Dünün Taliban’ı, bugünün HTŞ’si

İki yobaz zihniyet de başa gelirken gayet ılımlı ve iyi görünmeye çalıştılar. Cihatçılardan ilk başa gelen Taliban gerçek yüzünü getirdiği yasaklarla gösterdi, yukarıda bahsettiğimiz gibi HTŞ de zaten kendi ifadesiyle Afganistan gibi olmak istediklerini söyledi.

Dünün Taliban’ı, bugünün HTŞ’si

Kübra Farcad

Üç yıl önce Taliban Afganistan’daki hükümeti devirip yirmi yıl sonra Afganistan’da İslam Emirliği’ni kurmuştu. Bugün Taliban rejimi, Suriye’de Baas iktidarının devrilmesinin sevinciyle tatlılar dağıttı ve Suriye’deki cihatçı zaferleri kutladı. HTŞ lideri Colani üç yıl önce verdiği bir röportajda hayalindeki Suriye için kabaca Afganistan gibi olacak demişti. HTŞ’nin izlediği yol ve “ılımlı” söylemler tam da dediğini destekler şekilde… Taliban da en başta gayet “ılımlı” bir görüntü vermişti. Taliban’ın başa gelmesi ve bugün Suriye’de yaşananlar bize emperyalizm planının tıkır tıkır işlediğinin göstergelerindendir.

Taliban 2021’de iktidara gelirken ABD’ye rağmen zafer almış gibi görünse de net olan bir şey vardı; ABD, “Sovyetleşme” tehlikesinin kalktığı ve artık daha fazla para harcamaya gerek kalmadığı bir ülkeyi enkaz halinde geride bıraktı. Aksi söz konusu olsaydı hala “barış” için oradaki varlığını sürdürecekti ki 1996’ya baktığımızda ABD hem finansal hem de askeri eğitimler ve silahlarla Taliban’a destek vermişti fakat sonrasında işler değişti. Tehlikeler ortadan kalktı, sömürdüğü ülkeden alacağını aldı ve Taliban’ın kucağına ülkeyi bıraktı. Bugüne döndüğümüzde Suriye’de mevcut yönetimi deviren HTŞ cihatçılarının elinde yine ABD silahları var. Bu terör örgütü Suriye’deki zaferini Amerikan silahlarıyla kazandı. Sözde iki rejim de “tam bağımsızlık” getirecekti fakat ortada uluslararası yardımlara muhtaç bir Afganistan ve ABD güdümünde bir HTŞ var.

Batı medyası zamanında Sovyetlere karşı Taliban’ı parlattığı gibi bugün de HTŞ terör örgütünü parlatmakla meşgul. Taliban’ı “barış güçleri” olarak gören Batı medyası birkaç gün önce HTŞ terör örgütünün lideri Colani’yle röportajını yayınladı. Röportajda El-Kaideli cihatçı Colani değil ılımlı bir Colani gösteriliyordu. Yine benzerlikler… Taliban, 2021 yılında verdiği bir röportajda, halk için dış müdahalelerden arınmış ve adil bir yönetim anlayışına dayalı bir hükümet kurmayı hedeflediklerini ifade etmişti. Ayrıca insan haklarını korumaya yönelik çalışmalarda bulunacağını, kadın haklarına saygı duyacağını, basın özgürlüğünü ve ekonomik refahın sözlerini de vermişti. Aradan üç yıl geçti hepimizin gördüğü gibi bu söylemlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir Afganistan gerçeği var. Bu cihatçı, karanlık zihniyetler; kadının yanında erkek olmadan -bu erkek bir bebek de olabilir- sokağa çıkmasını bir kenara bırakın kadınların toplum içinde konuşmasını dahi yasakladı. Kız çocuklarına sadece ilkokula kadar eğitim hakkı verdi. Kadınların üniversite hayallerini askıya aldı. Zorunlu olarak ebe ve hemşireleri istihdam ediyorlardı dört gün önce o da yasaklandı. Afganistan’da işsizlik, yoksulluk büyüyor. Halk, gelen uluslararası yardımları alabilmek için sokak sokak dolaşıyor. Emekçilerin çoğu sabah farklı akşam farklı işlerde çalışıp ailesine bakmaya çalışıyor. Bugün HTŞ’nin röportajına baktığınızda ne fark görüyoruz ya da doğru soru fark görüyor muyuz? HTŞ lideri Colani verdiği röportajda kısaca İslami yönetimden korkanların ya yanlış uygulamalara şahit olduklarını ya da doğru anlamadıklarını ifade etti. Lütfeder gibi kadınların giyimlerine de karışılmayacağını söyledi. HTŞ gibi Taliban da başa gelirken ayrıştırıcı olmadıklarını, mezhepçilik yapılmayacağını da söylemişti. Bunu söyleyen Taliban sistematik bir şekilde Şii olan Hazara halkına baskılar yapmaya başladı. Keyfi tutuklamalar, toplumdan izole etme çabaları bunlara kanıt. Ayrıca Hazara halkının güvenliğini sağlamadığını da açıkça görüyoruz. Yaklaşık bir ay önce IŞİD tarafından 14 Hazara vatandaş katledildi. Taliban çoğunluğu Hazara, Şii olan Daikundi vilayetinin güvenliğini önemsemediği daha önce de farklı sivil toplum örgütlerince rapor edilmişti yani bu katliama göz yuman bir rejim var. Bundan farklı bir yaklaşımı HTŞ’den beklemek mümkün mü? Elbette değil… Zaten, sosyal medyaya düşen videolarda gördük, cihatçılar yakaladıkları Şiilere fiziki ve psikolojik olarak şiddet uyguluyorlardı. Daha yolun başındayken böyle olan bir örgütün “mezhepçilik yapmayacağız” sözüne güvenilir mi?

 

İki yobaz zihniyet de başa gelirken gayet ılımlı ve iyi görünmeye çalıştılar. Cihatçılardan ilk başa gelen Taliban gerçek yüzünü getirdiği yasaklarla gösterdi, yukarıda bahsettiğimiz gibi HTŞ de zaten kendi ifadesiyle Afganistan gibi olmak istediklerini söyledi.

Taliban’ın İslam inancıyla ters bir yönü olmayan AKP lideri Erdoğan’ın kendisinin de dediği gibi zaten HTŞ’ ye kazasız, belasız ilerleme temennisinde bulunması ondan beklenen bir hareketti. Bunun yanında tarikat liderleri, ülkücüler, Osmanlı sevdalıları her zaman olduğu gibi bu gerici örgütlere alkış tuttu.  Öyle olmalı ki Taliban’dan geri kalmak istemeyen gericiler hiç beklemeden Ankara Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nde ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Suriye’nin “özgürleşmesi” için tatlı dağıttılar.

Önümüzde emperyalizm tarafından yazılmış, oynanmış ve nihayetinde tamamlanmış bir Afganistan senaryosu, devam etmekte olan bir Suriye var. Bunlara ek olarak sıra ona gelen bir İran’ı da unutmamak lazım. Baştan sona bahsettiklerime bakarsak ikinci bir şeriatçı iktidarın da birinciden pek farklı olmayacağını söylemek yanlış olmayacaktır. İleride Taliban’ın bu yasaklarının daha ağırına maruz kalan bir Suriye söz konusu olabilir.

Peki olan kime oluyor? Emperyalizmin aktörlerine hiçbir şey olmuyor. HTŞ, Taliban liderlerine bir şey olmuyor. Türkiye’de şeriat övenler deyimi yerindeyse “tuzu kuru” bir şekilde evlerinde oturuyor. Sermayedarlar her zaman olduğu gibi koltuklarında karlarına bakıyor. Çok açık ki Afganistan’da ve Suriye’ de kazanan halk değil emperyalizmdir. Taliban geldikten sonra Afganistan’da kadınlar toplumdan kazındı, emekçiler çalışabilmek için İslam’a uygun sakal bırakmak zorunda kaldılar, çocukların eğitim hayatı bitti, işsizlik arttı. Refah sözü verenler halkı sefalete mahkûm etti. Bugün Suriye’de yaşayan halk için aksini düşünmek gerçeklikten uzaklaşmak olur. Ülkemizdeki gerici zihniyetler işte bu zihniyeti; HTŞ’yi, Taliban’ı güzellemekteler.

Emperyalizm; emekçilere, kadınlara, çocuklara, gençlere halihazırda kurban gözüyle bakıyor ve asla acımıyor. Önümüzde uyarıcı çok büyük iki örnek var: HTŞ, Taliban. Öfkemizi örgütlemek ve beraber mücadele etmenin önemi bir kez daha yüzümüze tokat gibi çarpmaktadır. Son yaşananlardan sonra heyecana gelen AKP ve trollerine, şeriatçılara, tarikatçılara tüm bu gerici cepheye karşı safları sıkılaştırma zamanı.

Kahrolsun emperyalizm!