Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Laiklik!
AKP’nin gerici rejiminin tapusu olacak anayasa tartışmalarına karşı duracak, 100. yılında laiklik mücadelesi verecek, emperyalist işbirliğine karşı yurtseverliği savunacak, işçi sınıfının bayrağını yükseltecek olanlar bu toprakların komünistleri, sosyalistleri olacaktır.
Cemal Ceran
1923 sonbaharında Cumhuriyet kuruldu. Eksik yanları, yapılan yanlışlar başka bir başlık.
Her şeye rağmen ülkesinin emperyalist işgaline karşı savaşmış, ülkenin anahtarını İngilizlere teslim edip kaçan padişahın arkasında bıraktığı işbirlikçilere karşı mücadele ederek bağımsızlık mücadelesi başlatanların öncülüğünde ve Anadolu’daki yoksul, emekçi halkın verdiği Kurtuluş Savaşı ile ilan edilen bir cumhuriyet. Adını koyalım, çok büyük bir iş başarılmıştır.
Okuma yazma oranın neredeyse yok denecek kadar düşük olduğu, gericiliğin ve dinin etkili olduğu, mandacılığın kabul gördüğü, ciddi bir ekonomik gelişmişliğin olmadığı bir toplumda, savaşlardan belini doğrultamayan halkı bağımsızlık mücadelesine katmak ve bunun sonucunda Cumhuriyet’in kuruluşunu ilan etmek ilerici olduğu kadar aynı zamanda devrimci bir tutumdur.
Cumhuriyet’e ve laikliğe ülkemiz nezdinde bu gerekçelerle dahi sahip çıkmak için bile yeterli ama biz komünistler şunu çok iyi biliyoruz. Cumhuriyet fikri gökten inmedi. Bunun dünya tarihinde bir zemini ve geçmiş bir mücadele birikimi var. Fransız Devrimi, Ekim Devrimi ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve daha sonrasında Sosyalist Küba Cumhuriyeti. Laiklik, cumhuriyet, bağımsızlık zaten komünistlerin değeri; bizim topraklarımızda da eksikliklerine rağmen yönetim biçimi olarak doğdu.
Bu anlamıyla Cumhuriyet’in kazanımlarını amasız fakatsız sahiplenmek gerek. Neden amasız fakatsız? Çünkü bugün kazanımların içeriği boşaltılıyor. Örneğin, laikliğin öylesi böylesi yoktur ya da özgürlükçü laiklik, demokratik laiklik gibi kavramlarla tartışmak liberallerin ve gericiliğin ekmeğine yağ sürmektedir. Özelikle son 21 yıllık gerici, işbirlikçi, otoriter ve laiklik düşmanı bir AKP iktidarında sivil anayasa adı altında kağıt üzerinde dahi bu kazanımların yok edilmesi için zemin hazırlanmaktadır. Ülkemizin önüne koyacakları yeni anayasayı AKP eli ile ve Cumhuriyet tarihinin en gerici ve sağcı Meclis’i tarafından kamuoyuna ve topluma tartışmaya açacaklar. Burada bugünden aklımızın net olması gerekir: AKP, Cumhuriyet düşmanı bir siyasal parti olarak, anayasa yapamaz. Bunu tartışmayı dahi kökten reddediyoruz diyecek bir siyasi öncülük yaratmak ve örgütlemek gerekir.
O yüzden Cumhuriyet’in 100. yılında CHP’nin başı çektiği düzen muhalefetinin laiklik, bağımsızlık gibi bir derdi yoktur. AKP iktidarının yaratmak istediği rejimin muhalefeti olmanın derdindedirler. Düzen muhalefetinin içlerindeki tartışma ise emekçi halkın çıkarlarına değil, AKP’nin yaratığı yeni Türkiye’nin en iyi muhalefeti “ben olurum” kavgasıdır. Laiklik mücadelesi belediye konserlerinde içi boşaltılmış konser, ışıklandırma gösterileri ve hamaset konuşmaları ile verilecek bir mücadele başlığı ise hiç değildir.
Bu yüzden laiklik ve Cumhuriyet mücadelesi komünistlerin bayrağıdır. AKP’nin gerici rejiminin tapusu olacak anayasa tartışmalarına karşı duracak, 100. yılında laiklik mücadelesi verecek, emperyalist işbirliğine karşı yurtseverliği savunacak, işçi sınıfının bayrağını yükseltecek olanlar bu toprakların komünistleri, sosyalistleri olacaktır.
Tarikatlara, cemaatlere karşı laiklik mücadelesi şarttır!
Eşit yurttaşlık için laiklik mücadelesi şarttır!
Zorunlu din derslerine karşı laiklik mücadelesi şarttır!
İşçi sınıfının kurtuluş mücadelesi için laiklik şarttır!
Bugün ekmek kadar su kadar şarttır laiklik mücadelesi. Laikliği ve Cumhuriyeti yeniden kurmak için daha ilerisini istemekten geri durmayacağız. Biliyoruz ki, bugünkü gerici ve emek düşmanı rejimde “Yeni bir Cumhuriyet” işçi sınıfının omuzlarında yükselecektir.
Yaşasın Sosyalist Türkiye!
(29 Ekim Pazar günü Cumhuriyet’in 100. yılında “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Cumhuriyet” diyenlerin “Yeni Bir Cumhuriyet, Sosyalist Türkiye!” yürüşü için saat 14:00’da Kadıköy’de Mehmet Ayvalıtaş Parkı’nda buluşuyoruz. Siz de bu mücadeleye omuz verin.)