İSİG Meclisi'nden kadın iş cinayetleri raporu: Son on yılda en az 1379 ölüm
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nden 25 Kasım vesilesiyle kadın iş cinayetleri raporu.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 25 Kasım vesilesiyle iş cinayetlerinde yaşamını yitiren kadınlara dair raporunu açıkladı. Rapora göre 2013 yılından bugüne kadar en az 1379 kadın işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği ortaya konuldu.
İSİG Meclisi’nin yayınladığı rapor şu şekilde:
2013-2023 ( ilk on ay) yılları arasında en az 1379 kadın işçi hayatını kaybetti
Kadın emeğinin görünmez olduğu koşullarda, kadınların yaşadıkları iş cinayetleri, kadınların meslek hastalıkları ve iş kazaları da görünmüyor. Veriler, erkek işçilerin kadın işçilere göre kaza geçirme olasılığının çok daha fazla olduğunu ve iş cinayetlerinde ölenlerin büyük bir kısmını erkek işçilerin oluşturduğunu söylüyor. Ne var ki bu değerlendirmelerde, istihdamda kadınların ağırlığı, kadın işgücünün ücretsiz ev işçiliği ve kayıt dışı istihdam boyutları görmezden geliniyor.
Toplumsal cinsiyet karşısında tarafsız gibi görünen bakış açısında tehlike ve riskler herkes için aynıymış gibi ele alınıyor ve yansıtılıyor. Kadın işçilerin çalıştığı alanlar tehlikesiz ve basit gibi ele alınıp önlemlerin dışında bırakılıyor.
Ama gerçek ayrımcılığın, şiddetin, sömürünün ve yok sayılmanın kıskacında 2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçiyi hayatını kaybettiğini söylüyor.
*İSİG Meclisi verilerimize göre; 2013’te en az 103, 2014’te en az 131, 2015’te en az 121, 2016’da en az 110, 2017’de en az 117, 2018’de en az 120, 2019’da en az 115, 2020’de en az 148, 2021’de en az 165, 2022’de en az 109 ve 2023’ün ilk on ayında en az 140 kadın işçiyi iş cinayetlerinde kaybettik.
Kadın iş cinayetlerinde en çarpıcı gerçek tarım-orman işkolundaki kadın işçi ölümleri. 2013’ten beri gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yüzde 42’si tarım-orman işkolundaki kadınların ölümleriydi. Tarım-orman işkolundaki ölümleri sağlık işkolu izledi. Özellikle pandemi döneminde yükselen sağlıkçı ölümleriyle sağlık işkolunun kadın iş cinayetlerinin yüzde 15’ini oluşturduğunu görüyoruz. Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolu da bu yıllarda yaşanan kadın iş cinayetlerinin yüzde 13’ünü oluşturdu. Belediye-Genel İşler işkolu ile tekstil ve turizm-konaklama işkolları da kadın iş cinayetleri bakımından öne çıkan işkolları oldu. Kadın iş cinayetlerinin yaşandığı işkolları, Türkiye’de kadın istihdamının da kayıt dışı ve güvencesiz kadın işçi gerçeğini göstermesi bakımından da çarpıcı bir tablo. Bu tablonun gösterdiği bir başka gerçek 2013’ten beri yaşamını yitiren kadın işçilerin yalnızca 33’ünün sendikalı olması, başka bir ifadeyle iş cinayetlerinde yitirdiğimiz kadın işçilerin yüzde 97’sinin örgütsüz olmasıdır.
Türkiye işçi sınıfının bir gerçekliği olarak, ölen kadın işçilerin 79’u göçmen/mülteci işçi olduğunu görüyoruz. Ev içi emeğin ana gövdesini oluşturan göçmen kadın işçilerin çalışma koşulları, kadın istihdamının vahim bir tablosunu yansıtıyor. Pasaportlarına el konulma, kaçak olarak çalıştırılma, “işçi kiralama bürosu” işlevi gören aracı şirketler eliyle çalıştırılma, işyerinde taciz, tecavüz ve şiddet, ücretini alamama göçmen kadın emekçilerin en büyük sorunları.
Kadın işçileri öldüren başlıca neden trafik-servis kazaları. Kadın iş cinayetlerinin yarıya yakınını (yüzde 44) oluşturan trafik-servis kazaları özellikle tarım işçisi kadınların ölümlerinde bariz bir biçimde belirleyici. Kadın istihdamındaki güvencesizliğin en çarpıcı boyutu olan çoğu mevsimlik tarım işçisi kadınlar hala tarlalara, tarım arazilerine taşınırken yollarda hayatını kaybediyor. Kadın iş cinayetleri bakımından diğer önemli ölüm nedenleri ise Covid-19 ölümleri (ölümlerin yüzde 11’ini oluşturuyor), ezilme-göçük sebepli iş cinayetleri (ölümlerin yüzde 8’i), şiddet sonucu ölümler (ölümlerin yüzde 7’sini oluşturuyor) ve kalp krizi ve beyin kanaması gibi ani ölümler (ölümlerin yüzde 6’sını oluşturuyor).
Artan kadın cinayetleri içinde, göz ardı edilen bir boyut olarak iş cinayetlerinin oranı artıyor. Son yıllardaki kadın iş cinayetlerinde de kadına yönelik şiddet sonucu ölümlerin artışı göze çarpıyor.
Artan kadın emekçi intiharları da kadın emekçi ölümleri bakımından çarpıcı gerçeklerden birisi. Bu intiharlar, krizin işyerlerinde ve toplumda giderek artan şiddetinin, eşitsizliğin, kadın işsizliğinin ve yoksulluğunun bir göstergesi durumunda. Ancak kadın iş cinayetleri gibi kadın emekçilerin intiharları da kamusal alanda daha az tartışılıyor ve gündem oluyor. Zirai ilaç içme, kendini asma, bileklerini kesme biçiminde gördüğümüz kadın intiharları “ev içi”ne itilen intiharlar biçimini alıyor.
Meclisimiz verilerine göre iş cinayetinde yaşamını yitirenlerin;
50’si, 14 yaş ve altı yaşlarda çocuk işçiler,
51’i 15-17 yaşları arasındaki çocuk/genç işçiler,
317’si kadın iş cinayetlerinin çok yaşandığı yaş aralıklarından biri olan 18-29 yaş arası genç kadın işçiler,
554’ü en çok kadın iş cinayetinin yaşandığı yaş aralığı olan 30-49 yaş arasında kadın işçiler,
242’si 50-64 yaş arası kadın işçiler,
69’u 65 yaş ve üstü kadın işçiler,
96’sı ise yaşını tespit edemediğimiz kadın işçilerdi.