Bahçeli, Erzincan'daki maden ocağının kapasite artışına izin veren Murat Kurum'a sahip çıktı

MHP lideri Bahçeli, haftalık grup toplantısında yaptığı konuşmada, Çöpler Altın Madeni'nde yaşanan göçüğün ardından iktidar temsilcilerine gelen eleştirilere tepki gösterdi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olduğu dönemde madenin kapasite artırımına gitmesi nedeniyle eleştirilen Murat Kurum'a sahip çıkan Bahçeli, Kurum'un verilemeyecek hesabı olmadığını iddia etti.

Bahçeli, Erzincan'daki maden ocağının kapasite artışına izin veren Murat Kurum'a sahip çıktı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Konuşmasına, Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen çökmeye değinerek başlayan Bahçeli, kazanın tüm yönleri ile araştırılması gerektiğini söyledi.

Meclis araştırma komisyonu kurulması çağrısı yapan Bahçeli, “Konuya ilişkin hiçbir kuşku bırakılmaması gerekir” dedi. Bahçeli, bölgedeki çevreciler ve bazı siyasetçilerin rant devşirme arzusu içinde olduğunu iddia etti.

AKP’nin İstanbul adayı Murat Kurum’un, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olduğu dönemde tüm itirazlara rağmen ilgili madende kapasite artırımına gitmesi nedeniyle eleştirilmesine tepki, gösteren Bahçeli, “Sayın Kurum görevini layıkıyla yapmıştır, verilemeyecek bir hesabı olmadığı ortaya çıkmıştır” dedi.

“DANIŞTAY’IN KARARININ HUKUKİ TEMELİ YOK”

Danıştay’ın göreve iade ettiği 387 hakim ve savcı hakkında da konuşan Bahçeli, “Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur” diye konuştu.

Bahçeli, devamla şunları söyledi: “Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Danıştay adalet ve hukuka göre karar vermemiştir.”

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Erzincan’ın İliç ilçesinde altın üretimi yapılan bir maden sahasında toprağın kaymasıyla bir felaket meydana geldi. Maalesef 9 maden işçimiz toprak altında kaldı. Devletimiz seferber oldu.

İşçilerimize ulaşmak amacıyla maden alanına yığılan toprak kütlesinin tahliye ve temizlik işlemi dikkatle sürdürülmektedir. Zaman zaman yeni toprak kaymalarının yaşanıyor olması çalışmaları aksatmaktadır. İşçilerimizin hayata döndürülmesi gayemizdir.

“ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALI”

MHP olarak 13 Şubat’tan bu yana sıcak gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. 14 Şubat günü TBMM’nin devreye girmesini yerinde bulduk. Kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve tedbirlerin belirlemesi amacıyla komisyon kurulmasını isabetli görüyoruz.

Bazı yorumcular, sözde çevreciler, rant devşirme peşinde koşan siyasetçileri dikkate alarak, alayının dinlenmesi doğal olacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de görelim. Acılarımız üzerinde siyasi ve ideolojik geçim kapısı açmak insafsızlıktır, fırsatçılıktır.

“BİLİRKİŞİ RAPORUNUN ACELEYE GETİRMESİ TARTIŞMALIDIR”

Dünyanın pek çok ülkesinde maden kazalarına şahit olunmuştur. 2000 yılında Romanya’daki maden kazasında vahim bir çevre felaketi doğmuştur. 2009’da Gana’da, 2014’te Güney Afrika’da, 2015’te Kanada’da yaşanan maden kazaları çevreyi tahrip etmiştir. İliç’te böylesine tehlikeli sızıntı tespit edilmemiştir. Altın madenciliğinde liç işlemi sırasında kullanılan siyanür ve diğer ağır metallerinin çevre insan sağlığı için olumsuz olduğu bilinmektedir.

Altın madeninde var olan ihmaller zincirinin 13 Şubat’taki payını yok saymak mümkün değildir. Adli soruşturmanın sağlıklı sonuçlar vermesi için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getirmesi tartışmalıdır. Yeni rapor hazırlanması, yeni heyet oluşturulması en makul çözümdür.

“SAYIN KURUM, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMIŞTIR”

Sayın Murat Kurum ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir. Sayın Kurum’un bakanlık dönemine ilişkin haksız eleştiriler sinsi bir propagandaya işaret etmiştir. Müflis zihniyetler Sayın Kurum’u yıpratmak için harekete geçmiştir. ÇED raporunu veren bakanlık değildir. Sayın Kurum görevini layıkıyla yapmıştır, verilemeyecek bir hesabı olmadığı ortaya çıkmıştır.

Bu zor günleri bertaraf edeceğiz. İşçilerimizin sağ salim çıkarılmalarını Allah’tan niyaz ediyorum. İliç ilçemizin tekrar belini doğrultacağı günler yakındır. Bu sıkıntılı günler sabırla aşılacaktır.

“ERDOĞAN’IN MISIR VE BAE ZİYARETİ”

Ülkeler arası gerginlikler ve yakınlıklar farklılaşmaktır. Uluslararası ilişkiler dinamik bir süreçtir. Dünya genelinde belirsizlikler endişe verici ölçüde artış haldedir. Farklı coğrafyalarda çıkan kriz ve ihtilaflar barış, huzur ve istikrarı tehdit etmektedir. Siyasi, ekonomik ve ticari güç mücadeleleri sertliği, dipsiz anlaşmazlıkları körüklemektedir.

Türkiye’miz böylesi bir ortamda yüksek öngörü, manevra kabiliyeti, diplomasi gücüyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Hem sahada hem masada muktedir bir Türkiye gerçeği herkesin takdirini toplamaktadır.

Çevremizde barış, huzur, refah ve istikrar kuşağının tesisi amacıyla diplomatik ilişkiler kesintisiz mesafe almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın BAE ve Mısır ziyaretleri tarihi mahiyettedir. Biz bu ziyaretin hem doğru hem yararlı olduğunu değerlendiriyoruz. Türkiye-Mısır ilişkileri olması gereken seviyeye çıkacaktır.

Türkiye ile Mısır’ın birbirine sırt dönmesi tarihe terstir, faturası ağır olacaktır. Ortak bildirinin imzalanmasının yanında ticaret hacminin artırılması umut verici gelişmedir. Türkiye ile Mısır’ın yakın teması iki ülkenin stratejik kazancını tahkim edecektir.

Muhalefetin koro halinde çıkışları, Türk politikasını idrak edemeyen sefil bir anlayışıdır. Türkiye başta CHP olmak üzere zillete düşen diğer partileri kıskandırmakta ve çatlatmaktadır. Onlar umudur yapay zekaya bağlayadursunlar, Cumhur İttifakı Türk zekasıyla mührünü inançla basacaktır.

“İSRAİL REFAH’TAN UZAK DURMALI”

İsrail, Refah’tan uzak durmalıdır. İsrail’in Refah’a girmesi halinde Mısır’ın barış anlaşmasını askıya alacağını duyurması, İsrail’in daha ağır bedel ödemek durumunda kalacağını ilan etmektedir. İsrail katliamlara son vermelidir.

Başkenti doğu Kudüs olan 1967 yılı temelinde bağımsız Filistin kurulmadan Ortadoğu’da barış, huzur hayalden ibaret kalacaktır.

“CHP İLE DEM İÇ İÇE GEÇMİŞTİR”

Muhalefet partilerinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ve beka mücadelesini hafife alması ve sulandırma çabası ağır yaralı bir siyasetin ifşasından başka bir şey değildir. PKK ile demlenerek bağ kurmak, FETÖ ile bağlantıya geçmek ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. CHP, Türk milletiyle sorunludur. CHP’nin yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir.

Demlenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Her seçim çevresinde kokuşmuş, adı konulmamış ittifak ilişkisi, CHP’nin iç yüzünü deşifre etmiştir. CHP ile DEM iç içe geçmiştir. 31 Mart’ta Türkiye’yi devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecektir.

FİYAT ARTIŞLARI

Fiyat etiketlerini yukarı doğru güncelleyenlerin ve ardındaki FETÖ’cülerin hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir?

DANIŞTAY’IN HAKİM/SAVCI KARARI

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sonrası örgütle ilişkisi belirlenen 4 bine yakın hakim ve savcı ihraç edilmiştir. Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Danıştay adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. HSK devreye girmiş, yeni inceleme başlatmış ve Danıştay Genel Kurulu’nda itirazlar yapılmıştır.

MHP olarak TBMM’ye sunulan 8’inci Yargı Paketi’nin hak aramayı güçlendireceğinden, kişisel verilerin korunmasını ihtiva ettiğinden dolayı destekleyeceğimizi açıklıyorum.

FETÖ ile mücadelede 8 ana başlıkla TSK ve yargı başta olmak üzere her yere sızdığını ifade etmiştim. 9’uncuyu ilave ediyorum; Fiyat anarşistleri de FETÖ’cüdür. Dükkanları ve evleri kapatılmadır.”