HARUN ÖZGÜR
7 Ekim’de başlayan İsrail-Filistin savaşıyla birlikte Filistin’deki “toprak satma” meselesi toplumda tartışılır hale geldi. Toplumun bir kesimi 20. yüzyılın başında Ortadoğu’daki gelişmeler hakkında tam bilgi sahibi olmadan “onlar zaten topraklarını sattı o yüzden bu haldeler” klişesiyle hareket edip Filistin halkının yaşadığı zulmü görmezden gelmeyi tercih etmiştir. Bu meselenin üzerine her konuda yorumu olan bazı akademisyenler de “Filistin toprak satmadı diyenler zır cahillerdir” şeklinde çıkış yapmıştır.
AKP tarafına bakıldığında ise Filistin’deki toprak meselesi savaştan önce de gündeme getirilmekteydi. İktidar, yaptığı dizilerde güçlü bir II. Abdülhamid figürü yaratarak, Abdülhamid’in Filistin konusunda Siyonistlerle asla ilişkisi olmadığı ve toprak konusunda taviz vermediğini çarpıtarak anlatmaktadır.
Yayınlanan diziler ve Neo-Osmanlı cenahın hamaset tarihi anlatılarına rağmen yapılan çalışmalar bizlere gösteriyor ki II. Abdülhamid, Siyonist lider Theodor Herzl ile gayet iyi ilişkiler içerisinde olmuş ve o dönemde Rotschild ailesi Filistin’de koloniler kurmuş Musevileri yerleştirmiştir.
Theodor Herzl bilindiği üzere 19. yüzyıldaki modern Siyonizmin kurucusudur. Özellikle Doğu Avrupa’daki Yahudilerin maruz kaldığı anti-semitizme karşı mücadeleye girişen Herzl, dağınık halde bulunan dünyadaki Siyonist görüşleri tek bir çatı altında toplamış ve sistematik hale getirmiştir. Herzl’e göre Yahudiler bir milleti oluşturuyordu ve kendine ait kültürleri de vardı. Ancak Yahudilerin bir devleti olmadığı için kültürlerini özgürce yaşamıyorlar ve sürekli baskıya maruz kalıyordu. Kısacası Yahudilerin siyasi bir meşruiyetleri yoktu. Siyasi meşruiyet sağlamak için Herzl’in girişimiyle 1897’de Basel’de İlk Siyonist Kongre toplandı ve önemli kararlar alındı. Kararlar şu şekildedir :
1) Filistin’de Yahudi çiftçi, esnaf ve tüccarların anlamlı bir şekilde yerleştirilmesi.
2) Her ülkenin yöresel yasalarına uygun bir biçimde Musevilerin birleştirilmesi ve örgütlenmesi
3) Yahudi ulusal duygularının ve bilincinin kuvvetlendirilmesi
4) Siyonizmin amacına erişebilmek yolunda ilgili hükümetlerin onayını almak için hazırlık çabalarına girişilmesine karar verilmiştir.
4.maddeye göre Herzl dilediği gibi devletlerle, hükümetlerle müzakereye girişebilecekti. Herzl, 1901 yılında II. Abdülhamit ile iyi ilişkiler içerisinde olan Macar asıllı Türkolog Vambery vasıtasıyla bir görüşme ayarlayabildi.
Görüşmenin içeriğine bakıldığında genellikle Osmanlı dış borçlarının geleceğine dair konuşmalar yapılmış ve en azından elimizdeki bilgilere göre Herzl’in toprak talebi olmamış ve konuşma dostane bir şekilde geçmiştir.
II. Abdülhamid ayrıca Yahudi dostu olduğunu ve imparatorluğun sınırlarının iltica etmek isteyen Yahudilere açık olduğunu bildirmiştir. Görüşmenin sonunda da Herzl’e birinci sınıf Mecidiye Nişanı verilerek uğurlanmıştır.
Filistin söz konusu olunca yukarıda da anlatıldığı gibi Abdülhamit ve Herzl’in görüşmeleri üzerine değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu bilgilerin yanı sıra Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu ile Doç. Dr. Sezai Balcı’nın “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” adlı arşiv belgelerine dayanarak yazdıkları bu eser de Rotschild ailesin Filistin’de nasıl koloniler kurduğunu çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır.
Rotschildler 19. yüzyıldaki devletlerle ilişkiler içerisinde olan, mali destek sağlayan ve borç veren banker bir ailedir. Osmanlı Devleti de bu Yahudi banker aileyle ilişkiler kurmuş ve Kırım Savaşı sürecinde 1855’te ilk borcunu almıştır. Borçlanma II. Abdülhamid döneminde de devam edecek ve 1891 yılında tekrardan Rotschild ailesinden borç alınacaktır. Rotschild ailesi borç verdiği tarihten itibaren eli güçlenecek, Rusya’da anti-semitizme maruz kalan Yahudileri Filistin’e yerleştirmek için Osmanlı’ya talepte bulunabilecektir.
Hicaz Vilayeti dışında kalan Osmanlı ülkesinde mülk edinebileceğini belirten Ecanibe Toprak Satışı Kanunu’na göre hareket eden Rotschildler, toprak satın alarak Yahudileri Filistin topraklarına yerleştirmeye başlamıştır.
Rotschild ailesi Uyun el- Kara, Ekron el- Betty, Zemarin gibi birçok koloni kurmuş ve toprakları ıslah ederek göç eden Yahudilerin yurt kurmasını sağlamıştır. II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında Filistin’de yasayan Musevi nüfusu, göçler sayesinde II. Abdülhamid’in tahta çıktığı 1876 yılına göre, üç kat artmış ve 80.000’e ulaşmıştı.
Rotschild ailesi koloni ve toprak satın alma hamleleriyle Yahudilerin o bölgede nitel ve nicel olarak etkin olmasını sağlayarak ileride kurulacak bir devletin tohumlarını atmış oluyor, Herzl’in diplomatik müzakerelerle başaramadığını paranın gücünü kullanarak başarıyordu.
Yapılan araştırmalara göre II. Abdülhamid’in “ben bir karış dahi olsa toprak satmam” sözü tamamen hiçbir gerçekliği olmayan hamaset tarihçilerin kullandığı efsaneden başka bir şey değildir. Abdülhamit Siyonist liderle gayet dostane ilişkiler içerisinde olmuş ve Siyonist emelleri olan Rotschild ailesine Filistin’de koloniler kurmuştur.
– Siyonizm ve Filistin Sorunu(1880-1914), Mim Kemal Öke, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1982
– Pazarlık, Prof. Dr. Vahdettin Engin, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2022
Hamas yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri yaptığı açıklamada en önemli önceliklerinin İsral saldırılarının durdurulması olduğunu ifade…
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen heyelanda 9 işçinin hayatını kaybettiği…
İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atanan Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Birsen Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle…
Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran ve baba Arif Güran'ın araçlarının içinde bulunduğu 5 araç…
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…