Bakanlıktan maden firması için hızlandırılmış "ÇED’e gerek yoktur" yazısı!
Ordu Çevre Derneği ve Korgan ile Aybastı ilçelerinden çevre savunucularının, Korgan Yaylaları’nda başlatılan ve Perşembe Yaylası’nı da olumsuz etkileyecek maden arama sondaj çalışmalarına karşı açtıkları davada, Ordu İdare Mahkemesi’nden “yürütmeyi durdurma” kararı çıktı. Mahkeme, sondaj faaliyetlerinin çevreye geri dönüşü zor zararlar verebileceğini belirterek, işlemin hukuka aykırı olduğunu tescilledi.
BirGün’den Onur Durmuş’un haberine göre mahkeme kararında, sondajla yapılan arama çalışmalarının Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerektirdiği ve sondajın meralara, mendereslere zarar vereceğinin idare tarafından da kabul edildiği belirtildi. Kararda ayrıca, tahsis kararı değişikliğinin yapılmadığı, Mera Kurulu Kararı öncesi teknik ekibin eksik oluşturulduğu ve ilgili kurumlardan izin alınmadığı da vurgulandı. Mahkeme, hukuka aykırı bu işlem devam ederse çevreye telafisi güç zararlar verebileceği gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Ordu Çevre Derneği ‘yürütmeyi durdurma’ başvurusunu 4 Ekim’de Çevre Şehircilik Bakanlığı’na iletti. Maden firması ise yapılan ‘yürütmeyi durdurma’ başvurularına ulaşıp mahkemenin aleyhlerine sonuçlanacağını tahmin ederek Çevre Şehircik Bakanlığı’ndan ÇED’e gerek olmadığına dair talepte bulundu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise, jet hızıyla 8 Ekim’de görülecek mahkemeden 1 gün önce söz konusu maden firmasının talebi üzerine ‘ÇED’e gerek yoktur” yazısı gönderdi.
7 Ekim’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘ÇED’e gerek yoktur’ yönündeki görüş yazısı ise 8 Ekim’deki mahkemeye yetişmedi ve maden faaliyetleri için ‘yürütmeyi durdurma’ kararı çıktı.
Maden şirketinin, Devlet Su İşleri’nden bölgedeki mendereslerden ve onları besleyen kaynaklardan su almak için izin aldığı ortaya çıktı.
“Su Kirliliği ve Kontrolü Yönetmeliği’ndeki Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmeliğine” dair hiç bir vurgu yapılmadan bu iznin DSİ tarafından verilmiş olması bölge için birçok risk oluşturuyor.
Haftalık 5 m3 suyun mendereslerden alınması için maden şirketine DSİ tarafından izin verilirken alınacak suyun nerelerde ve nasıl kullanılacağı, oluşacak atık sularının ihtivasının ne olacağı ise bilinmiyor.
Ordu İdare Mahkemesi’nin verdiği “yürütmeyi durdurma” kararına ise maden şirketi 12 Ekim’de itiraz etti. Maden firması, Samsun Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘ÇED’e gerek yoktur’ yazısını referans gösterdi.
Doğa savunucularının yaptığı başvurularına 15 günden önce yanıt verilmemesine rağmen maden firmasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yaptığı başvurunun 1 gün içerisinde sonuçlanması ise tartışmaları beraberinde getirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘ÇED’e gerek yoktur’ yönündeki görüşüne tepki gösteren CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel ise, bakanlık yetkilileri ve maden firmasına tepki göstererek Ordu’daki yerel yetkilileri halktan ve tabiattan yana açık tavır almaya çağırdı.
Adıgüzel yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Dünya güzeli Perşembe Yaylamızda siyanürle işletilecek altın madeni durdurmak için bölge halkıyla büyük mücadele veriyoruz. Geçtiğimiz günlerde sondaj alanına giderek iş makinalarını çıkardık, çadırlarını yıktık çünkü izinleri yoktu. Yapılan iş yasa dışıydı ve geri dönüşümsüz zararlar olacaktı ve aynen de dediğimiz oldu.
Yerel mahkemece; Ordu İdare Mahkemesi’nde madencilerin aleyhine yürütmenin durdurulması kararı verildi. Biz de 13 Ekim’de orada çok geniş katılımlı binlerce insanın katıldığı bir miting yaptık, adeta mahkeme kararını kutladık ama adamlar boş durmuyor, eksik evraklarını tamamlamaya çalışıyorlar. Önce gittiler Devlet Su İşleri’nden su kullanım izni aldılar, bu evrak eksikti. Sonra da ÇED burada gerekli değildir kâğıdı aldılar. Çünkü mahkeme ÇED’in gerekli olduğuna kanaat getirmişti. Hemen Çevre Bakanlığı’na gidip ÇED gerekli değildir kâğıdı aldılar.
Buradaki tarihler enteresan; 4 Ekim’de yapılan başvuruya yerel mahkeme 8 Ekim’de yürütmenin durdurulması kararını verdi. Hemen başvurumuzu görüp Çevre Bakanlığı’na gidip, 7 Ekim’de mahkemenin yürütme durdurma kararından bir gün öncesinden hemen Çevre Bakanlığı’ndan ‘ÇED gerekli değildir’ yazısı çıkardılar. Vatandaş bakanlığa başvurduğunda aylarca sonuç alamıyor, cevap alamıyor ama adamlar bir günde hemen mahkeme kararının öncesine yetiştirilecek şekilde ‘ÇED gerekli değildir’ yazısı sağlıyorlar.
Bu halkın büyük mücadelesine rağmen, buradaki tarihi kültürel ve tabiat varlıklarına rağmen, bir kamu kurumu gelip burada ‘ÇED gerekli değildir’ yazısı çıkarıyorsa bu vatana ihanettir. Devlet Su İşleri buradaki bu büyük mücadeleyi görüp halka rağmen su kullanımına izni veriyorsa bu vatana ihanettir, ben buradan herkesi uyarıyorum.”
Metro İstanbul’da Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde işveren tarafından herhangi bir teklif sunulmaması üzerine Demiryol-İş Sendikası'na…
Tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep eden üniversite öğrencileri Kadıköy Festival Park'ta dayanışma sahnesi kurdular
Laiklik Meclisi İzleme Merkezi tarafından düzenli periyotlarla hazırlanan Laiklik İhlalleri Raporu'nun Şubat 2025 dönemine ait…
ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye Büyükelçisi adayı Thomas Barrack, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonunda yaptığı…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından süren eylemlere katılan…
İBB'ye yönelik operasyonların ardından başlayan protestolarda tutuklanan öğrencilerden birinin cezaevinde saldırıya uğradığı iddia edildi. Yaşananları…