Derviş’in paltosundan çıkan Şimşek

Seçimlerden sonra Hazine ve Maliye Bakanı yapılan Mehmet Şimşek’in programında yeni bir şey bulunmuyor. Şimşek bugün Türkiye’de “IMF’siz bir IMF programı” uyguluyor.

Derviş’in paltosundan çıkan Şimşek

Seçimlerin ardından, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na uluslararası sermaye çevreleri ile olan ilişkisi nedeni ile İngiliz vatandaşı Mehmet Şimşek getirildi. Ayrıca finans çevrelerindeki güçlü ilişkileri nedeni ile ABD’den Hafize Gaye Erkan, Merkez Bankası’nın başına geçirildi.

Sermaye sınıfı ekonominin başına geçirilen yeni ekibi sevinçle karşıladı. Türkiye’de ekonomik krizlerin ağırlaştığı dönemlerde iktidarlar, kuralmış gibi umudu emperyalist çevreler ile uyumlu çalışan kişilerde arıyor. Bunun temel nedenlerinden birincisi çöken ekonominin liyakatlı kadrolara teslim edildiği yalanı ile toplumda rıza oluşturmak; ikincisi ise sermaye sınıfına kriz döneminde de kârlarını artırmalarını sağlayacak programlar oluşturulacağının güvencesini vermek.

DERVİŞ’TEN BABACAN’A, BABACAN’DAN ŞİMŞEK’E

Yakın tarihimizde yaşanan 2001 krizinde Ecevit hükümeti, 22 yıldır Dünya Bankası’nda görevde olan Kemal Derviş’e ekonomiyi teslim etmişti. Kemal Derviş ekonominin başına geçer geçmez IMF’nin ve Dünya Bankası’nın reçetesi olan “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını” hayata geçirdi. Bu program ile özelleştirmelerin önü açıldı, tarımsal destekleme politikaları ortadan kaldırıldı, mezarda emekliliğin temelleri atıldı ve işçi sınıfının hakları birer birer elinden alınmaya başlandı. Kemal Derviş emperyalist merkezlerin neoliberal programını hayata geçirerek krizin yükünü emekçilere kesti.

2002 yılında AKP iktidar olunca ekonominin başına Ali Babacan geçirildi. İktidardaki değişiklik ekonomi politikada bir değişikliği getirmedi. Kemal Derviş’in IMF programı Babacan döneminde de uygulanmaya devam etti. Kamu varlıkları özelleştirildi, çalışanların ücretleri geriletilip işçi sınıfı örgütsüzleştirildi. Derviş’in emeğe dönük saldırı programını Babacan o kadar iyi uyguladı ki Derviş ölmeden önce katıldığı uluslararası toplantıda Babacan dönemini “Türkiye’nin altın çağı” olarak nitelendirdi.

MEHMET ŞİMŞEK KURTARICI MI?

Bugün de içerisinden geçtiğimiz krizde Mehmet Şimşek bir kurtarıcı gibi gösteriliyor. Mehmet Şimşek’in ortaya koyduğu “Orta Vadeli Program” ve çalışanların ücretlerine dönük açıklamaları IMF’siz bir IMF programının uygulandığını gösteriyor. Resmi enflasyonun üstünde vergi ve harçlar artırılarak emekçilerin alım gücü düşürülüyor. İşçi sınıfının kalan haklarını da ortadan kaldırarak güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması ve kıdem tazminatını fona devredecek yeni saldırılar hedefleniyor.

Şimşek, önümüzdeki yıl asgari ücretin yılda bir kez belirleneceğini duyurdu. Ayrıca yaptığı açıklamalarda yüksek maaşların enflasyona neden olduğunu belirterek maaş zamlarının hedeflenen enflasyona göre belirleneceğini söyledi. Mevcut ekonomik krizde, emekçilerin milli paydan aldığı ücretin düştüğü ve şirketlerin, bankaların rekor kârlar kazandığı dönemde Şimşek, krizin faturasını emekçilere kesiyor. Yıl sonunda asgari ücret zammı, hedeflenen enflasyona göre belirlenirse milyonlarca işçiye açlık sınırının altında maaş yatacak.

Şimşek’in “mali disiplini sağlayacağız ve ekonomide rasyonel karar alacağız” açıklamalarının arka planında sömürünün artacağı ve ücretlerin düşürüleceği gerçeği yatmaktadır. Seçimleri kazanmanın verdiği özgüven ile iktidar, emekçilerin cebine, haklarına göz dikerek emekçileri karanlığa mahkum etmek istiyor. İşçi sınıfı tekrardan tarihin en büyük saldırısı ile karşı karşıyadır. Sermaye devleti tarafından yoksulluğa ve sömürüye mahkûm edilmek istenen işçiler ancak örgütlü bir mücadele ile bu programın uygulanmasının önüne geçebilir.

(Bu yazı Yurtsever gazetesinin 2. sayısında yayınlanmıştır.)