80 kişi yaşamını yitirmişti: AKP'li müteahhit ve diğer sanıkların tutuklanması için çağrı

Adıyaman'da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 80 kişinin yaşamını yitirdiği Yukarı Şehir Kooperatif Evleri soruşturması aşamasında tutuklanan eski AKP Besni İlçe Yönetim Kurulu ve MÜSİAD üyesi müteahhit Şükrü İşitmen ile müteahhit Nuri Tuğsuz, 12 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Tahliyelerden sonra hazırlanan iddianamede yer alan Atatürk Üniversitesi'nin bilirkişi raporunda sanıkların "asli kusurlu" olduğu belirtildi.

80 kişi yaşamını yitirmişti: AKP'li müteahhit ve diğer sanıkların tutuklanması için çağrı

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Adıyaman’ın Besni İlçesi 15 Temmuz Şehitler Mahallesi’nde bulunan Yukarı Şehir Kooperatif Evleri B blok tamamen yıkıldı, D bloğun ise yarısı yıkıldı. Enkaz yığınına dönen binada 80 kişi yaşamını yitirdi ve 1 kişi de yaralandı.

Besni Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Yukarı Şehir Kooperatif Evleri ile ilgili eski AKP Besni İlçe Yönetim Kurulu üyesi ve MÜSİAD üyesi müteahhit Şükrü İşitmen, müteahhit Nuri Tuğsuz ve diğer 13 sanık hakkında, “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan hazırlanan iddianame, Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.

İddianamede yer alan Atatürk Üniversitesi’nin bilirkişi raporunda, özetle şu tespitler yer aldı:

“Her iki blok için hazırlanan mimari projelerin yol üstü kat sayısı bakımından ilk yapı ruhsatları ile uyuşmadığı görülmüştür. Mimari projelerdeki yapı alanları yapı ruhsatlarında belirtilen alanlarla uyuşmamaktadır. Söz konusu binalara ait mimari tasarımın; binaların sıfır kotu altında katı bulunmadığı için zeminle bağlantısının problemli olması, yapıların yumuşak kat potansiyeli taşıması, bina cephelerinde büyük açıklıklı kapalı konsollar bulunması, bina köşelerinde büyük açıklıklı ağır köşe balkonlar bulunması, bina cephelerinde kapalı konsollar içinde kalan kolonların kirişlerle bağlantılarının tek yönde sağlanmış olması şeklinde yapısal olarak olumsuz davranışa sebep olacak özellikler taşıdığı değerlendirilmiştir.

Soruşturma dosyasında yapılara ait betonarme hesap raporları bulunmamaktadır. Binaların betonarme uygulama projeleri (donatı çizimleri) incelenmiş olup, betonarme bir yapının yerinde inşa edilebilmesi için gereken teknik çizimler açısından eksiklikler tespit edilmiştir. Yapıların sıfır kotu üzerindeki kat, mimari projesinde bodrum kat olarak düşünüldüğünden betonarme projesinde çevresinde betonarme perdeler tasarlanmış ancak uygulamada bu kat işyeri, konut olarak kullanıldığından cephelerindeki büyük pencere ve camekanlar sebebiyle projelendirildiği şeklinden farklı uygulandığı anlaşılmaktadır.

D Blokta yapının giriş kısmında iki tarafta olması gereken 20/560 perdelerin sadece asansör çevresinde yapıldığı bu itibarla betonarme projesine göre daha küçük boyutlarda inşa edildiği anlaşılmıştır. Yapıların gevrek olarak kırıldığı, sünek davranış göstermediği bu sebeple yapıların inşasında kullanılan malzeme kalitesinin yetersiz, donatı detaylarının gereklerine uygun şekilde yapılmadığı değerlendirilmiştir. Binaların betonarme projelerinde verilen kiriş detayları ile kalıp planında verilen kiriş isimleri uyuşmadığı için kirişler hakkında bir değerlendirme yapılamamıştır. Binaların temel tabanında oluşan gerilmelerin bazı yerlerde zemin emniyet gerilme değerini aştığı ve temellerin donatı açısından yetersiz olduğu belirlenmiştir.”

ŞÜPHELİLER “ASLİ KUSURLU”, BELEDİYE YETKİLİLERİ İSE “TALİ KUSURLU”

Bilirkişi raporunda ayrıca; müteahhit, yapı sahibi, statik-betonarme proje müellifi ve fenni mesul asli kusurlu, ilk ve son ruhsatlara onay veren belediye yetkilileri ile belediye kontrol birimi yetkilileri ise tali kusurlu olduğu belirtildi.

“BİNALAR YIKILDIĞI İÇİN VİCDANEN ÇOK RAHATSIZIM”

ANKA Haber Ajansı, müteahhitlerden Şükrü İşitmen ve Nuri Tuğsuz’un iddianamede yer alan ifadesine ulaştı. İşitmen, yapıları ortağı Tuğsuz ile birlikte yaptıklarını söyleyerek, “O tarihlerde yapı denetim firmaları yoktu. Belediyeden ekipler, mühendisler ve benzeri ilgililer evrakları kontrol edip ruhsat veriyordu. Ben her şeyi usulüne uygun olarak yaptım. Binaların yapılış dönemlerinde örneğin hazır beton veya nervürlü demir vb yoktu. Teknoloji geliştikçe inşaat yapım teknikleri de gelişti. Ben o dönem bulunan tüm imkanları kullanarak usulüne uygun olarak inşaatları yaptım. Bu nedenle o dönemin şartlarına göre herhangi bir kusurumun olduğunu düşünmüyorum ancak binalar yıkıldığı için vicdanen çok rahatsızım. İsnat edilen suçlamaları bu aşamada kabul etmiyorum” dedi.

“HERHANGİ BİR İLGİM VE ALAKAM YOKTUR”

Nuri Tuğsuz da Şükrü İşitmen ile ortak olmadıklarını ileri sürerek, “Bu binaların yapıldığı dönemde her ne kadar ben Bega şirketinin yetkilisi olarak gözüksem de bu inşaatların yapımında herhangi bir fiili dahlim ve alakam söz konusu değildir. Her ne kadar Şükrü İşitmen bu binaları ortak olarak yaptığımızı beyan etmiş ise de benim bu ortaklık ile herhangi bir alakam yoktur. Şükrü İşitmen’in bu iddiasını kabul etmiyorum. Şükrü İşitmen’in oğlu olan ve şu an İngiltere ülkesinde bulunan Ahmet İşitmen, Şükrü İşitmen ile bu işleri yürütmekteydi. Bildiğim kadarıyla Ahmet’in durumu da kağıt üzerindeydi. Bu inşaatların tamamını fiili olarak Şükrü İşitmen yapmış ve kendisi tamamlamıştır. Benim bu inşaatlar ile de herhangi bir ilgim ve alakam yoktur” dedi.

DOSYADA TUTUKLU SANIK YOK!

Dosya kapsamında, 13 Şubat 2023 tarihinde tutuklanan Şükrü İşitmen 12 Şubat 2024’te; 16 Şubat 2023 tarihinde tutuklanan Nuri Tuğsuz 12 Şubat 2024’te tahliye edilmişti. Sanıklardan Ahmet İşitmen ve Recep Türkmen hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Diğer sanıklar da tutuksuz olarak yargılanıyor.

Edinilen bilgiye göre sanıklar 22 Ekim 2024 tarihinde hakim karşısına çıkacak. Yukarı Şehir Kooperatif Evleri’nde annesini, babasını, anneannesini ve dedesini kaybeden Miraç Tepegül, süreci ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Tepegül, şöyle konuştu:

“Enkaza dönen yapılarda 80 kişi yaşamını yitirdi. İki sanığın tahliye edilmesini kabul etmiyoruz. 80 kişinin ölümüne neden olanların bir an önce tutuklanmasını talep ediyoruz. Adalet istiyoruz.”