"Milli Eğitim Bakanlığı deprem bölgesinden satın aldığı çadırların üzerlerine MEB logosu yapıştırıp yeniden deprem bölgesine göndermiş"
Toy, bu olaya ortak olan Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ve okul müdürlerinin derhal görevden uzaklaştırılması, adli ve idari soruşturmaların acilen başlatılması gerektiğini söyledi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde on binlerce vatandaş hayatını kaybederken depremin ardından bölgeye geç gönderilen çadırlar nedeniyle depremzedeler mağduriyet yaşamıştı. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise sosyal medya hesabında bir video paylaşarak Bursa’daki meslek liselerinde çadır ve uyku tulumu dikilerek deprem bölgesine gönderildiğini açıklamıştı.
Eğitim-İş Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy, bugün düzenlediği bir basın toplantısında, Bursa’da üretildiği iddia edilen çadırların aslında Gaziantep’ten Bursa’ya gönderildiğini ve burada üzerlerine logo basılarak tekrar deprem bölgesine ulaştırıldığını öne sürdü. Yeliz Toy, şunları söyledi:
“Afet sürecinde devletin tüm kurumları kamuoyuna kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili yaptıkları çalışmaları aktarırken Milli Eğitim Bakanı Sayın Mamut Özer’in de meslek liselerinde üretildiğini iddia ettiği afet çadırı, uyku tulumu gibi malzemelerin üretim ve dağıtım aşamalarını anlatan filmlerini izledik. Sayın Bakan’a göre, Bursa Ömer Halisdemir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde atölyeler kurulmuş, metal aksamlarının üretimi bu okuldaki atölyelerde, kumaş malzemesi ise Osmangazi Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin atölyelerinde dikilmiş. AFAD standartlarında üretilen çadırlar, TIR’lara yüklenerek 410 adet afet çadır, 22 Şubat’ta Bursa’dan deprem bölgesine gönderilmişti. Hazırlanan reklam filminde öğrenciler ve öğretmenler, meslek liselerinin atölyelerinde kaynak yapıyor, kumaş dikiyor, çadır ve uyku tulumu üretiyor, Milli Eğitim Bakanlığı çok çalışıyor ve afette üreterek halka yardım ediyordu.”
Gerçeğin videoda anlatıldığı gibi olmadığını, Bursa’da üretildiği söylenen çadırların aslında Gaziantep’ten geldiğini iddia eden Toy, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ne Ömer Halisdemir Meslek Lisesi’nde metal aksamı üretilmiş ne de Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde kumaşları dikilmişti. Toplum böylesine büyük acılar çekerken, yüz binlerce yurttaş ağır kış koşullarında geceyi sokakta geçirirken; hastalar, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar çadıra ihtiyaç duyarken Milli Eğitim Bakanlığı, deprem bölgesinden satın aldığı çadırları Gaziantep’ten Bursa’ya göndermiş, satın alınan bu çadırlar Ömer Halisdemir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde açılarak üzerlerine MEB logoları yapıştırılmış ve yeniden paketlenerek TIR’larla deprem bölgesine gönderilmiştir. Filmlerden yansıyanlar ise yalnızca bir algı oyunu, senaryoya bağlı bir gösteriden ibarettir. Milli Eğitim Bakanlığı, halka açıkça yalan söylemiştir.”
Deprem sonrası barınma ihtiyacının acil olduğu Hatay ve Kahramanmaraş’a 1,5 saat mesafedeki Gaziantep’ten direkt bu illere sevk etmek yerine, satın alınan çadırların logo bastırılmak üzere Bursa’ya göndermesine tepki gösteren Toy, bu nedenle hem zaman kaybedildiğini hem de kamu zararına neden olunduğunu ifade etti. Toy, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın yalanı yalnızca çadırdan ibaret değildir. Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde üretildiği söylenen uyku tulumları da bir başka şehirden satın alınarak meslek lisesinde üretilmiş gibi bölgeye gönderilmiştir” dedi.
MEB’in Covid-19 döneminde de benzer bir tutum takındığını söyleyen Toy, şöyle konuştu:
“Üstelik Milli Eğitim Bakanlığı’nın toplumu aldatan üretim balonları bunlardan ibaret de değildir. Covid-19 sürecinde 5 milyon adet antijen kiti üretecek tesisin kurulduğu ve üretime başlaması için 600 bin TL’lik cihaz satın alındığı, onaylar alınarak kısa sürede üretime başlanacağı söylenen Otomotiv İhracatçıları Birliği Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde bugüne kadar tek bir antijen kiti bile üretilmemiştir. Maske ürettiği açıklanan kimi meslek liselerinin ise cerrahi maskeleri satın alarak üretilmiş gibi sattıkları da bilinmektedir.”
Toy, bu olaya ortak olan Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ve okul müdürlerinin derhal görevden uzaklaştırılması, adli ve idari soruşturmaların acilen başlatılması gerektiğini söyledi.
Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde depremin ardından yaşanan gelişmelere de değinen Toy, şunları söyledi:
“Geçtiğimiz günlerde Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde bir Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve altı personel açığa alınarak kapsamlı bir soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında, 2020 yılından bugüne kadar yapılan okul güçlendirmesi, yıkılan okulların hurda diye tabir edilen geri dönüşüm malzemelerinin akıbeti ve bir takım okul ihalelerinin kapsamlı bir şekilde araştırıldığı süreci biz de Eğitim-İş olarak yakından takip etmekteyiz. Ancak görünen şudur ki Bursa İl Milli Eğitim’de tuz kokmuştur. Okullar üzerinden yürütülen yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin boyutu, göründüğünden çok daha büyüktür. Bursa Milli Eğitimi, süregelen usulsüzlükler ve yolsuzluklarla her geçen gün biraz daha çürümüş, bu derin çürüme de büyük bir patlama ile tüm kirliliği ortaya sermiştir. Bu süreç, adeta bir çöplükte biriken metan gazı patlaması gibi bir süreçtir.
Birkaç gün önce görevden alındığı söylenen önceki İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür, aslında görevden alınmamış, Hatay İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevine getirilmiştir. Şayet söz konusu süreç, ortaya çıkan yolsuzlukların sonucunda bir yaptırım süreci olsa da Serkan Gür bir ile Milli Eğitim Müdürü olarak atanmaz, geçmişteki yüzlerce örnekte olduğu gibi görevden alınarak kızağa çekilirdi. Bu nedenle Serkan Gür’ün Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden Hatay İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevine atanmasının bir yaptırım değil, doğrudan temin sınırının 5 milyon TL olduğu afet ve OHAL bölgesinde ödül gibi bir atama olduğunu değerlendirmekteyiz. Serkan Gür, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Bursa’daki çadır skandalının paydaşı ve yürütücüsü olarak görev yapmış, bu suça da ortak olmuştur. Bursa İl Milli Eğitim’de ortaya saçılan bu kirliliğin önümüzdeki günlerde daha da büyüyeceğini, yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin kapsamının genişleyeceğini ön görmekle birlikte, Eğitim-İş olarak bu süreci yakından takip edecek, tüm sorumluların hesap vermesini sağlayacağı derinliğe ulaşması için cesaretle mücadele edeceğiz.”