Alamanyalı imamlar dönemi

Türk Hükümeti tarafından görevlendirilen imamlar, Almanya’da uzun süreden beri tartışmaların odağında yer alıyor. Alman siyasetçiler, imamları kendi cemaatleri adına casusluk yapmakla ve AKP propagandasına alet olmakla suçluyor.

Geçtiğimiz günlerde duyurulan hükümetler arası anlaşmaya göre Türkiye, bundan böyle Almanya’daki camilere imam ataması yapamayacak. Aşamalı olarak devreye sokulacak program gereğince camilerde yalnızca Alman akademilerinde eğitim görmüş Almanca konuşabilen imamlar çalışacak. Alman hükümet yetkilileri  yeni uygulamanın Müslüman toplulukların entegrasyonu açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ileri sürüyor.

Türk Hükümeti tarafından  görevlendirilen imamlar, Almanya’da uzun süreden beri tartışmaların odağında yer alıyor. Alman siyasetçiler, imamları kendi cemaatleri adına casusluk yapmakla ve AKP propagandasına alet olmakla suçluyor[1].

AKP’nin yeni uygulama için Almanya ile anlaşmaya varması, ne yazık ki bu tür suçlamaların dolaylı olarak kabul edilmesi anlamına geliyor. Gerçekte memur sıfatıyla devleti temsil eden din adamlarının bu biçimde anılması ülkemiz açısından onur kırıcı. Normalde imamların asli görevi, ibadet sırasında cemaate rehberlik etmektir. Ayrıca bulundukları ülkede Türkiye’nin ve İslam dininin itibarını artırmak için çalışmalar yapmaları beklenir. Oysa Almanya’da yaklaşık 40 yıldır Türkiye kaynaklı cemaatler, 20 yıldır da AKP fanatikleri cirit atıyor.

Almanya Kaplan’ları

Yabancı ülkelere devlet eliyle imam atama uygulaması 1980’li yıllara dayanıyor.

Bunun temel nedeni, laik Türk devletini yıkmak isteyen Almanya’daki İslami gruplara karşı önlem almaktı. O dönem öne çıkan isimlerden biri de 12 Eylül darbesinden sonra Almanya’ya kaçan Milli Selamet Partili Cemalettin Kaplan’dı. Kaplan, Anadolu Hilafet Devleti ve hilafet ordusu kurduğunu oradan ilan etti. Bu amaçla Türk işçilerinden para topladı. Ayrıca Almanya’da yaşayan Müslümanlardan para toplayıp Kombassan, Yimpaş ve Deniz Feneri gibi yolsuzluk skandallarına imza atan din tacirlerini de toplumsal hafızadan silmemek gerekiyor.

Cemalettin Kaplan’ın ölümünden sonra oğlu Metin Kaplan örgütün lideri oldu. 2000 yılında Almanya’da cinayete azmettirme suçlamasından hapis yatarken Türkiye’ye iade edildi. Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs suçundan yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı. Ne var ki bu karar Yargıtay tarafından bozuldu. Yeniden görülen dava sonunda silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan hapis cezası verilerek suçu hafifletildi. Daha sonra Kaplan’ın avukatları, bir daha yeniden yargılanma ve tahliye talep etti. Bu talep de kabul görünce tahliye oldu. Sonunda 2021 yılında beraatine karar verildi. Görüldüğü gibi AKP döneminde laik rejimi yıkıp hilafet devleti kurmak isteyen Kaplan gibi sapkınlar birer birer affediliyor. Oysa Anayasaya göre mahkemeler, Cumhuriyet devriminin öznesi olan Türk milleti adına karar vermek zorunda; hilafetçiler adına değil!

Dokunulmaz oy depoları

Devlet kurumlarında gericilerin yuvalanmasına göz yuman düzen partileri, ne yazık ki Cumhuriyet devrimine ihanet etti. Bunlar eliyle körüklenen dinci ve ırkçı ayrışmalar ulus devlet kimliğini iyiden iyiye aşındırdı. Dolayısıyla Almanya’daki Müslümanlar da aidiyet gereksinimlerini bir cemaate bağlanarak karşılama yolunu seçti. Camileri bile ayrı olan Almanya’daki Müslümanlar, her dönem inanç sömürüsü yapan siyasi ve ticari çıkar odaklarına av oldu. Gurbetçiler, laik bir toplumun bireyleri olarak hiçbir zaman vicdanlarıyla baş başa kalamadı. Gurbetçiler, ne ana vatanda, ne acı vatanda aradığını bulabildi. Oy deposu olarak görülen cemaatlerin ise özellikle AKP döneminde baş tacı edildiğini biliyoruz.

Gerçekte entegrasyon ve asimilasyon ikilemine sıkıştırılan göçmen sorununun başat nedeni, kapitalizmin yaşam kaynağı olan savaşlar ve çok boyutlu eşitsizliklerdir.

Bu yüzden yakın dönemde büyüyen göçmen sorununu küresel kapitalizmin politikalarından bağımsız düşünemeyiz.

Yürürlüğe giren son uygulamanın Türk asıllı Müslümanlar üzerinde yıllardır egemen olan cemaatlere karşın başarılı olup olamayacağını zaman gösterecek. Galiba Almanya, AKP’ ye “sen, oy uğruna cemaatleri devreden çıkaramıyorsun; bari bir de ben deneyeyim” demek istiyor! 

[1] https://theconversation.com/turkey-will-stop-sending-imams-to-german-mosques-heres-why-this-matters-221298

Yazarın Diğer Yazıları
Neofaşist küreselleşme 20 Eylül 2024
Kirli mahremiyet 25 Temmuz 2024
Şovenist uyurgezerler 11 Temmuz 2024
Tatil bayramı 28 Haziran 2024