Sosyalistler İsrail'in insanlık dışı saldırısına karşı eylemde: Kahrolsun siyonizm, kahrolsun emperyalizm!

İsrail'in Gazze'ye başlattığı insanlık dışı saldırı TKH, DİP, Devrim Hareketi ve Devrimci Hareket'in katıldığı eylem ile protesto edildi.

Sosyalistler İsrail'in insanlık dışı saldırısına karşı eylemde: Kahrolsun siyonizm, kahrolsun emperyalizm!

Gazze’den Filistin’in işgal altındaki topraklarına başlatılan operasyon sonrasında, İsrail ordusunun Gazze halkına yönelik insanlık dışı saldırıları İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu önünde protesto edildi.  Basın açıklamasında İsrail’in haydutça tutumunun Batı tarafından meşrulaştırma çabası vurgulanırken,  Türkiye’de NATO ile sorunu olmayanların Akdeniz’e çekilen Amerikan gemilerini de sorgulayamayacağı dile getirildi.

Türkiye Komünist Hareketi, Devrimci İşçi Partisi, Devrimci Hareket ve Devrim Hareketi’nin katıldığı basın açıklamasında, Kahrolsun Siyonizm, Kahrolsun Emperyalizm sloganları atıldı.

Eylemde okunan basın açıklaması şu şekilde:

Emperyalist müdahaleye, siyonist işgal ve teröre son!

Filistin halkının emperyalist müdahaleye ve siyonist işgale karşı sürdürdüğü bağımsızlık mücadelesi uzun yıllardır sürüyor. Emperyalizmin ve siyonist İsrail devletinin her türlü işgal ve yağma siyasetine karşı bağımsızlık mücadelesini yürüten Filistin halkının meşru direnişi, bugün bir kez daha emperyalist saldırganlığın ve barbarlığın saldırısı altındadır. Filistin’in dört bir yanına yayılan ve Gazze’de sistematik hale gelen, emperyalist yağma siyasetine karşı büyük bir tepkiyi ortaya çıkaran Filistin halkı, İsrail’in haydutça saldırganlığı karşısına meşru tepki vermektedir.

İsrail’in Filistin’e dönük işgal politikası ve Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmesi yeni durumlar değildir. Bundan birkaç hafta öne yine İsrail tarafından yapılan bir katliam ve İsrail’in Mescid-i Aksa’ya dönük attığı saldırgan adımlar, Filistin direniş güçlerinin ve aslında Filistin halkının ayağa kalkmasına neden olmuştur. Bu, aynı zamanda özünde Filistin halkının ulusal haklarının tasfiyesine dayanan bölgesel plana karşı da verilen bir tepki olarak görülmelidir.

Başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin bölgeye dönük stratejisinde yer altı kaynaklarının ve enerji hatlarının kontrolü, emperyalist yayılmacılık açısından sorun çıkaran ülkelerin ya da iktidarların tasfiyesi ile birlikte en önemli sayılabilecek başlık İsrail’in güvenliğidir. Çünkü İsrail’in güvenliğinin sağlanması demek Ortadoğu’da emperyalizmin çıkarlarının korunması anlamına gelmektedir. Sağcı ve faşist Netanyahu hükümeti de böyle bir zemin üzerine oturmakta, Filistin’deki ulusal kurtuluş ve devletleşme mücadelesi o anlamda tasfiye edilmesi gereken bir yan barındırmaktaydı. Tersi durum olsaydı, şundan emin olabiliriz ki emperyalizm için Filistin bir numaralı müttefik olarak görülebilirdi.

100 yılı aşkın bir zamandır devam eden Filistin sorunu o anlamıyla sadece Arapların gündemi ya da İsrail’in çıkarlarının savunulması gibi liberal ya da milliyetçi eksende ele alınamaz. Yurtsever Filistin halkı işgal altındaki toprakları için mücadele etmektedir.

Bugün, emperyalizmin her türlü araçla desteklediği İsrail devleti, terörizm umacısına sarılarak haydutluğunu meşru hale getirmek istemektedir. Dünyanın dört bir yanında emperyalist saldırganlığı meşru hale getiren büyük propaganda mekanizması çalışırken, ABD ve İngiliz emperyalizmi silahlı güçleriyle müdahale etmeyi amaçlamaktadır. Yıllardır devam eden Filistin mücadelesinin dün karşısında olan emperyalist güçler, bugün de topyekûn İsrail’e destek açıklaması yapmaktadır. Filistin halkını yarım asırdan uzun süredir sistematik olarak katleden, süren, “etnik temizlik” güdüsüyle hareket eden İsrail, son büyük saldırısına hazırlanmaktadır. Emperyalizmin Ortadoğu’daki karakolu rolünü üstlenen İsrail’in, NATO’yu arkasına alarak gerçekleştirdiği gayrı meşru bu saldırganlık kabul edilemez. Faşist Netanhayu hükümetinin iç siyasette yaşadığı sorunları ve bölgede emperyalizmin “sadık askeri” rolünü pekiştirmeyi amaçlayan “intikamcı” saldırganlık, bölgedeki tansiyonu yükseltmeyi hedeflemektedir. Yükselen tansiyon emperyalizmin müdahale alanını genişletmektedir.

Dünyanın dört bir yanında sahneye konan senaryonun benzerini gördüğümüz Filistin’de, halkın sürdürdüğü meşru direniş uzun yıllara yayılan bir mücadeleyi içeriyor. Geçmişte, anti-emperyalist ve laik karakteriyle bilinen direniş, bugün din savaşları zeminde değil, bir kez daha emperyalizme karşı bağımsızlık zemininde yükselecektir. Filistin’deki esas mücadele emperyalist işgale karşı bağımsızlık mücadelesidir. Filistin direniş hareketlerinin ortak harekât odasından yönettiği direniş, tüm Filistinlileri birleştirmektedir. Emperyalizm ve siyonizme karşı Filistin halkının ortak mücadelesi tekfirciliğin ve mezhepçiliğin de panzehiridir. Emperyalizme karşı sürdürülen bu mücadelenin meşruluğu sorgulanamaz.

Bugün tüm bölgeye yayılma ihtimali taşıyan bu saldırganlığa karşı İsrail ve Filistin arasında iktidarın “itidal” çağrısı yaparak tarafsız bir konum alması, İsrail ile kurduğu bağların derinliğini göstermektedir. Doğu Akdeniz’de ve Kafkasya’da İsrail ile bağlar kuran AKP’nin, bugün “Filistin davasını” sahiplenme şansı yoktur. İslamcı siyasetin emperyalizmle kurduğu ilişkiler, Filistin’in bağımsızlık mücadelesinin karşısındadır. Filistin halkının mücadelesi, gericilerin ve faşistlerin ufkuna sığmaz. Kendileri Amerikan uçak gemilerinin üzerine çıkıp poz verenler, Türkiye’nin NATO üyeliği ile zerre sorunu olmayanlar Akdeniz’deki Amerikan gemilerini sorgulayamaz.

Bugün Gazze’de sürdürülen bu baskı ve işgal siyasetine karşı emekçi halkımızın, devrimcilerin, yurtseverlerin, ilericileri ve komünistlerin bakış açısı bellidir: Nehirden denize kadar özgür Filistin!

Bağımsız ve özgür Filistin’in yanında olanlar, emperyalizmin, siyonizmin ve siyonist terörün karşısındadır. Saldırgan ve haydutça davranan İsrail devletiyle tüm bağlar koparılmalıdır.

Kahrolsun siyonizm!