Güney Deniz Çepiç
Ülkemizdeki ekonomik, toplumsal ve siyasi krizler her geçen gün daha da büyümeye ve derinleşmeye devam ediyor. AKP iktidarının yarattığı bu krizler sadece emekçi sınıfa değil aynı zamanda gençliğe de fazlasıyla yansıyor. Eğitimin her geçen gün daha da niteliksizleştirilmesinden payını alan liseli gençlik de geleceksizlik ile karşı karşıya bırakılıyor. Günlük hayatımızda etkilerini hissettiğimiz bu sorunların memleket sorunları ile bağları sımsıkı kurulmuş durumda. Bu sorunların çözümüne dair konuşmadan önce genel olarak belli başlıkları irdelemek, sorunların kökeni ve yapılarına dair düşüncelerimizin daha da netleşmesini sağlayacaktır.
21 yıllık iktidarı boyunca dinci gericiliğin yayılması ile bunun toplumsal hayata müdahale edebilecek duruma gelmesi hedefiyle çalışan AKP, bu amacını büyük bir oranda başarmıştır. Karanlığın ancak örgütlü bir güçle yayılacağını bilen AKP, tarikat ve cemaatleri burada güçlü bir araç olarak değerlendirmiştir. Derinleşen ekonomik krizin de bir çıktısı olarak artan sadaka ‘kültürü’, tarikat ve cemaatlerin işçi sınıfının hayatına başka bir boyutta dahil olmasına da sebep olmuştur. Deyim yerindeyse sivil toplumun yerini alan tarikat ve cemaatler, bu yöntemle toplumu belirlemek noktasında etkili bir pozisyona gelmiştir. Seçimlerden önce kapı kapı şeyh gezen siyasetçiler boşuna değildir. O kadar ki; en temel hak olan barınma sorununu devlet imkanlarıyla çözemeyen öğrenciler, ailelerin çaresizliğinden faydalanan tarikatların yurtlarına yerleştirilmekte ve buralarda dini eğitime, zorunlu namazlara maruz kalmaktadır. Sadece tabanda örgütlü olmakla kalmayan bu yapılar, memleketimizin idari organlarına ve kurumlarına sızmış ve toplumsal hayata olan müdahalelerini buradan yönetmeye başlamışlardır. Bunun ismi dün FETÖ, bugün artık sayılamayacak kadar çok olan diğer yapılardır.
Liseli gençlik de bu durumdan muaf değildir elbette. Bugün birçok genç tarikat yurtlarında intihar etmekte ya da öldürülmektedir. Okullarımızda AGD veya başka isimlerle kol gezinen bu yapılar sınıf sınıf dolaşıp kendilerine yeni müritler yetiştirmeye çalışmaktadır. Tabii, muhalif bir düşüncenin konuşulmasını dahi yasaklayan okul yönetimi ve MEB, bu yapıların hizmetinde olduğundan dolayı karşı çıkmayı bırakalım önlerini bile açmaktadır. Gençliği sorgulamayan ve direkt biat eden bir yapıya büründürmek amacıyla ihtiyaç olmamasına rağmen her geçen gün İmam hatipler açılmaya devam edilmektedir. HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi gibi siyasal İslamcı ve şeriatçı yapıların girmesiyle son yüzyıldaki en gerici yapısına ulaşan meclisle beraber karma eğitimin kaldırılması dahi tartışma konusu olmuştur. Yani laikliğin baştan sona süpürülmeye çalışıldığı ve bilimsel eğitimin zerresinin dahi kalmadığı eğitim sistemi gençliği kindar ve dindar bir nesil hedefiyle yönlendirmeye çalışmaktadır.
Okullarımızda bugün sadece dinci gericilik kol gezmiyor elbette. Gençliği eşitlik ve kardeşlik düşüncesinden uzak düşürebilmek amacıyla, ülkemizde bizzat ABD’nin emri ile kurdurulmuş olan ve bugün AKP iktidarının da küçük ortağı haline gelen MHP’nin gençlik içindeki çeteleşme örgütü Ülkü Ocakları da bizleri karanlık ve faşist düşüncelerine örgütlemek amacıyla sınıflarımızda dolanmaya devam etmektedir. İktidarın ortağı olmalarından gelen destekle birlikte bu gerici düşünceleri yaymalarına zemin açılmıştır. İdeolojik üretimi bir kenara bırakalım aslen herhangi bir kitaba bile düşman olan bu güruh her gençten bir çeteci oluşturma hayalleriyle memleket topraklarını kendi karanlıklarına boğmaya çalışmaya devam etmektedirler.
Tüm bu süreçlerle birlikte geldiğimiz noktada gençliğin büyük bir kısmında toplumcu yaşam anlayışının yerini bireycilik düşüncesi almıştır. Bu durum yine gençlik içerisinde temelsiz ve popüler düşüncelerin yayılımını fazlalaşmıştır. Bunları tek tek saymak ve incelemek başka bir yazının konusu olduğu için belli isimleri anmak yetecektir. Nazizm, çakma bir ittihatçılık, toplumsal sorunları bir espri malzemesi haline getirme anlayışı ve benzeri birçok başlık gençlik içerisinde kendisine belli oranlarda alıcı bulmaktadır. Tüm bunların sonucu olarak gençliğin bir kısmı ya yanlış algılar sonucu depolitizme ya da bireyselleşmenin bir sonucu olarak apolitizme mahkûm edilmiştir. Sonuç olarak memleket meselelerini yanlış bir temele oturtarak algılayan ya da tamamen kendi bireysel hayatına odaklanmış; hiçbir ülke, dünya sorununa dair görüşü olmayan ve sosyal medya, oyun, uyuşturucu, kumar gibi birçok bağımlılıkla beslenmiş bir yaşam biçimi ortaya çıkmaktadır.
Düzenin tüm bu baskı aygıtlarına rağmen yaratmak istediği tipolojiler yani; kindar-dindar veya apolitik nesil hayali bütün gençliği kapsayamamıştır. Bu olguyu toplumsal alanlarda, karanlığa sırt dönen liselilerin eylemlerinde, sıra arkadaşımız Berkin’in katledilmesine karşı liseli eylemlerinde, daha sayamayacağımız nice örnekte veya iktidar cephesinden Erdoğan’ın bu durumu AKP kongrelerinde sık sık dile getirmesinde görebiliyoruz.
Toplumsal sorunlardan muaf kalmayan liseli gençlik elbette ekonomik krizden de payını büyük oranda almaktadır. Okullarımızdaki fahiş kantin fiyatları sebebi ile genellikle aç kalıyor, eğitim araç gereçlerine ise yine aynı sebep dolayısıyla ulaşmaktan mahrum kalıyoruz. Bir meslek edinme amacıyla çalıştığımız üniversite sınavında başarı elde edebilmek için kullanacağımız test kitaplarına dahi ulaşamıyor, merdiven altı dershanelerde eğitim görmek durumunda kalıyoruz. Sermayedarların çocuklarının butik dershane ve özel hocalarla hazırlandığı sınavlarda bizden de aynı başarıyı elde etmemiz bekleniyor. Fakat eğitimde fırsat eşitsizliğinin derinleşmesiyle birlikte bu bir hayal olurken aynı zamanda da düzen bizim aklımızla alay etmeye çalışıyor. Bugün ülkemizde hangi bölümü ve üniversiteyi bitirirse bitirsin bir emekçi çocuğunun geçimini düzenli sağlayabileceği bir iş bulabilmesi neredeyse hayal olmuştur. AKP son 21 yıllık iktidarıyla gençliği koskocaman bir geleceksizlik çukuruna itmiştir.
Son olarak meslek liselerinde de çok büyük bir staj sömürüsü görüyor, sermayenin ucuz iş gücü malzemesi haline geliyoruz. Tüm bunlar yetmezmiş gibi çalıştığımız alanlarda alınmayan güvenlik önlemleri neticesince iş cinayetlerin kurban gidiyoruz.
Liseli gençliğin yaşamını adeta bir cehennem haline getiren sorunların büyük bir kısmı işte bunlardır. Fakat gençlik bu karanlığa mahkûm değildir!
Yukarıda yazılan tüm bu sorunlar; memleket sorunlarından ve siyasetinden bağımsız olmak bir yana aslında sıkı sıkıya bağlıdır. Bundan dolayı hayal edilen eşit, parasız ve bilimsel eğitimi kazanmanın tek yolu memleketimizden gericileri ve para babalarını kovmaktan geçmektedir.
Düzenin tüm hamlelerine rağmen gençlik bu deli gömleğine sığmayacak ve onu yırtacaktır. Çünkü gençlik yeni gelendir.
Çünkü gençlik gericiliğe karşı ilericiliğin sembolüdür.
Çünkü gençlik kendi kaderinin emekçi halkın kurtuluş yolundan geçtiğini bilir.
Kurulduğu andan itibaren sıra arkadaşlarıyla buluşarak karanlıkların aydınlanması için mücadele eden Sosyalist Liseliler; gericiliğin, geleceksizliğin, piyasacılığın karşısında yakılan bir meşaledir. Eşitsizliklerin ve karanlığın daha da büyüdüğü günümüz Türkiye’sinde istediğimiz yaşamı ancak ve ancak mücadele ederek kazanacağımızın bilincindeyiz. Sosyalist Liseliler yoluna devam etmektedir!
Yeni bir döneme girerken bu çürümüşlüğe karşı mücadeleyi daha da büyütecek ve hedefimiz olan eşit, parasız, bilimsel eğitimi kazanacağız; memleket topraklarını bu haramilerden temizleyeceğiz!
Liseli gençliğe çağrımızdır: Tüm bu sorunlar karşısında yalnız değilsin! Anlatılan bizim hikayemizdir ve yaşamımızı ancak kendi ellerimizle kurtarabiliriz. Karanlığa karşı meşaleleri yakmaya, gericiliğin üzerine koşmaya; Sosyalist Liseliler saflarında aydınlık bir Türkiye’yi kurma kavgasında yer almaya çağırıyoruz!
Yaşasın Sosyalist Liseliler!
Bu haber en son değiştirildi 11 Eylül 2023 16:02 16:02
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…