"RTÜK Başkanı yangınların gösterilmemesi için televizyonlara talimat gönderdi"

"Geçen yıl, ülkemizin Akdeniz’inden Trakya’sına kadar bütün sahil şeridinde ortalık yangın yerine döndü. Ne yaptı RTÜK Başkanı? Tuttu, yangınların gösterilmemesi için televizyonlara talimat gönderdi."

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Cumhuriyet Halk Partili üyesi İlhan Taşcı, Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin bugün düzenlediği ve moderatörlüğünü gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun üstlendiği “Seçim Atmosferinde TV Yayıncılığı” adlı söyleşide RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin döneminde, yandaş kanallara bir kez dahi ceza kesilmediğini söyledi.

Taşcı, RTÜK’ün anlayışına ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:

“Geçen yıl, ülkemizin Akdeniz’inden Trakya’sına kadar bütün sahil şeridinde ortalık yangın yerine döndü. Ne yaptı RTÜK Başkanı? Tuttu, yangınların gösterilmemesi için televizyonlara talimat gönderdi. Böyle bir yetkisi yok aslında. RTÜK’ün görevi nerede başlar? Yayın bittikten sonra. Yayın anında bile bir yetkisi yok. Bu talimatı verdi. Ben de dedim ki ‘Bundan sonra yanan yerleri göstermeyin. Fahrettin Altun ve Ebubekir Şahin’in fotoğrafını gösterin’. Bunun üzerine, kanunda olmayan ve hukuki olmayan bir gerekçeyle Üst Kurul toplantısından çıkarıldım.”

RTÜK’ün her dönemde siyasi iklimin etkisinde kaldığını altını çizen Taşçı, kendi üyeliği sürecinde şunlar yaşadıklarını ise şu sözlerle aktardı:

“Ben, üyeliğim döneminde iki başkan gördüm. İkisi de AKP kontenjanından seçilmiş kişilerdi. Diğer başkan, ayda yılda da olsa 1-2 tane, nazar boncuğu niyetine, farklı kanallardan raporlar getirirdi. Ebubekir Şahin döneminde, çok net söylüyorum ki -bu aşağı yukarı 4 yıla yaklaşan bir süredir- iktidara kendini yakın konumlandırmış olan bir tek kanalla ilgili rapor yoktur. Zaten ceza verilmiş hiçbir dosya yok. Sadece bir tane var. Onu da mahkeme zoruyla vermek zorunda kaldı. Mahkeme ‘Bu kararınızı düzeltin’ dediği için ATV kanalıyla ilgili, elleri titreye titreye bir yaptırım çıktı.”

Taşçı, Erdoğan’ın 14 Nisan’da kullandığı “Bu medya bizim sesimizi, nefesimizi duyuramıyor” ifadesini “20 yıl boyunca tek seslilik üzerine inşa edilmiş bir medya yapısının çöküşünün itirafı” olarak nitelendirerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Belki ‘Ebubekir Şahin’i talimat verirken gördün mü, duydun mu’ diye tepki olabilri. Görmedim ama ispatlayabilirim. RTÜK, dokuz üyesi olan bir üst kurul. Müzakeresini yapar, tartışma belli bir olgunluğa geçtikten sonra oylamaya geçersiniz ve beş sayısını bulan tarafın görüşü kabul edilmiş sayılır. Sistem bu. Heyet halinde çalışıyorsa ve müzakere ederek bir sonuca gidiyorsa nasıl oluyor da bugüne kadar RTÜK’ün beş buçuk yıldır üst kurul toplantısına gelmiş olan ‘Hiçbir yaptırıma gerek yoktur’ diye gönderilen dosya yok? Bir rapora da ‘Uzman böyle düşünmüş ama burada milli ve manevi değerlerimize aykırı bir durum söz konusu değil’ diyebilirsiniz. Benim bizzat beş buçuk yıllık tanıklığımda, bir tane gönderilen dosya yok. Bu bile en baştan sistemin kurgusunun neye göre formatlandığını gösteriyor. Amaç, tamamen kendisi gibi düşünmeyen, kendilerini övmeyen ya da eleştiren, sorgulayan, daha özgür ve özgün yayıncılık yapma anlayışının önünü kesmeye çalışmak.”