TKH'nin propaganda konuşması yayınlandı: Sosyalist Türkiye için oy istiyoruz!

"Bizim bol keseden atacak vaadimiz ve yalanlarımız yok, ancak bir sözümüz var: Unutma, değiştirecekse bu düzeni, emekçiler, işçiler, kadınlar, gençler değiştirecek! Bu düzeni değiştirecek olan sensin!"

TKH'nin propaganda konuşması yayınlandı: Sosyalist Türkiye için oy istiyoruz!

14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala takvim işliyor. Cumhurbaşkanı adayları ve siyasi partilerin, radyo ve televizyon propaganda konuşmalarının ilki bugün yayınlandı. Konuşmalar, TRT 1 ve Radyo 1’den izleyici ve dinleyicilere ulaştı.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) adına ilk konuşmayı Tilbe Su Aslanpay gerçekleştirirken, Aslanpay konuşmasında

“Biz sosyalizm diyoruz. Sosyalist Türkiye için oy istiyoruz! Yeni bir Cumhuriyet, sosyalist Cumhuriyet çağrımıza oy istiyoruz! İşte bu yüzden 14 Mayıs’ta sandığa gittiğinde bu ülkenin hak ettiği gibi yönetilmesi için oyunu Orak Çekiç’e ver.” dedi.

Aslanpay konuşmasında şunları kaydetti:

Değerli yurttaşlar herkese merhaba,

Bugün burada TRT ekranlarında partim adına söz alıyorum. Partim, “Ülkenin geleceği sizsiniz, konuşma hakkı da sizin!” dedi. Ben de ülkenin gençliği adına sizlere seslenmek için karşınıza çıktım.

Neredeyse 3 ay önce hepimizi derinden sarsan depremin yerle bir ettiği topraklar benim memleketim. Ankara’ya, buraya Hatay’dan geldim! Ailem, yakınlarım, arkadaşlarım büyük bir felaket yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Ateş, düştüğü yeri yakıyor ama hepimizin çok iyi bildiği bir gerçek var: Bu düzen bütün ağır sarsıntılardan emekçileri ve yoksulları enkaz altında bırakarak kurtulma çabasından hiç vazgeçmiyor. Bizim ise bu kadere razı olmaktan artık vazgeçmemiz gerekiyor.

22 yaşındayım. Boğaziçi Üniversitesi öğrencisiyim, üniversiteli gençlik adına sizlere sesleniyorum. Sözüm bizi izleyen ve seçimlerde ülkenin kaderini değiştirecek bütün yurttaşlara!

22 yıldır aynı şarkıyı dinleyip duruyoruz. Hep aynı nakaratı, hep aynı vaatleri, hep aynı sözleri işitiyor, hep aynı yüzleri görüyoruz. Bizi aynı yalanlarla kandırmaya, aynı vaatlerle uyutmaya, aynı tehditlerle korkutmaya ve sindirmeye çalışıyorlar.

Artık bıktık!

Gericilikten, servet düşkünlüğünden, vasatlıktan, çağdışılıktan, çürümüşlükten, utanmazlıktan, rantçılıktan, bıktık…

Biliyorum, değişimi herkes savunuyor diye düşünüyorsunuz. Belki de biz komünistlerin farkı ne bunu merak ediyorsunuz. Belki de herkes değişimi savunduğuna göre en çok kimin sesi çıkıyorsa ona oyumu vereyim gitsin diye içinizden geçiriyorsunuz.

Öyleyse birkaç şey daha söylemeye devam edelim.

Yaşamak nedir? Nefes almak mı, uyumak mı, yemek yemek mi, barınmak mı? Yani hayatta kalabilmek mi?

Peki nasıl nefes aldığının, nasıl uyuduğunun, nasıl yemek yediğinin, nasıl barındığının önemi yok mu? Görülen o ki milyonlara reva görülen şu sömürü düzeninde senin, benim, bizim yaşamımızın hiçbir önemi yok.

Bir genç gelecek kaygısı olmadan, bir kadın şiddet, ölüm korkusu olmadan, bir emekçi döktüğü alın terinin karşılığını alır mıyım, işsiz kalır mıyım tasası olmadan yaşamak istemez mi? Işıltılı plazaları, göğü delen siteleri inşa eden işçi, kafasını sokabileceği bir ev sahibi olabiliyor mu? Her gün onlarca ayakkabı üreten bir işçi kendi ayağına giyebileceği bir çift ayakkabı alması için ne kadar borca girmesi gerekli? Yerin altında, kelle koltukta çalışıp kömür çıkaran maden işçisi, ailesini bu kış ısıtabildi mi?

Evet sorular soruyorum, çünkü bu soruları sormamız istenmiyor.  Çünkü cevapları sömürü tekerine çomak sokuyor. Çünkü cevapları bu ülkenin emekçilerinin, gençlerinin, kadınlarının, yoksullarının insanca bir yaşamdan ne kadar uzak olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyor.

Soru sormamamız, sorgulamamamız isteniyor. Bu düzenin treni bozuk raylarda gidebildiği kadar gidecek. O tren emeğimizi sömürerek, vicdanımızı örseleyerek, aklımızla dalga geçerek yol alacak. Raydan çıktığında da kader deyip boyun eğmemiz beklenecek.

Ülkemiz karanlık bir dönemden geçiyor.

Kapitalizmin emekçi halka attığı tokat, her geçen gün halkın yüzüne, yüzümüze daha sert bir şekilde çarpıyor. Ülkemiz emperyalizmin ağına her geçen gün daha da takılıyor. Yaklaşık 20 yıldır ülkemizin başına gelenler sömürü düzeninin ve emperyalizmin politikalarına ortak olmanın sonuçlarından başka bir şey değil.

Şimdi ise değişim uğruna ehven-i şer diyerek düzenin başka alternatiflerine oy vermemiz isteniyor.

Bu düzende işçiler ölüyor, kadınlar ölüyor, gençler ölüyor. İşçiler inşaatlarda, madenlerde, fabrikalarda ölüyor. Kadınlar şiddete uğruyor ve öldürülüyor. Yetmiyor artık tekil tekil değil kitlesel ölümlere şahit oluyoruz. Gericilerin yaşamımıza kefen biçen fetvalarına şahit oluyoruz.

Bugün gençler intihara sürükleniyor. Neden?

Eğitim sisteminin içi boşaltıldıkça diplomalarımız daha da değersizleşiyor. İşsizliğe mahkûm bırakılıyoruz. Hem bugünümüz hem de geleceğimiz çalınıyor.

Yaşadığımız afetlerde kâr hırsının vahşiliğini, bilimsellikten uzaklaşmanın yarattığı körlüğü, liyakatsizliğin sebep olduğu işlevsizliği, gericiliğin utanmazlığını görüyoruz.

Peki yarın ne olacağını bilemediğimiz bu koşullarda gelecek hayallerinden, planlarından bahsedilebilir mi?

Şu anda üniversitede okuyan 22 yaşında bir genç olarak benim bu soruyu sormam sizce de durumun vahametini yeterince göstermiyor mu?

Buradan bir karamsarlık ve umutsuzluk çıkarıp bu ülkeyi terk etmeyi planladığımızı düşünenlere kötü bir haberim var. Gençlik bu ülkeden gitmeyecek.

Çünkü umutsuz da karamsar da değiliz!

Çünkü biz değil emperyalistler, para babaları, çeteler, mafya bozuntuları ve yobazlar bu ülkeyi terk edecek.

Çünkü biz bu karanlığa izin vermeyeceğimizi, Boğaziçi Üniversitesi’nde, üniversitenin koltuktan daha büyük olduğunu söyleyerek göstermiştik.

Çünkü biz seçimlerde oyumuzu da kullanacağız, seçimlerden sonra bu karanlık düzene boyun eğmeyen büyük bir gençlik yaratacağız.

Çünkü biz komünistler depremin en ağır hissedildiği ilimiz Hatay’da işçisiyle, kadınıyla, genciyle omuz omuza vererek önce dayanışmayı büyütürken sonrasında ise Hatay’ı yaşatmak için örgütlülüğümüzü büyütürken bu yaşamı yeniden kurabileceğimizi gösterdik. Hatay’ı yeniden kuracağımız gibi ülkemizi de bu enkazdan çıkarabileceğimizi biliyoruz.

21 yıllık bu zihniyetten ve yönetimden bıktık!

Betondan bıktık! Rantçılıktan bıktık! Mafya ve çetelerden bıktık! Tarikatlardan ve Diyanetin fetvalarından bıktık! Enflasyondan bıktık! Hayat pahalılığından bıktık! İşsizlikten bıktık!

Düzenin birbirine benzeyen aktörlerinden bıktık. Değişim diye diye bize aynı düzeni reva görenlerden bıktık. Ölümü gösterip sıtmaya razı edenlerden bıktık.

İşte bu yüzden “Bir başkadır sosyalizm” diyoruz.

Çünkü sosyalizm laikliktir

Çünkü sosyalizm, tam bağımsız Türkiye’dir

Çünkü sosyalizm, kamucu ve planlı ekonomidir

Çünkü sosyalizm, insanca yaşanacak ücrettir.

Çünkü sosyalizm, eşit yurttaşlıktır

Çünkü sosyalizm, 6 saat çalışma hakkıdır

Çünkü sosyalizm, parasız eğitim ve parasız sağlıktır

Çünkü sosyalizm, hak, hukuk ve adalettir.

Çünkü sosyalizm, çetesiz, mafyasız, tarikatsız bir düzendir.

Çünkü sosyalizm, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumsal düzendir.

Bizim, diğer partiler gibi bol keseden atacak bir vaadimiz yok. Bizim çağrımız var. Bizim çağrımız mücadele çağrısıdır! Yeni bir Türkiye çağrısı, yeni bir Cumhuriyet çağrısıdır!

Bugün ülkenin temel sorunlarının çözümünün yolu düzeni sağından solundan tamir ederek olmaz. Topyekûn bir değişim gerekiyor. O yüzden bizim çağrımız yeni bir Cumhuriyet çağrısıdır. Emekçilerin laik bağımsız Cumhuriyetini kurmaya, bu mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz!

Biz sosyalizm diyoruz. Sosyalist Türkiye için oy istiyoruz! Yeni bir Cumhuriyet, sosyalist Cumhuriyet çağrımıza oy istiyoruz!

İşte bu yüzden 14 Mayıs’ta sandığa gittiğinde bu ülkenin hak ettiği gibi yönetilmesi için oyunu “Orak Çekiç”e ver.

İşte bu yüzden 14 Mayıs’ta sandığa gittiğinde oyunu umuda, sosyalizme, orak-çekice ver!

Biliyoruz ve inanıyoruz ki bu karanlıktan sıyrılacağız.

Çünkü bugün yıldızlı orak çekiç kızıl bayrağın üzerinde daha da yükseliyor.

Pusulada orak çekiç, sosyalistlerin gücünü göstermesini bekliyor.

İşte bu yüzden 14 Mayıs’ta sandığa giderken bu düzenin bize yaşattıklarını, aklından yüreğinden silinmemesi gerekenleri asla unutma!

Gezi’de yitirdiklerimizi, Berkinleri, Ali İsmailleri, Ahmetleri unutma!

Soma’yı, Ermenek’i, Amasra’yı unutma! Yaşamak için çalışan, çalışırken ölen emekçileri unutma!

Bombalı katliamları, bu katliamlarda yaşamlarını yitirenleri, ülkemizi teröre teslim edenleri unutma!

Van, Elâzığ ve Maraş depremlerini unutma! Devlet nerede diyen yurttaşların seslerini, kurtarılmayı bekleyen ve ölüme terkedilen yurttaşlarımızı unutma!

Türkiye Komünist Hareketi, işçinin, emekçinin, çiftçinin, kadınların, gencin, yurtseverlerin, ilericilerin, Cumhuriyetçilerin partisi senden sadece oyunu istemiyor, aynı zamanda yeni bir Cumhuriyet çağrısına güç vermeni istiyor!

Bizim bol keseden atacak vaadimiz ve yalanlarımız yok, ancak bir sözümüz var: Unutma, değiştirecekse bu düzeni, emekçiler, işçiler, kadınlar, gençler değiştirecek! Bu düzeni değiştirecek olan sensin!”