Kılıçdaroğlu'ndan 'Doğunun Başbuğu'na: Büyük çabalar harcadınız, efsanelerden biriydiniz...

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül öncesi sola ve işçi sınıfına yönelik bir çok katliama adı karışan ülkücü isim Yılma Durak'la "sohbet" etti.

Kılıçdaroğlu'ndan 'Doğunun Başbuğu'na: Büyük çabalar harcadınız, efsanelerden biriydiniz...

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “ülkücü kanaat önderleri” ile bir araya geldi.

Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasının ardından ülkücüler tarafından “Doğu’nun Başbuğu” olarak anılan ve yakın Türkiye tarihinde faşizmin bir çok kanlı saldırı ve katliamında izi bulunan  Yılma Durak’la sohbet etti.

Kılıçdaroğlu, Durak’a hitaben şunları söyledi:

“Yılma Bey, bir dönem ülkücü hareketin en köklü ve en sevilen isimlerinden birisiydi. Bugün de sanıyorum, bu hareketin size minnet borcu var. Büyük çabalar harcadınız. Erzurum’un efsane isimlerinden birisiydiniz. Bugün de aynı şekilde. Hayata dört elle sarılıyorsunuz. Türkiye’deki gelişmeleri yakından izliyorsunuz. Az önce de sohbetiniz de ifade ettiniz, pek çok sorun yaşanıyor. Bunun farkındayım ben. Dolayısıyla bu sorunları aşma konusunda sizlerin sözlerinin özel bir ağırlığı var. Doğu’nun başbuğu olarak tanımlandınız. Şöyle bir ağırlığı var; çünkü, genç kuşaklar sizin motivasyonunuz ile bugünlere kadar geldiler. O kuşaklar; ülkenin yani Türkiye’nin bugün içine düştüğü sorunu bizzat kendileri yaşıyorlar ve kaygı, endişe yaşıyorlar. O kaygıları ve endişeleri gidermek de bizim görevimiz, onlara umut vaat etmek. Onlara geleceğe umutla bakmalarını sağlamak. Onların sandığa gitmelerini, demokratik yollar ile otoriter bir yönetimi değiştirme konusundaki telkinlerimizi anlatmak… Sonuçta ben inanıyorum; karamsar değilim, hiç karamsar da olmadım. Türkiye, güzel ve güçlü bir ülke. Bu ülkenin gençleri, ülkelerine sahip çıkacaklardır. Demokrasilerine sahip çıkacaklardır. Yeni bir Türkiye’yi inşallah hep birlikte inşa edeceğiz. Sizlerle beraber olmaktan son derece mutluyum. Ayrıca Mamak Mektupları’nı da büyük bir dikkatle okuyacağım. Bunun da sözünü veriyorum.”

12 Eylül öncesi MHP lideri Alpaslan Türkeş’in sağ kolu olarak görev yapan Yılma Durak, Doğu bölgelerinde faşist çetelerin teşkilatlanması ve görevlendirilmesindeki misyonu nedeniyle ‘Doğu’nun Başbuğu’ unvanını almıştı.

KEMAL TÜRKLER’İ KATLETTİLER

Dönemin Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi ve DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler cinayetlerinde azmettirici olarak ismi geçen Durak’tan Türkler’in katline ilişkin davada hazırlanan iddianamede şöyle bahsediliyordu:

“Sanık Alpaslan Türkeş”in DİSK yöneticilerinin yok edilmesi yolunda emrini vermesinden birkaç gün sonra Berker İnanoğlu’nun Mecidiyeköy’deki Dağlılar ticarethanesinin üstündeki yazıhanesine gelmiş, Berker İnanoğlu’da Türkeş’in emri ile Yılma Durak ve Celal Adan’ı buraya çağırmıştır. (…) DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, Celal Adan tarafından hedef seçilmiştir. Buradan ayrıldıktan sonra Kemal Türkler’in öldürülmesi için ülkücü militan arayan Celal Adan parti binasında, daha önce eylem yapmak istediğini söyleyen ve Ankara Bahçelievler’de 7 kişinin öldürülmesi olayından aranan Ünal Osmanağaoğlu ile karşılaşmış, Kemal Türkler’in adresinin tespit edildiğini, Yılma’nın da bundan haberi olduğunu, bu işi yapmalarını söylemiş ve adresi Ünal’a vermiştir. (…) Yusuf kod adlı Ünal Osmanağaoğlu, Cengiz kod adlı İsmet Koçak, Aydın Eryılmaz, Abdülsamet Karakuş aralarında konuşup, Ünal’ın önerisini kabul etmişler, sonra Merter sitesini gezerek eylemin Türkler’in evinin önünde yapmayı kararlaştırmışlardır. (…) Sanıklar 21 Temmuzu 22 Temmuza bağlayan gece Londra asfaltı üzerinde Hüsamettin Bektaş’a ait 34 N 5819 plaka numaralı Portakal renkli otoyu silah zoruyla gasp etmişlerdir. 22 Temmuz 1980 günü saat 08.00 sıralarında Abdülsamet Karakuş, Ünal Osmanağaoğlu, İsmet Koçak, Aydın Eryılmaz’ın kullandığı gasp edilen otoyla Merter sitesine gelmişler, Ünal ve İsmet anayolda indikten sonra arabayı yakın bir yere park etmişlerdir. Saat 09.30 sıralarında İsmet Koçak, Kemal Türkler’in evinden çıktığını işaretle bildirmiş plan ve işbölümü uyarınca arabasına binen Kemal Türkler ile koruma polisine Abdülsamet Karakuş, İsmet Koçak ve Ünal Osmanağaoğlu birlikte ateş etmişlerdir. Kemal Türkler’in vurularak düştüğünü gören sanıklar Aydın Eryılmaz’ın direksiyonunda beklediği arabaya binerek uzaklaşmışlar ve gasp edilen arabayla şoförüne önceden söyledikleri üzerine Hazne-dar’a bırakmışlardır. (…) Radyodan Kemal Türkler’in öldürüldüğünü haberini dinleyen Celal Adan “Bravo bizim çocuklara, bu iş ancak böyle olurdu” demiş…” (Ankara-Çankırı-Kastamonu İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı, İddianame, MHP Ve Ülkücü Kuruluşlar, s. 396).

“ONAYI OLMADAN KİMSE ÖLDÜRÜLEMEZ”

DİSK Kurucu Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesiyle ilgili davada müdahil avukat Rasim Öz de, Durak’ı şöyle anlatmıştı:

“Yılma Durak o dönemki MHP’de Doğu’nun Başbuğ’u olarak anılıyordu. Türkeş’ten sonraki en etkili simalardan biriydi. Ben 1980 yılında MHP Davası’na müdahil olarak katıldım. Oradaki 87 sanığın hepsi birbirini doğruluyordu. Diyorlardı ki: ‘Yılma Durak ve Alparslan Türkeş’in onayı olmadan kimse öldürülemez.’ Emniyette de savcılıkta da ifadeler böyleydi ama sonra davanın görüldüğü iki ay boyunca Türkeş mahkeme salonunda kendi hâkimiyetini kurdu. Bu ifadelerin hepsini sildirdi.  Dava için Alparslan Türkeş’e 28 soru hazırlamıştım. Daha ilk soruyu okudum. Ayağa kalktı, elini tabanca gibi bana doğrultup “Susturun bu komünisti, yoksa ben susturacağım” diye bağırmaya başladı. Aynı anda bütün sanıklar, akrabalar, avukatlar ayağa kalkıp bağırmaya başladılar. Ben bağıra bağıra soruyu okudum mübaşire verdim. Vermez olaydım, mahkeme başkanı dilekçenin incelenmesi için 15 dakika ara verdi. Ben neredeyse linç ediliyordum. Beni eski Bank-Sen’li genç bir teğmen kurtardı.”