Doğal zeka destekli bir yazı

Meslek insanları yapay zekayı faydalı amaçlar için kullanırken kimileri de bu teknolojiden yararlanarak etik dışı kazanç ve şöhret elde edebilir.

Rock gitaristi Erdoğan, rapçi İmamoğlu, arabesk yıldızı Bahçeli ve daha niceleri yapay zeka tarafından gerçekliği çarpıtılan örnekler olarak sosyal ağlarda sık sık karşımıza çıkıyor. Elbette yapay zeka salt dijital dünyaya eğlenceli görüntüler üretmek için kullanılmıyor. Bilim, sanat ve edebiyat gibi alanlar da yapay zekanın etkisi altına girmiş durumda.

AB ülkelerinin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu, yapay zekayı akıl yürütme, planlama ve yaratıcılık gibi insanlarla bağlantılı davranışları yeniden üretmek için kullanılan bir araç olarak tanımlıyor. Kuşkusuz her yeni teknolojik araç toplumsal düzeni etkileyecek hukuki veya etik çok sayıda sorunu da beraberinde getiriyor.

Geçen yıl Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerin onayıyla kabul edilen Yapay Zeka Yasası’nda, teknolojik uygulamaların oluşturacağı riskler tanımlanıyor; bunları önlemek için uygulanacak kurallar belirtiliyor. Örneğin insanları davranışlarından ötürü ödüllendiren ya da cezalandıran yapay zeka destekli yurttaş izleme ya da yönlendirme sistemlerine izin verilmeyecek. Su, enerji, yargı, güvenlik, sağlık ve biyometri gibi yaşamsal öneme sahip alanları yönetmek için kullanılan yapay zeka sistemleri için katı koşullar getirilecek. Yasanın 2026 yılından itibaren AB genelinde yürürlüğe girmesi bekleniyor (1).

2017 yılında kurulduğunda etik yapay zekaya yönelik bir araştırma kurumu olan OpenAI, misyonunu şöyle açıklıyordu: “Güvenli bir yapay zeka oluşturarak mümkün olduğunca yaygın ve adil kullanımı sağlamak. Kâr amacı gütmeyen bir araştırma kurumu olarak altmış araştırmacı ve mühendisten oluşan ekibimiz, olası kişisel kazanç fırsatlarına gözlerini kapamış, kendilerini görevlerine adamıştır”.

Kuruluşundan dört yıl sonra, ChatGPT’nin yaratılması, OpenAI’nın piyasa değerini 29 milyar dolara ulaştırdı. Yani kâr amacı gütmeyen araştırma kurumu, çok kârlı bir yatırım aracına dönüştü.

Fransız Yapay Zeka Karşıtları Derneği başkanı mühendis Cédric Sauviat’a göre kârın cazibesi etik değerleri de, insan haklarını da gölgede bırakabilir. Yapay zekanın insana özgü tüm yeteneklere sahip oluncaya kadar geliştirileceğine inanan Sauviat, bir çok sahada makinenin insanın yerine geçeceğini söylüyor. Modern dönemde işçiyi imalat sektöründen uzaklaştıran teknolojik gelişmeler bundan böyle hizmet ve zanaat sektöründe çok sayıda insanı işsiz bırakabilir.

Öte yandan yapay zekayı kim, nasıl sınırlayacak sorusu da kafaları kurcalıyor. Sınır belirlemeye en yakın olanlar kuşkusuz bu teknolojiyi geliştiren bilim insanlarıdır. Ne var ki onlar da kapitalist sistemin güdümü altında. Ayrıca yapay zekanın özerk gelişmeye elverişli olması da kaygı verici.

Herhangi bir alanda uzmanlaşmış meslek insanları, yapay zekayı faydalı amaçlar için kullanabilir. Fakat uzman olmayanın da bu teknolojiyle etik dışı kazanç ve şöhret elde etmesi mümkün. Örneğin geçen yıl İrlanda’nın günlük gazetesi The Irish Times, sözde sağlık alanında uzman olan Ekvadorlu gazetecinin sahte bronzlaşmayla ilgili bir makalesini yayımlamış. Gazete daha sonra yazardan iletişim bilgileriyle birlikte bir de fotoğraf göndermesini istemiş. Editörler yaptıkları incelemede gönderilen fotoğrafın ve makalenin yapay zeka tarafından oluşturulduğunu, iletişim bilgilerinin de başka bir kişiye ait olduğunu fark etmiş. Bunun üzerine ilgili yazı portaldan silinip okurdan özür dilenmiş.

Bir başka örnek de ABD kamuoyunda büyük yankı uyandıran Barack Obama’nın Donald Trump’a hakaret ettiğini gösteren deep fake video. Bu skandaldan sonra Google, yapay zeka tarafından oluşturulan videoları saptayan SynthID yazılımını devreye sokmak zorunda kalmıştı (2) .

Eğitim kurumlarının hızlı gelişen teknolojilere ve buna bağlı olarak ortaya çıkan hukuki ve etik ihtiyaçlara yanıt vermesi kolay olmuyor. 1980’lerde akademik eğitim alan birinin dijital sistemleri kullanmakta ustalaşması için dijital okuryazarlık önemliydi. Bugün ise yapay zeka okuryazarlığına ihtiyaç var. Toplumun teknolojik gerçekliğe koşut bir yapay zeka imajına sahip olması için en az üç kuşaklık bir süreç gerektiği ileri sürülüyor. Teknolojiyi geliştiren birinci kuşak, onu öğreten ikinci kuşak ve ustalık kazanacak olan üçüncü kuşak. Buna göre henüz birinci kuşak aşamasında olduğumuz anlaşılıyor (3) .

Yapay zekaya dair eleştirel bir kuramın eksikliğinden yakınan Fransız yazar ve filozof Éric Sadin, dijital teknolojileri insanın özgür iradesini yok edecek büyük bir risk olarak görüyor. Sadin, toplumsal yaşamı otomatize etmek için uğraşan Google, Apple, Facebook ve Amazon (GAFA) gibi şirketlere karşı insanların kolektif sarhoşluk ve aymazlık içinde olmasına anlam veremediğini söylüyor (4) .

Kavramakta zorlandığımız teknolojik yenilikleri biraz hayranlık, biraz da şaşkınlıkla izliyoruz. Galiba zihnimizde biraz da kuşkuya yer bırakmamız gerekiyor. 16. yüzyılda Köroğlu, tüfek icat oldu mertlik bozuldu derken ne kadar da haklıymış!

 

NOTLAR

[1] https://www.bbc.com/turkce/articles/c6prpmyxm14o

[2] https://www.lessurligneurs.eu/lencadrement-de-lintelligence-artificielle-par-le-droit-dauteur-et-au-dela/

[3] https://www.politis.fr/articles/2024/03/une-intelligence-artificielle-de-confiance-doit-etre-socialement-acceptable/

[4] https://reporterre.net/L-intelligence-artificielle-a-l-assaut-de-nos-vies

 

Yazarın Diğer Yazıları
Transhümanist proje 14 Haziran 2024
İklim adaleti 19 Nisan 2024