"Sadaka için değil, hakkımız için buradayız"
Haksız yere işten çıkarılan Agrobay işçileri, direnişlerinin 42. gününde Manifesto'ya konuştu.
Haksız yere işten çıkarılan Agrobay işçilerinin direnişleri 42. gününde İstanbul’da devam ediyor. Amerikan Konsolosluğu’nun önünde eylem yapan işçiler daha sonra Almanya ve Hollanda Konsoloslukları önünde açıklamalarda bulundu.
Gazete Manifesto’ya konuşan Agrobay işçisi, işten çıkarılma korkusundan dolayı su dahi içemediklerini, bundan dolayı böbreklerin iflas etme noktasına geldiğini söyledi.
14 yıldır aynı serada çalıştıklarını ifade eden Agrobay işçileri, haklarını aramaya kalktıklarında yöneticilerin onları dinlemediğini “defolun kapı orada” gibi söylemlerde bulunduğunu ifade etti.
Direnişteki Agrobay işçisinin Manifesto’ya yaptığı açıklama şu şekilde:
‘BÖBREKLERİM İFALAS ETME NOKTASINA GELDİ’
“8 yıldır Agrobay çalışanıyım, orada hani fakir fukara dar gelirli aileleriz. Tabi ki bizi sık boğaz ediyorlar ama anlamadığımızdan bilmediğimizden değil. Hani dar gelirli aileler olduğumuzdan hep sesimizi kıstık, hep mücadele verdik. Akşamdan sabaha ağzımızın fermuarını çektik, bütün iş boyunca mücadele ettik. Şişemizi koydum sıramı çıkayım içiyim, sıramı çıkayım içeyim bütün gün boyunca 52 derece sıcakta. Geçen sene ramazan ayında kırmızı odada 4 gün yattım. Böbreklerim iflas etme noktasına geldi. Çünkü benim yaptığım iş sayılı sıralı, mücadele veriyorum, hani performansım düşmesin, çıkışım olmasın çoluk çocuğuma helal ekmek götüreyim diye. Orada su şişesi duruyor ama ben su şişesini koydum sıramı bir sıra daha bitireyim içeyim, bir sıra daha bitireyim içeyim öğlen olmuş. Öğlen olmuş yemeğe koşuyorum, tuvalete koşuyorum yarım saat var. Çay içiyorum, lavaboya koşuyorum o suyu yine içemiyorum. Ama bir rahatsızlandım beni kucaklayıp arabaya koydular hastaneye gittiğimde susuzlukta böbreklerim iflas etme noktasına gelmiş. Ben neden orada bu hale geldim, çalışayım çoluğuma çocuğuma helal ekmek götüreyim diye. Biz çok zor şartlar altında çalıştık, oradan 4 erkek işi terk etti gitti zor olduğu için, o 4 erkeğin yapacağı işi biz yaptık. Biz sera elemanıyız, bize mühendisler serayı teslim ediyor ektik ,diktik, biçtik, ilaçladık, yaprağı, hastalığı konusunda mühendisler gibi çalıştık. Ama sonunda kapıya koyulduk. ”
‘DEFOLUN, KAPI ORADA DENİLDİ’
“O gün biz orada toplaştık. Kendisi gelmesin patron, insan kaynakları gelsin, müdürü gelsin desin ki siz neden böyle oldunuz, bizde kendimizi savunalım. Zaten bizi dinelmiyorlar, bir kaç kez böyle olaylar oldu, bizde idari binanın önüne toplandık bize ‘defolun defolun, kapı orada’ denildi. İnsanlar korkudan, 500 işçi işinin başına döndü. Bir kez daha hakkımızı aramak için idare binaya gittiğimizde dinlenmedik ‘ kapı orada’ denildi.”
‘ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÇALIŞTIRILDIK’
“Neden bilmediğimizden değil, dar gelirli olduğumzudan. Biz oradan çıkartılırız diye korka korka çalıştık. Asgari ücretin altında çalıştık. Lavaboya izin alarak gidiyorduk. Bazen sıkılıyorduk kadınlar olarak erkek mühendise tarif ediyorduk o da kafa sallıyordu. Mühendisin vicdanına kalmıştı istiyorsa izin veriyordu, isterse vermiyordu. ”
‘YAĞMURDA, ÇAMURDA ÇALIŞTIRILDIK’
“Çok zorlu şartlarda çalıştık ama şimdi kapı önüne koyulduk. Bizim çalışma şartlarımız 52 derece sıcakta, soğukta, yağmurdu. İnşaat gibiydi, kazma kürek toprak üstünde çalıştık. Bizim yüzümüzde zengin oldu ama bizi 42 gündür süründürüyor. Bizim çoluğumuz, çocuğumuz evimiz var. Ben üç tane çocuk büyüttüm o çocuklarımın kursağından haram para geçirmedim. Arzu sana sesleniyorum, sende çocuklarının kursağından haram para geçirme, senin de üç tane çocuğun var. Sende bir annesin, başını yastığa koyduğunda rahat ediyor musun?”
‘SADAKA İSTEMİYORUZ, HAKKIMIZI İSTİYORUZ’
“Ben bir hata yaptığım zaman kendimi de eleştiriyorum. Buraya gelirken acaba hata mı yapıyorum diye düşündüm. Hayır yanlış yapmıyorum. Burada 14 yıllık tazminatımı, 2 aylık maaşımı istiyorum. Sadaka istemiyorum, ne eksik ne fazla hakkımı almak istiyorum. Sadaka için burada değiliz hakkımız için buradayız. Hakkımızı ver çekilelim, sende daha çok rencide olma sende bir bayansın sende bir annesin.”