Karabulut ailesinin avukatı Epözdemir: Mezarın açılmamasına ilişkin gerekçe kalmamıştır
Karabulut ailesi avukatı Rezan Epözdemir, Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun babasının Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak oğlunun mezarının açılması ve DNA eşleştirmesi yapılması talebinde bulunmasına ilişkin değerlendirmesinde "Bize göre artık mezarın açılmamasına ilişkin hiçbir makul meşru gerekçe kalmamıştır.
2009 yılında İstanbul’da öldürülen Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu’nun babası Mehmet Nida Garipoğlu’nun Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı oğlunun mezarının açılması ve DNA eşleştirmesi yapılması talebinin ardından Karabulut ailesinin avukat Rezan Epözdemir açıklamalarda bulundu
Epözdemir, mezarın açılmaması için herhangi bir gerekçenin bulunmadığını belirterek “Yapılması gereken tek şey artık bu mezarın açılması” dedi.
Epözdemir, Garipoğlu ailesinin de talebiyle artık mezarın açılması konusunda hiçbir gerekçe kalmadığını belirtti.
“MEŞRU GEREKÇE KALMAMIŞTIR”
Epözdemir şunları söyledi:
“Geldiğimiz noktada Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Cem Garipoğlu’nun babası bugün bir dilekçe verdi. Bu dilekçe de onlar da mezarın açılmasını, fethi kabir işleminin yapılmasını, DNA örneklerinin alınmasını, bu konuda kamu vicdanı ve kamuoyunda oluşan soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bize göre artık mezarın açılmamasına ilişkin hiçbir makul meşru gerekçe kalmamıştır. Burada yapılması gereken tek şey artık bu mezarın açılması.”
Münevver Karabulut davasında kamu vicdanının rahatsız olduğunu belirten Epözdemir, “İnsanlarda Cem Garipoğlu’nun ölmediği cezaevinden kaçırıldığına dair yaygın bir kanaat ve intiba var” ifadelerini kullandı.
Epözdemir, insanlarda oluşan “Cem Garipoğlu’nun intihar etmediğine yönelik” kanaatinin ise soruşturma ve yargılama sürecindeki süreçlerle ilgili olduğunu söyledi.
YARGILAMA VE SORUŞTURMA SÜRECİNE DİKKAT ÇEKTİ
Epözdemir, şöyle konuştu:
“Adli tıpta bir sperm skandalı yaşandı. Maktule, bakire fakat iç çamaşırında bir sperm vardı. Bunun kontaminasyon (bulaşma) yoluyla başka bir cesetten geçtiği söylenmişti. Adli Tıp Kurumu’na karşı, Adalet Bakanlığı’na karşı o tarihte davalar açtık. Sonrasında kollukta yaşanan skandallar, cinayetin en önemli kamera kayıtlarının kırık olması ve bu kırık olan kamera kayıtları, aslında kırık olmadığının tespit edilmesi oldu. Biz cinayetten sonra bir bilgisayar mühendisliğiyle oraya gittik. Görüntülerin manuel bir şekilde hard diske atıldığını çok net bir şekilde tespit ettik. Cem Garipoğlu ve babasını almaya giderken bir yol veriyor kolluk. Evde bulunan bir 700 bin euro var. Bir polis memuru, ‘Orta katta’ diyor, diğeri, ‘En üst katta’ diyor, bir tanesi ’40 bin euroydu’ diyor. Eee babaya verdik diyor. Yani para belli değil, miktarı belli değil. Bu da kollukta yaşanan skandaldı.”