TKH İzmir İl Örgütü'nden Filistin'e destek eylemi
İsrail'in Filistin'e yönelik insanlık dışı saldırıları sonrası Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İzmir İl Örgütü Filistin'e destek eylemi yaptı.
İsrail’in Gazze’deki insanlık dışı saldırıları sonrasında ülke genelinde sürdürülen eylemlerin bir tanesi de İzmir’de gerçekleşti. Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İzmir İl Örgütü binasi önünde yaptığı basın açıklamasında; Emperyalizmin ve siyonist İsrail devletinin Orta Doğu’da her türlü işgal ve yağma siyasetine karşı bağımsızlık mücadelesi vurgulandı.
Basın açıklamasında şunlar kaydedildi:
“Filistin halkı, siyonist ve ırkçı İsrail rejiminin işgaline, yerinden etme ve toprakları ilhak siyasetine, yerleşimci işgaline ve saldırılarına, işgal siyasetinin parçası olan dini mekanlara yönelik saldırılara, Filistinlilere ne toprak ne iş, ne aş bırakan bir yalıtılmaya ve Filistinli mahkumlara uygulanan insanlık dışı muamelelere karşı yıllardır mücadele vermektedir.
Emperyalizmin ve siyonist İsrail devletinin her türlü işgal ve yağma siyasetine karşı bağımsızlık mücadelesini yürüten Filistin halkının meşru direnişi, bugün bir kez daha emperyalist saldırganlığın ve barbarlığın saldırısı altındadır. Filistin’in dört bir yanına yayılan ve Gazze’de sistematik hale gelen, emperyalist yağma siyasetine karşı büyük bir tepkiyi ortaya çıkaran Filistin halkı, İsrail’in haydutça saldırganlığı karşısında meşru tepki vermektedir.
İsrail’in Filistin’e dönük işgal politikası ve Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmesi yeni bir durum değildir. Bundan birkaç hafta önce yine İsrail tarafından yapılan bir katliam ve İsrail’in Mescid-i Aksa’ya dönük attığı saldırgan adımlar, Filistin direniş güçlerinin ve aslında Filistin halkının ayağa kalkmasına neden olmuştur. Bu, aynı zamanda özünde Filistin halkının ulusal haklarının tasfiyesine dayanan bölgesel plana karşı da verilen bir tepki olarak görülmelidir.
İsrail’in onlarca yıldır süren bu insanlık dışı ve barbarca politikaları karşısında Filistinlilerin biriken tepkisi 7 Ekim’de Gazze’de kendini göstermiştir. Bu tepki aynı zamanda Filistin halkının ulusal haklarının tasfiyesine dayanan bölgesel plana da bir karşı çıkış anlamı taşımıştır.
Filistin halkının bu yanıtı karşısında, Siyonist İsrail rejimi haydutça saldırganlığına ve savaş suçlarına yenilerini eklemek için harekete geçmiş, başta ABD ve İngiltere olmak üzere emperyalist güçleri arkasına almıştır. 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye dönük ablukayı arttıran elektrik, su, yakıt ve ilaç gibi insani ve tıbbi malzemelere ulaşımı engelleyen İsrail devleti bununla yetinmemiş aynı zamanda Filistinlileri Gazze’den göçe zorlamış, göç eden sivil konvoyların üzerine bomba yağdırmıştır.
Son olarak geçtiğimiz günlerde Gazze’de yaralananların tedavi gördüğü, aynı zamanda güvenli bir yer olarak görüldüğü için sivillerin sığındığı Al Ahli Baptist Hastanesi’ni hedef alan ve yüzlerce Filistinli sivili katleden ardından okulları, camileri ve kiliseleri hedef alarak sivillere dönük katliamlarına yenilerini ekleyen Siyonist İsrail büyük bir insanlık suçu işlemeye devam etmektedir.
İsrail savaş suçları işlerken, ABD ve İngiliz emperyalizmi ise bölgeye yığdıkları silahlı güçleriyle İsrail’e dönük tepkilere karşı adeta bir kalkan oluşturmuş durumdadır. Bölgeye yığılan bu askeri güç aynı zamanda emperyalist ülkelerin bölgeye dönük stratejisinde yer altı kaynaklarının ve enerji hatlarının kontrolü, emperyalist yayılmacılık açısından sorun çıkaran ülkelerin ya da iktidarların tasfiyesi için bir sopa olarak görülmelidir.
Filistin halkını yarım asırdan uzun süredir sistematik olarak katleden, süren, etnik temizlik güdüsüyle hareket eden Siyonist İsrail rejimi, bugün sadece Filistin halkını değil Suriye, Lübnan ve İran gibi ülkeleri de askeri olarak hedef almaktadır. Faşist Netanyahu’nun ”Ortadoğu değişecek” sözleri, emperyalist güçlerin tek başına Filistin’in işgalini hedeflemediğini açıkça ifade etmektedir.
Dünyanın dört bir yanında sahneye konan senaryonun benzerini gördüğümüz Filistin’de, halkın sürdürdüğü meşru direniş uzun yıllara yayılan bir mücadeleyi içeriyor. Geçmişte, anti-emperyalist ve laik karakteriyle bilinen direniş, bugün din savaşları zemininde değil, bir kez daha emperyalizme karşı bağımsızlık zemininde yükselecektir. Filistin’deki esas mücadele emperyalist işgale karşı bağımsızlık mücadelesidir. Filistin direniş hareketlerinin ortak harekât odasından yönettiği direniş, tüm Filistinlileri birleştirmektedir. Emperyalizm ve siyonizme karşı Filistin halkının ortak mücadelesi tekfirciliğin ve mezhepçiliğin de panzehiridir.
Emperyalizme karşı sürdürülen bu mücadelenin meşruluğu sorgulanamaz.
Bugün tüm bölgeye yayılma ihtimali taşıyan bu saldırganlığa karşı İsrail ve Filistin arasında iktidarın “itidal” çağrısı yaparak tarafsız bir konum alması, İsrail ile kurduğu bağların derinliğini göstermektedir. Doğu Akdeniz’de ve Kafkasya’da İsrail ile bağlar kuran AKP’nin, bugün “Filistin davasını” sahiplenme şansı yoktur. İslamcı siyasetin emperyalizmle kurduğu ilişkiler, Filistin’in bağımsızlık mücadelesinin karşısındadır. Filistin halkının mücadelesi, gericilerin ve faşistlerin ufkuna sığmaz. Kendileri İsrail’li pilotlara Türkiye topraklarında eğitim verenler, Amerikan uçak gemilerinin üzerine çıkıp poz verenler, Türkiye’nin NATO üyeliği ile zerre sorunu olmayanlar Akdeniz’deki Amerikan gemilerini sorgulayamaz.
Bağımsız ve özgür Filistin’in yanında olanlar, emperyalizmin, siyonizmin ve siyonist terörün karşısındadır. Saldırgan ve haydutça davranan İsrail devletiyle siyasi, ekonomik ve askeri, tüm bağlar koparılmalıdır.
Bugün Gazze’de sürdürülen bu baskı ve işgal siyasetine karşı emekçi halkımızın, devrimcilerin, yurtseverlerin, ilericilerin ve komünistlerin sözü bellidir: Nehirden denize kadar özgür Filistin!
Filistin halkının esas kurtuluş yolu bağımsızlıktan, laiklikten ve anti-emperyalist mücadeleden geçmektedir. Çünkü yaşanan savaş din savaşı değil ezilenlerin ezenlere, bağımsızlık isteyenlerin emperyalistlere ve işgalcilere karşı savaşıdır.