TKH, Ulus Meydanı’ndan seslendi: Yeni bir Cumhuriyet işçilerin omuzlarında yükselecek!

Tekerek açıklamasında, "Ülkemizi gericiliğin karanlığından çıkaracak, emperyalizmin boyunduruğundan ve sermayenin diktatörlüğünden kurtaracak tek güç emekçilerin örgütlü gücüdür" dedi.

TKH, Ulus Meydanı’ndan seslendi: Yeni bir Cumhuriyet işçilerin omuzlarında yükselecek!

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi (TKH) bugün Ankara’da Birinci Meclis’in bulunduğu Ulus Meydanı’nda Genel Başkan Aysel Tekerek’in katılımıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Tekerek açıklamasında, Türkiye’de Cumhuriyet’in emperyalistlerin, saltanatçıların, yobazların ve patronların ayakları altında adım adım tasfiye edildiğini vurgulayarak şunları kaydetti:

“Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılının kutlanacağı güne sadece iki hafta kalmıştır. Ancak, bugün ortada 100 yıl önce emperyalist işgale ve saltanata karşı kurulan Cumhuriyet’in 100. Yılını kutlayacak ne bir irade ne de bir niyet vardır. Çünkü Cumhuriyet, bugün ayaklar altında ve ülkemizde bir istibdat rejimi kurulmuş durumdadır.

Bugün burada biz komünistler Ulus Meydanı’ndan, yani Cumhuriyet’in temel taşı olarak olarak görülebilecek Birinci Meclis’in bulunduğu meydandan sözümüzü söylüyoruz. Emperyalizme, işgale karşı ve saltanata alternatif olarak ortaya çıkan Birinci Meclis’te şekillenen temsiliyetin ve duruşun bugün yerinde yeller esmektedir. Türkiye’de parlamenter rejim tasfiye edilmiş yerine yeni-saltanatçı, Başkanlık rejimi kurulmuştur. Cumhuriyet, saltanata ve padişahlığa karşı egemenliğin halkta olmasıdır. Bu durum sadece şekli olarak ele alınması ise doğru değildir. Esas olarak, Türkiye’de Cumhuriyet emperyalistlerin, saltanatçıların, yobazların ve patronların ayakları altında adım adım tasfiye edilmiştir!”

Tekerek, Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

“100 yıl sonra saflar netleşmiştir: Bir tarafta patronlar, tarikatlar, çeteler, yandaşlar, rantçılar ve emperyalistler; Diğer tarafta ise işçiler, emekçiler, ilericiler, yurtseverler ve Cumhuriyetçiler! Türkiye bir yol ayrımındadır. Türkiye için yeni bir yol çizilmelidir. Bu yol işçilerin, emekçilerin, yurtseverlerin ve Cumhuriyetçilerin yolu olacaktır!

Yeni bir Cumhuriyet, işçilerin ve emekçilerin omuzlarında yükselecek! Yeni bir Cumhuriyet, emekçilerin laik sosyalist Cumhuriyeti olacak!

Yeni bir Cumhuriyet, ülkemizin ilerici, yurtsever, cumhuriyetçi ve emekçi halkının kendi kaderini eline almasıyla mümkündür. Ülkemizi gericiliğin karanlığından çıkaracak, emperyalizmin boyunduruğundan ve sermayenin diktatörlüğünden kurtaracak tek güç emekçilerin örgütlü gücüdür. Bugün halkın örgütlü gücü dışında bu gidişe dur diyecek başka bir güç yoktur.

Kahrolsun İstibdat Yaşasın Cumhuriyet!”

Tekerek’in açıklamasının tamamı şu şekilde:

Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılının kutlanacağı güne sadece iki hafta kalmıştır. Ancak, bugün ortada 100 yıl önce emperyalist işgale ve saltanata karşı kurulan Cumhuriyet’in 100. Yılını kutlayacak ne bir irade ne de bir niyet vardır. Çünkü Cumhuriyet, bugün ayaklar altında ve ülkemizde bir istibdat rejimi kurulmuş durumdadır.

Bugün burada biz komünistler Ulus Meydanı’ndan, yani Cumhuriyet’in temel taşı olarak olarak görülebilecek Birinci Meclis’in bulunduğu meydandan sözümüzü söylüyoruz. Emperyalizme, işgale karşı ve saltanata alternatif olarak ortaya çıkan Birinci Meclis’te şekillenen temsiliyetin ve duruşun bugün yerinde yeller esmektedir. Türkiye’de parlamenter rejim tasfiye edilmiş yerine yeni-saltanatçı, Başkanlık rejimi kurulmuştur. Cumhuriyet, saltanata ve padişahlığa karşı egemenliğin halkta olmasıdır. Bu durum sadece şekli olarak ele alınması ise doğru değildir. Esas olarak, Türkiye’de Cumhuriyet emperyalistlerin, saltanatçıların, yobazların ve patronların ayakları altında adım adım tasfiye edilmiştir!

Ülkemizin emekçileri, aydınları, gençleri ve kadınlarının karşısındaki yalın gerçeklik budur. Bugün bu gerçek görülmeden ne geçmiş anlaşılabilir ne de geleceği kazanma mücadelesi verilebilir. Cumhuriyet’in kuruluşu ile Anadolu’daki yoksul emekçi halkın kazanımları ile sermaye sınıfının ülkenin tepesine çöreklenerek Türkiye’yi emperyalizme bağımlı bir şekilde götürdüğü kapitalist yol arasında büyük bir çelişki olduğu açıktır. Bu durum Cumhuriyet’in 100. Yılında geldiği noktayı bizlere açık bir şekilde göstermektedir.

1923’te kurulan Cumhuriyet dünya üzerinde emekçilerin kazanımlarının, devrimlerinin ve mücadelelerinin doruğa ulaştığı bir dönemin ürünüdür. İşçi sınıfının sosyalist iktidar mücadelesinin 1917’de Rusya’da zafere ulaşmış olmasının emperyalizmin planlarına karşı bu direncin geliştirilmesinde ve başarıya ulaşmasında katkıları çok büyüktür. Genç Sovyet iktidarının ve Bolşeviklerin para ve silah destekleri, Anadolu’da inşa edilen direniş hareketinin imkanlarını zafere ulaşacak noktaya kadar taşımakta etkili olmuştur.

Mustafa Kemal önderliğindeki hareket aracılığıyla Türkiye’nin bağımsız ve egemen bir devlet olarak yeniden kurulması Türkiye tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmelidir. Emperyalizmin 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni kabullenmesinde de yine Sovyet iktidarının katkıları ve desteği vardır. Bu gerçek görülmeden, bugün Cumhruiyet’in neden yıkıldığını da anlamak mümkün olmayacaktır.

Cumhuriyet, bağımsızlıktır!

Cumhuriyet 100 yıl önce emperyalist işgal yıllarında, emperyalizme ve işgale karşı kuruldu. Ancak bugün ülkemiz emperyalizme teslim edildi. Ülkemizin bütün iktisadi değerleri emperyalist tekellere peşkeş çekildi. Ülkemiz emperyalist tekellerin pazarı, insanımız emperyalistlerin ucuz işgücü haline getirildi. Ülkemiz NATO’ya üye yapılarak, ABD emperyalizmine bağımlı kılındı. Emperyalizme karşı mücadele ederek kurulan bir ülkenin çocukları ABD’nin çıkarları doğrultusunda zamanında Kore’de savaşa gönderildi. Avrupa Birliği hem sermaye sınıfının hem de gerici, sağ iktidarların hem de ülkemizdeki düzen muhalefetinin en önemli adreslerinden biri oldu. Gelinen nokta bellidir: Türkiye, iktidardaki gerici-faşist ittifakın eliyle AB’yle yapılan pazarlık sonucunda Avrupa’nın göçmen gettosu haline gelmiştir.

Bağımsızlık, emperyalist işgale ve mandacılara karşı kazanıldı. Ancak bugün Cumhuriyet ile kazandığımız bağımsızlık, doğrudan patron sınıfı ve sağ iktidarlar tarafından elimizden alındı.

Cumhuriyet, laikliktir!

Cumhuriyet hilafet yıllarında, gerici ayaklanmaların karşısında durarak kuruldu. Saltanatı kaldırırken, saltanatın dayandığı hilafeti de kaldırdı. Cumhuriyet, insanları tebaadan yurttaş haline getirdi. Cumhuriyet’in en büyük düşmanı yobazlar bugün tarikatlar eliyle laikliği yıkmaya çalışıyorlar. “Sivil anayasa” kılıfıyla anayasadan laikliği temizlemek istiyorlar. Türkiye’nin başına tarikatların ve dinci gerici örgütlenmelerin musallat olmasının temel nedeni de sağ iktidarlar ve başta ABD olmak üzere emperyalizmdir. Yeşil Kuşak projesi ile siyasal İslâm’a yol verilen Türkiye’nin kaderi zaten Cumhuriyet’in kuruluş değerlerinin daha da ileriye taşınması olamazdı.

Laiklik, gericiliğe karşı Cumhuriyet’in temel ilkesidir. Ancak bugün Cumhuriyet ile kazandığımız laiklik, holdingleşen tarikat/cemaatlerin devleti ele geçirmesiyle bizzat AKP iktidarı tarafından tasfiye ediliyor. Cumhuriyet’in 100. yılında açık olarak görülmesi gereken yan budur. İşte bu yüzden emekçilerin laik cumhuriyeti demekteyiz.

Cumhuriyet, kamuculuktur, devletçi ekonomidir!

Cumhuriyeti kemire kemire bitirdiler. Cumhuriyet’i bitirenler ise kapitalist sistemin sahibi piyasacı, rantçı, yağmacı patron sınıfından başkası değildir. Devletin bütün ekonomik değerlerini özelleştirme yoluyla yağmaladılar. Fabrikaları, madenleri, limanları, yolları, ormanları yani ülkenin bütün ekonomik değerlerini talan ettiler. Emperyalist tekellerle ortak olup ülkeyi sömürüyorlar. Cumhuriyet’in devletçi ekonomisi gitmiş yerine rantçı, yağmacı ve faizci bir düzen gelmiştir. Bu düzen sömürü düzenidir, bu düzen patronların, yandaşların ve gericilerin yağma düzenidir.

Cumhuriyet, devletçi ekonomi ile ülkenin kalkınması demektedir. Ancak bugün ülkeyi tam boy kapitalist devlet haline getirerek emperyalistlerin pazarı haline dönüştürdüler. Geriye ekonomik olarak bağımlılık, emekçiler için ise sömürü ve yoksulluk kalmıştır. Piyasacı ve özelleştirmeci patronlar, Cumhuriyet düşmanıdır!

Cumhuriyet yok, patronların, tarikatların, mafyanın, rantçıların istibdat rejimi var!

Mafya, çete, tarikat ve sermayenin istibdat rejimini bizlere cumhuriyet diye anlatıyorlar! Yeni kuşakları, emekçileri buna inandırmak istiyorlar. Bugün karşımızda yeni bir rejim vardır. 20 yıldır ülkede bir karşı-devrim rejimi hüküm sürüyor. Sonuç ortada: Rantçı müteahhitler, uyuşturucu baronları, mafyalar, çeteler ve bunlarla ele ele giden tarikat ve cemaatler devleti ele geçirmiş, kendi düzenlerini kurmuş durumdalar! Sokaklarda mafya ve çete hesaplaşmaları yaşanıyor, devletin her kademesinden yolsuzluk, rüşvet ve mafyatik yapılanmalara dair bilgiler ortaya saçılıyor, tarikatlar bakanlıkları yönetiyor.

Bu rejimde laiklik yok, bağımsızlık yok, kamuculuk yok, halkın egemenliği yok! O yüzden Cumhuriyet’in 100. Yılı demiyor “Türkiye Yüzyılı” gibi sloganlar altına sığınıyorlar. Çünkü esas korktukları işçilerin, emekçilerin, alınteri ile geçinenlerin sesinin daha fazla çıkması, iktidarın ve sermayenin gerici, sağ, sömürücü politikalarına durması ve aslında ülkenin yönetimine talip olması. Saltanata ve emperyalizme karşı kurulan Cumhuriyet emekçilerin iktidarının yolunu açan bir yönetim bir biçimi olduğu için büyük değer taşır. Bunu bildikleri için sermaye sınıfı ve gericiler Cumhuriyet’i körelttiler, çürüttüler ve üzerinde tepinmekteler. İşte tam da bu yüzden yeni bir Cumhuriyet diyoruz.

Cumhuriyet’i yıktılar, yenisini kuracağız!

AKP’nin 20 yıllık iktidarıyla birlikte 1923 Cumhuriyet’inin temel nitelikleri ortadan kalkmış, Cumhuriyet’in bütün kazanımları yok edilmiştir.

Bu memleket bizim, bu düzen ise onların!

O yüzden diyoruz ki bu düzen değişmeli, yeni bir Cumhuriyet kurulmalı!

1923’te işgal, saltanat, hilafet ve yoksulluk yıllarında nasıl Cumhuriyet kurulmuşsa, bugün de yeni bir Cumhuriyet mümkün!

Cumhuriyet’in 100. Yılı aynı zamanda yeni bir Cumhuriyet mücadelesinin miladı olmalıdır. Bu mücadele eşitlikçi bir ülke, emekçilerin iktidarda olduğu laik bir cumhuriyet, Sosyalist Türkiye mücadelesidir.

Yeni bir Cumhuriyet işçilerin omuzlarında yükselecek!

100 yıl sonra saflar netleşmiştir: Bir tarafta patronlar, tarikatlar, çeteler, yandaşlar, rantçılar ve emperyalistler;

Diğer tarafta ise işçiler, emekçiler, ilericiler, yurtseverler ve Cumhuriyetçiler!

Türkiye bir yol ayrımındadır. Türkiye için yeni bir yol çizilmelidir. Bu yol işçilerin, emekçilerin, yurtseverlerin ve Cumhuriyetçilerin yolu olacaktır!

Yeni bir Cumhuriyet, işçilerin ve emekçilerin omuzlarında yükselecek!

Yeni bir Cumhuriyet, emekçilerin laik sosyalist Cumhuriyeti olacak!

Yeni bir Cumhuriyet, ülkemizin ilerici, yurtsever, cumhuriyetçi ve emekçi halkının kendi kaderini eline almasıyla mümkündür. Ülkemizi gericiliğin karanlığından çıkaracak, emperyalizmin boyunduruğundan ve sermayenin diktatörlüğünden kurtaracak tek güç emekçilerin örgütlü gücüdür. Bugün halkın örgütlü gücü dışında bu gidişe dur diyecek başka bir güç yoktur.

Kahrolsun İstibdat Yaşasın Cumhuriyet!

Selam olsun Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine!

“SOSYALİST TÜRKİYE’Yİ KURACAĞIZ”

TKH Ankara İl Örgütü’nden Abdülhalim Yıldırım ise yaptığı konuşmada “Cumhuriyet’in 100. yılını; hedefi, ideolojisi ve siyaseti Cumhuriyet ile hesaplaşma üzerine kurulan AKP’nin iktidarında karşılıyoruz” diyerek şunları söyledi:

“20 yılı aşan bir karşı-devrim süreciyle Cumhuriyet’in bütün kazanımları tek tek tasfiye edilmiş ve AKP eliyle “yeni bir rejim” tesis edilmiştir. Başta laiklik, bağımsızlık, kamuculuk ve ulusal egemenlik olmak üzere Cumhuriyet’in bütün kazanımları bugün AKP eliyle ortadan kaldırılarak gerici, emperyalizme tam boy bağımlı ve doğrudan sermayeyi temsil eden bir rejim inşa edilmiştir. AKP eliyle kurulan rejim 1923 Cumhuriyeti’nin reddiyesidir. Cumhuriyet’ten geri, padişahlığa özenilen bir rejim inşa edilerek Türkiye geriye gitmiştir.

Sermaye egemenliğine son vermek, bağımsız bir ülkeyi kurmak, laikliği kazanmak için; sermayenin, gericiliğin ve emperyalizmin çıkarlarını temsil eden istibdat rejimi ile kavgamız var. O yüzden haramilerin saltanatını yıkacağız, emekçi halkın hakkı olan ülkeyi, Sosyalist Türkiye’yi kuracağız!”

“YARINLARI GENÇLER İNŞA EDECEK”

TKH Gençliği’nden Muhammed Çorlu ise, “100 yıl önce emperyalistlerin memleketten kovulmasının ardından burada bir cumhuriyet kuruldu.” diyerek şunları kaydetti:

“Bugün 2023’teyiz, aradan bir asır geçti artık cumhuriyetin varlığından bahsetmek bile mümkün değil. Emperyalizm ve kapitalizm ile kol kola olan, bu gerici anlayış yurdumuzu NATO’nun üssü, kapitalizmin pazarı ve ucuz işgücü cenneti haline getirdi. Halkı tebaalıktan kurtarıp yurttaş haline getiren, bilimin, aklın teminatı olan laikliği tamamen ortadan kaldırdı.

Gençlik geleceğinin satılmasına izin vermeyecek. Dün olduğu gibi bugün de mücadelenin en ön safında olup yarının mücadesini inşa edecek. İşçi, emekçi ve öğrenciler bu düzeni değiştirecek, yurdumuzu rant ve yağma batağından çıkaracak. Geleceğimizi çalan piyasacılığa karşı, gündelik hayatımıza dahi müdahale eden gericiliğe karşı soyalizm diyoruz. Bu kokuşmuş düzen yeni neslin ayakları altında kalırken yarınları gençler inşa edecek.”