19 Ocak 2007: Hrant Dink uğradığı suikast sonucu aramızdan ayrıldı

Hrant Dink 17 yıl önce bugün, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli’deki binası önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti

19 Ocak 2007: Hrant Dink uğradığı suikast sonucu aramızdan ayrıldı

Hrant Dink 17 yıl önce bugün, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli’deki binası önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti

15 Eylül 1954 Malatya doğumlu olan Hrant Dink, liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde zooloji eğitimi aldı.

Kardeşleriyle birlikte açtığı yayınevi ve kırtasiye işlerini sürdürürken, eşi Rakel ile kendileri gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz ve yoksul çocukların yetiştiği Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı yönetmeye başladı. Açılışından 21 yıl sonra kampa devlet el koydu.

Bazı gazetelerde kitap eleştirileri ile yazı hayatına başladı. Basında çıkan yanlış haberlere gönderdiği düzeltmeler ile adı duyulmaya başladı. İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne Türkçe ve Ermenice bir gazete çıkarmayı önerdi. 5 Nisan 1996 tarihinde ilk sayısı yayınlanan Agos gazetesinin kuruculuğunu, yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını üstlendi. Agos dışında Zaman ve Birgün gazetelerinde yazdı.

2002 yılında Urfa’da verdiği bir konferansta “Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim” dediği için “Türklüğü aşağılamaktan” yargılandı, beraat etti. 13 Şubat 2004’te yayımlanan bir makalesi nedeniyle 301. maddeden “Türklüğe hakaret” suçlamasıyla yargılandı ve aksi yönde verilen bilirkişi raporuna rağmen 6 ay hapis cezası aldı ancak cezası ertelendi. Dink, öldürülmeden önce bu dava için AİHM’ye başvurmaya hazırlanmaktaydı.

Reuters’a “Evet 1915’te olan bir soykırımdı çünkü dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk ve onun uygarlığı artık yok” biçiminde bir demeç verdi. Bu, 1915-1918 yılları arasında Osmanlı’daki Ermeni tehciri konusunda Ermeni diasporasına yakın tutum sergilediğini gösterdi;; ancak onlardan ayrıştığı nokta şuydu: Bu iddiaların temelini oluşturan Vahakn N. Dadrian’ın, Ermeni toplumuyla Türk toplumunun arasının açılmasından Osmanlı yönetimini sorumlu tutmasına rağmen; Hrant Dink, bu durumun esas sorumlusunun Avrupa ülkeleri olduğunu iddia ediyordu.

HRANT DİNK’İN ÖLDÜRÜLMESİ SİYASİ BİR CİNAYETTİR

Hrant Dink’in katil zanlısı olarak, 19 yaşındaki Ogün Samast adlı bir kişi, güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra, kendi babası tarafından polise ihbar edilerek, Samsun otogarında yakalandı.

Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, tasarlayarak kasten öldürme suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, yaşının küçük olması nedeniyle Türk Ceza Kanununun 31. maddesi uyarınca 18 yıl olan hapis cezasının alt haddinden uzaklaşılarak 21 yıl 6 ay olarak belirlenen Ogün Samast 16 yıl 10 ay cezaevinde yatan Samast’ın 1 yıl önce “iyi halinden dolayı koşullu salıverme” kapsamında cezasının dolduğu ve cezaevi yönetimi tarafından bu süreçte deneme aşamasında olduğu öğrenildi. Kişisel gelişimi için yapılan gözlemlerde “iyi hali olduğu” gözlenen Samast, koşullu salıverme şartlarını taşıdığına kanaat getirilerek tahliyesine karar verildi. Tahliyesine tepki gösterilen Samast i bu kez “FETÖ”ye üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek gerekçesiyle yeniden yargılanıyor. Bugün ülkemizde kurulan yeni rejim tetiği çekenleri ve çekenlerin arkasındaki güçleri aklamaya çalışıyor. O yüzden gerici, faşist güçlere ve emperyalizme karşı çıkmadan Hrant Dink’in hatırasını yaşatmak ve siyasi cinayetin hesabını sormak çok da mümkün değil.

Öldürüldükten sonra “Hrant’ın Arkadaşları” adı altında bir çoğu yetmez ama evetçi liberallerin sahiplenmesiyle içeriği boşaltılan “Ermeni meselesi” üzerinden Cumhuriyet düşmanlığına savrulan anmaları, liberallerin arkasına dizilmeden yapma iradesinin gösterilmesi de önem taşıyan bir başlık olarak karşımızda durmaktadır.