Emperyalizmin “özgürlük” savaşçıları Zelenski, Golani ve Netanyahu

Emperyalizm, soytarısı Zelenski’nin daha savaşçı görünmesi için takım elbisesini çıkartıp askeri paçavraları giydiriyor. Golani’yi daha az tehditkâr görünmesi için sakalını kısaltıp askeri paçavralarını çıkartarak takım elbiseyi giydiriyor. Netanyahu’ya da Golan Tepeleri'nde muzaffer komutan fotoğrafı verdiriyor.

Emperyalizmin “özgürlük” savaşçıları Zelenski, Golani ve Netanyahu

 Cengiz Kılçer

 Çünkü Türkiye’de İsrail, İsrail’de olduğundan daha güçlüdür.

İsrail’in haritası yoktur; on yılda bir İsrail haritasını genişletmektedir.

Prof. Dr. Yalçın Küçük

Emperyalizmin soytarısı Volodymyr Zelenski…

Avrupa tarihinde bir saray soytarısı çok çeşitli özgeçmişlerden gelebiliyordu: bilgili ama başına buyruk bir üniversite terk, rahibe şakaları nedeniyle manastırdan atılan bir keşiş, olağanüstü sözlü veya fiziksel beceriye sahip bir jonglör veya hareketleriyle yoldan geçen asilzadeyi eğlendiren bir köy demircisinin çırağı. Tıpkı günümüz televizyon stand-up komedyeninin kariyerine bar ve kulüplerde başlaması gibi.[1]

Volodymyr Zelenski, “Servant of the People”  adlı dizide hükümet yolsuzluğuna karşı küfürler savurduğu bir videonun viral olmasının ardından başkanlık seçimini kazanan lise tarih öğretmeni Vasili Petroviç Goloborodko’yu canlandırıyordu. Dizinin yapımcılığını ve başrolünü üstlendiğinde, televizyonda devlet başkanını oynamak yerine bir gün Ukrayna’nın gerçek başkanı olacağını hiç düşünmemişti.

Düşünmemiştir belki ama bir komedi dizisi karakterinden devlet başkanı nasıl yaratılır kurgusunu gerçeğe dönüştüren ABD ve NATO oldu.

Bu kez tarih önce komedi, sonra da trajedi olarak devam edecekti…

Soytarı Zelenski Ukraynalıları kurban etmek ve Rusya ile bir savaş başlatmak için iktidara emperyalizm tarafından adeta itildi. Çeşitli vaatler vererek seçildi ama ilk kararı Putin’i kışkırtmak için Donbass’a saldırmak oldu. Zamanla ABD ve NATO Zelenski rejimini destekleyerek Ukrayna’yı emperyalizm için bir araca dönüştürdü. Jeopolitik hedefler, öncelikle Rusya’yı mümkün olduğunca zayıflatmayı amaçlıyordu. Kısa süre içinde soytarı Zelenski’nin liderliği altında Ukrayna askeri bir diktatörlüğe dönüştü.

Joe Biden’ın yönetimi, soytarı Zelenski’yi daha fazla asker görevlendirerek ve seferberlik yasalarını 18 yaşındakilerin bile askere alınmasına olanak sağlayacak şekilde değiştirerek Ukrayna ordusunun sayısını hızla artırmaya çağırdı. Bunun üzerine Ukrayna parlamentosu yakın zamanda zorunlu askerî seferberlik yasalarını güçlendirdi.

İnsanlar hala sokaklarda kaçırılıp kısa bir eğitimden sonra kurbanlık koyun gibi cepheye sürülüyorlar.

Ukraynalı subaylarla (gizlice) yapılan bir dizi röportaj tabloyu ortaya koyuyor: “Şu anda aldığımız insanlar, savaşın başında orada bulunan insanlara benzemiyor (…) Son zamanlarda 90 kişi aldık, ancak bunlardan sadece 24’ü mevzilere geçmeye hazırdı. Gerisi yaşlı, hasta veya alkolikti. Bir ay önce Kiev veya Dnipro’da dolaşıyorlardı ve şimdi bir siperdeler ve zar zor silah tutabiliyorlar. Kötü eğitimli ve kötü donanımlılar”.[2]

Soytarı Zelenski yolsuzlukla mücadele edeceğine söz vermiş, diğer politikacıları servetlerini yurtdışında saklamakla eleştirmişti.  Ülkesini yolsuzluklardan temizleme vaadiyle iktidara geldi; ancak 2021 yılında yayınlanan Pandora Belgeleri, kendisinin ve yakın çevresinin, aralarında Londra’da pahalı gayrimenkullerin de bulunduğu bir dizi offshore şirketin ortağı olduğunu ortaya koyuyordu.

Zelenski 2019’da oyların %73’ünü alarak cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı. Ancak, “yolsuzluk karşıtı” duruşuna rağmen, İngiliz Virgin Adaları’ndaki bir offshore şirketle bağlantısı ortaya çıktı. Mart 2019’da başkan seçilmesinden sadece bir ay önce Zelenski, sahibi olduğu şirket hisselerini sessizce, yakın arkadaşı ve iş ortağı olan Kiev’deki yardımcısı Sergiy Shefir’e devretti. 25 Haziran 2019 tarihli bir belge, Shefir’in Zelenski’nin yönetimine katıldıktan sonra Maltex’teki hissesini koruduğunu gösteriyor. Zelenski, o gün bugündür söz konusu iddia hakkında kamuoyuna bir yorum yapmadı.

Zelenski’nin 20 Mayıs 2019’da Ukrayna’nın başına geçtiğini hatırlayalım. Bir sonraki başkanlık seçimlerinin 31 Mart 2024’te yapılması planlanıyordu. Ancak sıkıyönetim ve genel seferberlik nedeniyle iptal edildi. Ukrayna anayasasına göre Zelenski’nin yetkileri 21 Mayıs gecesi sona erdi. Kendisi bu kararı tanımıyor.

ABD’de başkan seçilen Donald Trump, ABD’nin savaşlara aktif katılımını sona erdirme ve bunun yerine vergi mükelleflerinin parasını Amerikalıların yaşamlarını iyileştirmek için kullanma vaadiyle seçim kampanyası yürüttü ve kazandı.  Zelenski, bir ABD kuklası olduğunu ve süresinin dolduğuna Washington’un karar vermesiyle rolünün biteceğini biliyor. Kendisi için tehlike çanları çaldığının farkında ki Ukrayna’nın başlıca askeri destekçisi olan Washington’ın finansmanı kesmesi halinde savaşı kaybedeceğini açık açık beyan ediyor.

Soytarı Zelenski, piyon Golani ve hırsız katil Netanyahu’nun yolları nerede kesişiyor?

Elbette Suriye’de…

Cihatçı HTŞ yamyamları, meşru Devlet Başkanı Beşar Esad’ın -Türkiye’nin Suriye’deki HTŞ’ye açıktan, NATO,  CIA ve MI6’dan gelen örtülü destekle- devrilmesinin ardından Suriye’yi ele geçirirken Ukrayna’nın HTŞ’nin “zaferine” yardımcı olduğuna dair kanıtlar çoktan ortalığa saçılmıştı.

Eylül ayında Sputnik’e konuşan bir kaynak, 250 kişilik bir Ukraynalı askeri uzman grubunun, HTŞ çatısı altındaki yamyamlara insansız hava araçlarının kullanımı ve üretimi konusunda eğitim vermek üzere Suriye’nin kuzeyindeki İdlib’e ulaştığını söyledi. Ukrayna ordusu, HTŞ komutasındaki Türkistan İslam Partisi’ne bağlı yamyamlara, insansız hava araçlarının kullanımı ve uçuş hızını artırma, fotoğraf çekme ve hedefleme yetenekleri açısından bunları geliştirecek teknolojiler konusunda eğitim veriyordu.

Soytarı Zelenski’nin savaşacak askeri yoktu ama Suriye’deki teröristleri eğitmeye uzmanlar gönderiyordu.

ABD, İngiltere vb. tarafından terörist olarak nitelendirilen ve başına 10 milyon dolar ödül konulan Golani’nin birdenbire Ahmed el-Şara’ya dönüşmesi ile siyasetle hiçbir deneyimi olmayan komedyen Zelenski’nin Ukrayna devlet başkanına dönüşmesi tarihin biri ironisi değil emperyalizmin senaryosuydu.

Şaibeli bir piyon Golani

HTŞ yamyamlarının lideri Ebu Muhammed el-Golani (şimdiki adıyla Ahmed el-Şara) 1982 doğumlu, çocukluğunu başkent Şam’ın varlıklı mahallelerinden Mezze’de geçirmiş. Zengin bir ailenin çocuğu olan Golani’nin okulda da iyi bir öğrenci olduğu belirtiliyor.

Ama gazeteci Hamide Rencüs şu soruları soruyor: “[aslında] Golani kimdir? Bu arada, el Kaideci, IŞİD’in kurucu ortağı Muhammed el Golani’nin gerçek kimliğine ulaşan var mı? Suriye’de kaydı kuydu yok. Okuduğu iddia edilen Tıp Fakültesi öğrenci kayıtlarında adı yok. Nasıl olsa İsrail, Pasaport Vatandaşlık Dairesini imha etti!”

Bu soruların yanıtları henüz karanlıkta…

Golani kuklasının anlatımına göre 1967 yılına dek Golan Tepeleri bölgesinde yaşayan ailesi, İsrail’in burayı işgal etmesinin ardından göçe zorlanmış. Bu nedenle Golani [Golanlı] takma adını kullanıyor.

Şam’ın düşüşü ve Suriye Arap Ordusu’nun pasifize edilmesinin hemen ardından İsrail işgal güçlerinin Golan’ın derinliklerine doğru ilerlemesi, Şam’ın sadece birkaç kilometre yakınına kadar gelmesi karşısında Golani ve CIA destekli yamyamlar çetesi İsrail işgali ya da İsrail’in Suriye’yi yerle bir eden hava saldırıları hakkında tek kelime etmedi. Üstelik Benjamin Netanyahu’nun yaklaşık 60 yıldır İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri’nin “sonsuza kadar” İsrail’in bir parçası olarak kalacağını söylemesine rağmen…

İsrail’in Golan’ı işgaline hiç karşılık vermemesi Golani ismine pek yakışmamış denebilir mi?

Ayrıca HTŞ’nin İsrail’e duyduğu aşkı bir röportajdan öğreniyoruz; 2 Aralık’ta İsrail televizyonuna konuşan bir HTŞ yamyamı, Tel Aviv’e, Hizbullah ve diğer direniş gruplarına saldırdığı için teşekkür etti ve muhalefetin destekten çok memnun olduğunu belirtti. “İsrail’i seviyoruz ve asla onun düşmanı olmadık… [İsrail] kendisine düşman olmayanlara düşman değil. Sizden nefret etmiyoruz, sizi çok seviyoruz.” diye de ekledi.

Bu sözler, aklımıza Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün “Türkiye-İsrail arasında ateşli metres ilişkisi”ni getiriyor. Prof. Küçük, Eski İsrail Başbakanı David Ben-Gurion’un. “Türkler bize hep metres muamelesi yaptılar ve ilişkimizi, hiçbir zaman, açıkça kabul edilmiş bir evlilik olarak görmediler,” dediğini kaydetmektedir.[3]

HTŞ’nin İsrail’e olan aşkı karşılıklı mı karşılıksız mı zaman gösterecek?

Son olarak, Şam´ın yeni valisi Maher Marwan “İsrail’in korku hissetmiş olabileceğini,” “Bu yüzden biraz ilerledi, biraz bombaladı, vb.” sözleriyle gerekçelendirerek “Bizim İsrail’e karşı bir korkumuz yok, bizim sorunumuz İsrail ile değil” dedi.

Yolsuzluğunu Filistinlilerin kanı ile örten bir katil: Benjamin Netanyahu

Benjamin Netanyahu çok sayıda yolsuzluk suçlamasıyla karşı kaşıya ve 10 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 2019 yılında açılan rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma iddialarını içeren üç ayrı yolsuzluk davası görülüyor.

Netanyahu yargılamalardan ve olası mahkûmiyetten kurtulma çabasıyla, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını giderek genişleten ve yolsuzluğunu Filistinlilerin kanı ile örten bir katil.

Netanyahu’ya yöneltilen suçlamalar

Dava 1000: “Hediyeler Olayı” olarak da bilinen bu davada İsrail başbakanı dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmakla suçlanıyor. Dava, Netanyahu ve eşi Sara’nın iki zengin iş adamından siyasi çıkar karşılığında yüklü miktarda hediye aldıkları iddialarını içeriyor. Söz konusu işadamları İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer. Hediyeler arasında şampanya ve puroların da bulunduğu iddia ediliyor. Milchan ifadesinde Netanyahu’ya Haziran 2020’de hediyeler verdiğini söylüyor. Netanyahu, ABD hükümet yetkilileriyle konuştuktan sonra ABD vizesi almasına yardımcı olan Milchan’ın çıkarlarını ilerletmekle suçlanıyor. Ayrıca, Milchan da dâhil olmak üzere yurtdışındaki İsraillilere fayda sağlayabilecek bir vergi muafiyeti yasasını geliştirdiği iddia ediliyor. Dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma üç yıla kadar hapis cezasıyla, rüşvet suçlamaları da 10 yıla kadar hapis ve/veya para cezasıyla sonuçlanabiliyor. Dönemin Başsavcısı Avichai Mandelblit, hediyelerin sürekli olarak verildiğini, “öyle ki bir tür ‘tedarik kanalı’ haline geldiklerini” ifade ediyor. İddianamenin ardından Mandelblit tarafından yapılan açıklamaya göre, malların değeri yaklaşık 700.000 şekel (186.000 dolar) ve Netanyahu’ya “kamusal rolü ve İsrail Başbakanı olarak statüsü ile bağlantılı olarak” verilmiş.

Dava 2000: Dava, Netanyahu’nun İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’un hâkim hissedarı olan işadamı Aron Mozes ile rakip Israel Hayom gazetesinin büyümesini yavaşlatacak bir yasa çıkarılması karşılığında bir yayın için anlaşma yaptığını söylüyor. Bu davada Netanyahu ayrıca dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmakla da suçlanıyor. Mandelblit’in iddianamedeki ifadesinin özetinde, iki adam arasındaki “derin rekabete” rağmen, 2008 ve 2014 yılları arasında üç dizi toplantı gerçekleştirdikleri belirtiliyor. Mandelblit, bu toplantılar sırasında Netanyahu ve Mozes’in “ortak çıkarlarının desteklenmesine ilişkin görüşmelerde bulunduklarını” söylüyor: “Netanyahu’nun ‘Yedioth Aharonoth’ medya grubunda daha fazla yer alması ve ‘Israel Hayom’ gazetesine kısıtlamalar getirilmesi…”. İddianamenin özetine göre, Israel Hayom’un tirajını sınırlayacak bir yasa tasarısı da değerlendiriliyor. Netanyahu bu davada dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmanın yanı sıra rüşvet almakla da suçlanıyor.

Dava 4000: Bu dava Netanyahu, eski başkanı tarafından kontrol edilen bir haber sitesinde kendisi ve eşi hakkında olumlu haber yapılması karşılığında İsrailli telekomünikasyon şirketi Bezeq’e düzenleyici kolaylıklar sağlamakla suçlanıyor. Netanyahu’nun, o dönemde iletişim bakanı sıfatıyla, Walla haber sitesini de kontrol eden Bezeq’in sahibi Shaul Elovitch’e  avantajlar sağladığı iddia ediliyor. Bu avantajlar arasında şirket birleşmeleri ve bunlardan mali kazançlar elde edilmesi de yer aldığı bildiriliyor.  Bunun karşılığında Elovitch, Netanyahu ve eşi hakkında olumlu yayınlar yapıyor. İddianamenin özetinde Netanyahu’nun “çeşitli vesilelerle Elovitch ile ilgili konularla ilgilendiği ve Elovitch’in önemli mali değeri olan ticari çıkarlarını destekleyen özel girişimlerde bulunduğu” belirtiliyor. Netanyahu bu davada dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmanın yanı sıra rüşvetle de suçlanıyor.

“The Bibi Files”: Bir yolsuzluk belgeseli

Netanyahu’nun yaptığı yolsuzluklar bir belgesel filme bile konu oldu.  Alexis Bloom’un yönettiği ve Oscar ödüllü Alex Gibney’nin yapımcılığını üstlendiği bu belgeselde (The Bibi Files) İsrail Başbakanı Benjamin “Bibi” Netanyahu’ya yönelik soruşturmaya ilişkin önemli bilgilere yer veriliyor.

Belgeselde, Netanyahu’nun İsrail’deki aşırı sağcılarla kurduğu ittifakın, kendisine yöneltilen suçlamalardan kaçma ihtiyacından kaynaklandığı ve bu durumun Gazze katliamının uzamasına yol açtığı iddia ediliyor. Ayrıca iktidarı kaybetmekten ve hapse atılmaktan korktuğu, bundan kurtulmak için İsrail toplumunda bölünme yarattığı; daha önce hiç yayınlanmamış polis sorgusu görüntüleri ve İsrail’deki önemli isimlerle yapılan yeni röportajları içeren bu ilginç belgeselde, Netanyahu’nun devam eden hukuki davaları konu ediliyor.

Emperyalizm, soytarısı Zelenski’nin daha savaşçı görünmesi için takım elbisesini çıkartıp askeri paçavraları giydiriyor.

Golani’yi daha az tehditkâr görünmesi için sakalını kısaltıp askeri paçavralarını çıkartarak takım elbiseyi giydiriyor.

Netanyahu’ya da Golan Tepeleri’nde muzaffer komutan fotoğrafı verdiriyor.

Virgin Adaları’ndaki offshore şirketle bağlantılı bir soytarı olan Zelenski, dün IŞİD’li bugün Suriye’nin kurtarıcısı eli kanlı bir emperyalizm kuklası Golani ve yaptığı yolsuzluklar arşa çıkmış bir halk düşmanı toplu katliamcı Netanyahu…

Emperyalizmin “özgürlük” savaşçıları olarak kullandığı bunlar işte!

[1] Otto Beatrice K., Fools Are Everywhere The Court Jester Around the World (Chicago: University of Chicago Press, 2001).

[2] “Ukraine faces difficult decisions over acute shortage of frontline troops”, 21 Aralık 2024, https://www.theguardian.com/world/2024/dec/21/ukraine-faces-difficult-decisions-over-acute-shortage-of-frontline-troops.

[3] Yalçın Küçük, İsyan, c. 1 (İstanbul: lthaki Yayınlan, 2004).