yine sizden ses yok. Davama bakan ilk hakim bana ceza vermesi için tehdit edildiğini söylüyor, ruhsatsız binayı işaret ediyor. HSK benim ifademi alsın diye çığlık atıyor, Bekir Bey yine ölü taklidi yapıyor.
Ekrem İmamoğlu’na ceza vermek için yarışan savcı ve hakim, bana yasada olmayan bir maddeyle ceza veriyor. Süreyi de yanlış hesaplıyor. Sizden çıt yok. Savcı, yasada olmayan bir şey talep ediyor. Sen bu hukuksuzluğa da sessiz kalıyorsun. Yargıtay’da bile ‘ahmak’ ifadesiyle ilgili içtihat kararı yokken, nasıl bir kamu görevlisine 2 yıl 7 ay hapis kararı çıkıyor. Türkiye hukuk tarihinde 2 yıl 7 ay hapis cezası alan bir kamu görevlisi var mıydı? Bana siyasi yasak verileceğini bilip AKP yöneticileriyle toplantıya katıldığın iddiasını hala yalanlayamadı. Adalet Bakanı’nda ‘adalet’ olsaydı bunların kırıntısını yapamazdı.
Bir adalet bakanında adaletin kırıntısı dahi olsa böyle davranmazdı.
Dün partimizin üst düzey yöneticileri Adalet Bakanı’nı ziyaret edip HSK nezdinde girişimde bulunacaklarını söyledi. Benim ümidim yok açıkçası. Bu beceriksizlikler büyük bir kaos yarattı. Bu kaotik ortamı lütfen sonlandırın. Devletimizi basiretsiz yöneticilerin, hırstan gözü dönmüşlerin kararlarına teslim etmeyin. Sessiz kalan, bu kaosu erdirmek için çaba göstermeyen herkes bu vebalin sorumlusu olur. Bunu yargıyı tehdit ediyor diye istismar edenler var. İyi niyetli bir uyarıdır.
Gök kubbeyi başınıza yıkarız dedim. Yıkarız kardeşim, bundan hiç şüpheniz olmasın. Savcılık aynı ‘suçu’ başkalarının da işlediğini kabul etmezse yıkarız. Yargıyla, siyasi baskılarla, bizi millete hizmet etme yolundan çevirmeye kalkarsanız gök kubbeyi başınıza yıkarız. Değerli arkadaşlar, bu dediklerim hiç istemesek de gerçekleştirilirse söz veriyorum. Hiçbir sıfata gerek olmadan, tüm Türkiye’yi başta İstanbul olmak üzere mahalle mahalle, cadde cadde anlatmaya söz veriyorum. Mersin’de, Adana’da, Diyarbakır’da her yerde anlatacağım. Ankara’da Mansur Başkanımın birkaç kez Gökçek’in kepazeliklerine karşı başlattığı soruşturmaların akabinde soruşturma açmayı mı görev sayıyorsunuz? Haydi oradan. Bütün belediye başkanlarımızla omuz omuzayız. Eğer tarihi bir hatayla beni ve yöneticilerimizi suçlayıp İstanbullunun hakkına çökmeye kalkarsanız karşınızda milyonlarca insanın vicdanını göreceksiniz. Gök kubbeyi başınıza yıkmak, adalet arayışına çıkmış milyonlarca insanla meydanlarda buluşunca oluyor. 6 Mayıs’ta seçimi iptal ettiğinizde 13 bin oy farkının 800 bine çıkması, gök kubbeyi başınıza yıkmak oluyor. Kaybettiler, yine kaybedecekler.