Behiç Oktay
Balkanlarda ve Kafkaslarda bulunan ve daha önce birer Sovyet veya Yugoslavya cumhuriyeti olan ülkelere dışarıdan bakılınca çizilen genel tablo, bu ülkelerde Rusya yanlısı ve AB-ABD yanlısı siyasi partilerin mücadele etmesi üzerinden ifade ediliyor. Bu ülkelerde gerçekleşen her seçimde benzer bir tablo ile karşılaşmak mümkün oluyor. Bu ülkeler, büyümek için bir kıvılcıma bakan toplumsal olaylar ve adeta halkın üzerinde sallanan bir kılıç gibi her an emperyalist müdahalelere maruz kalabilme ihtimali ile yaşıyor.
Son yıllarda ABD de dahil olmak üzere pek çok ülke Rusya’nın başka ülkelerdeki seçimlere çeşitli biçimlerde müdahale ettiğini iddia ediyor. Tabii bunu on yıllar boyunca finans kuruluşları, yaptırımlar, birçoğunun ajanlık ve espiyonaj faaliyeti yürüttüğü aşikar olan STK, basın vb. kuruluşlar aracılığı ile yapmamış gibi emperyalist ülkelerin Rusya’yı suçlaması oldukça ilginç.
Ancak 2014’ten beri yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı bölgedeki ülkeleri ciddi anlamda tedirgin etmiş durumda. Bu ülkeler, Ukrayna’nın düştüğü duruma düşmek istemiyorlar. Rusya ile Batı Avrupa ülkeleri arasında bir tampon bölge görevi gören Ukrayna gibi Polonya, Belarus, Moldova gibi ülkelerde yapılan seçimler, bu açıdan son derece kritik hale geldi. Ukrayna’da yapılmak istenen şey geçtiğimiz yıllarda Belarus’ta Lukaşenko’ya karşı denenmiş ancak başarıya ulaşamamıştı. Geçtiğimiz hafta Moldova’da gerçekleşen referandumda da oy kullananların yarısı AB’ye evet, yarısı ise hayır derken Cumhurbaşkanlığı seçimi ise 3 Kasım’da gerçekleşecek olan ikinci tura kaldı. Gagavuz Türklerinden Moldova Cumhuriyeti Sosyalist Partisi (PSRM) tarafından aday gösterilen Stoyanoglo, seçilmesi halinde AB, ABD, Rusya ve Çin ile ilişkileri dengeli bir dış politikaya oturtacağını savunuyor. Ancak AB basını tarafından Rus yanlısı olmakla suçlanıyor. Diğer aday Sandu’nun hükümeti ise söz konusu seçimleri Moldova’nın 2030’a kadar AB’ye katılma ve Rus etkisinden tamamen kurtulma hedeflerine giden yolda kritik bir adım olarak görüyor.
Gürcistan seçimleri
Geçtiğimiz pazar günü Gürcistan’da gerçekleşen seçimde de benzer bir senaryo vardı. Ancak Gürcistan’daki aktörler diğer ülkelere göre biraz daha özgünlük barındırıyor. Bunun nedeni, şu an iktidarda olan ve seçimleri kazanan Gürcü Rüyası’nın daha önce AB ve batı yanlısıyken daha sonra Rusya ile yakınlaşmaya başladığı iddiasıydı. Ancak aslında olan şey, Gürcistan’ın Avrupa ve ABD’nin baskılarına karşı Rusya’ya cephe almaması ve Ukrayna’ya koşulsuz destek vermeyi kabul etmemesiydi. Bunun bir sonucu olarak Ukrayna Tiflis’teki büyükelçisini geri çağırmıştı. Dönemin Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili Ukrayna’nın amacının Rusya’ya karşı Moldova ile Gürcistan’da yeni cephelerin açılması olduğunu iddia etmişti.
Avrupa ve Ukrayna’nın diğer ülkeleri de kendi savaşlarının içine çekme çabasını boşa çıkarmanın yanında Gürcistan’da geçen yıl yürürlüğe giren bir yasa da tartışmalara neden olmuştu. Ülkede faaliyet yürüten ve yabancı ülkelerden en az yüzde 20 oranında fonlanan STK’nın resmi beyanda bulunması şartını öngören yasa tasarısı “Rus yasası” olarak damgalanmış ve bu kategoriye giren STK’ların da desteğiyle parlamento binasının basılmasına varan protestolar gerçekleşmişti. Başbakan Garibaşvili, olaylarla ilgili protestoculara destek açıklamasında bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i eleştirmiş ve “Zelenskiy’nin ülkesindeki çatışmalar sırasında Gürcistan’daki yıkıcı bir eylemin birkaç bin katılımcısına hitap etmek için zaman bulması başka nasıl açıklanabilir?” ifadelerini kullanmıştı.
Tüm bunlar yaşanırken diğer yandan da AB’nin ve NATO’nun Gürcistan’ı üye yapma vaatleriyle kendi yanına çekme çabaları da devam ediyordu. AB’ye aday ülke statüsü elde eden Gürcistan hükümeti de AB ve NATO üyeliğine sıcak baktığını ve ülkenin geleceğinin buralarda olduğunu sıkça vurguluyordu.
Geçen yıl gerçekleşen bir diğer önemli olay da Gürcü Rüyası hükümetinin Cumhurbaşkanı hakkında hükümet ile uyumlu çalışmadığı için başlattığı azil süreciydi. Bunun gerekçesi ise Cumhurbaşkanı Zurabişvili’yi yurt dışına düzenlediği ziyaret programlarında hükümetle koordineli çalışmaması olarak gösteriliyordu.
Seçimler öncesindeki son önemli gelişme de Şubat 2024’te İrakli Garibaşvili’nin başbakanlık görevinden istifa etmesinin ardından iktidardaki Gürcü Rüyası Partisi’nin 2021 yılından beri Genel Başkanı olan İrakli Kobakhidze’yi ülkenin yeni başbakanı olarak seçilmesi oldu. Kobakidze de Garibaşvili gibi yabancı etkinin şeffaflığı yasası konusunda AB ve ABD tehditlerini umursamadı ve Gürcistan’ın ikinci Ukrayna olmayacağı vurgusunu yapmayı sürdürdü. Ek olarak LGBT propagandası da yasaklandı.
Nihayetinde pazar günü yapılan seçimde Gürcü Rüyası %53 oyla yeniden iktidar oldu. Muhalefette ise ilk sayımlara göre Değişim Koalisyonu %10,8, Birlik-Ulusal Hareketi %10, Güçlü Gürcistan %8,7 ve Giorgi Gakharia’nın Gürcistan İçin partisi %7,7 oy aldı. Seçimlerden sonra bugün itibariyle muhalefet seçim sonuçlarını tanımadığını ilan etti ve halkı sokağa çağırdı.
AB ve NATO da seçimler hakkında soruşturma başlatılması gerektiğine dair açıklamalar bulundu. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Konseyi tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada Uluslararası Seçim Gözlem Misyonu tarafından bildirilen ön bulguların seçimin “oy gizliliğinden sık sık taviz verildiği, usule ilişkin çeşitli tutarsızlıkların yaşandığı, seçmenlerin sindirildiği ve baskılandığına ilişkin haberlerin kamuoyunun sürece olan güvenini olumsuz etkilediği gergin bir ortamda” düzenlendiğini gösterdiği ileri sürüldü. NATO Sözcüsü Farah Dakhlallah ise X hesabından yaptığı paylaşımda, Uluslararası Seçim Gözlem Misyonunun ülkedeki seçimlerin “eşit olmayan bir ortamda gerçekleştiği ve bu durumun halkın seçim sonuçlarına olan güvenini zedelediğini” bildirdiğini söyleyerek, ihlallere ilişkin iddiaların “eksiksiz şekilde” soruşturulması gerektiğini kaydetti.
Rusya’ya düşman değilsen demokratik değilsin
AB ve NATO’nun ikiyüzlü dış politikası son yıllarda kendisini doğrudan ifşa eder bir hale geldi.
Bütün ülkelerin iç işlerine ve dış politikalarına bin bir araç ve yöntemle yıllardır müdahale eden AB ve NATO, Rusya’yı benzer bir sebepten dolayı suçluyor. Buradaki temel meselenin AB ve NATO’nun Rusya karşıtlığını sopa, kendilerine üyeliği ise havuç olarak sunmasıdır.
Gürcistan’da seçimleri kazanan ve 12 yıldır iktidarda olan Gürcü Rüyası, AB ve ABD’den yana olduğunu, AB’ye üye olmak istediğini, Gürcistan’ın bir Avrupa ülkesi olduğunu her fırsatta dile getiriyor olmasına rağmen, emperyalist ülkelerin istediği düzeyde Rusya düşmanlığı yapmadığı için türlü tehditlere maruz kalmakta ve demokratik olmamakla suçlanmaktadır.
Almanya tarafından da desteklenen ve Gül Devrimi olarak adlandırılan darbe, 2003 AB ve ABD yanlısı ve Rusya karşıtı Mikhail Saakaşvili’yi iktidara getirmiş ve Gürcistan ile komşusu Rusya arasındaki ilişkiler bozulmuştu. Bugün de Cumhurbaşkanı Zurabişvili, seçim sonuçlarını tanımadığını açıkladı. AB ve ABD’nin yine bu tip bir darbe girişiminde bulunabilme ihtimali bulunuyor olsa da Gürcistan’da seçim sonrası protestoların bugün itibariyle oluşan tabloda bu boyuta ulaşabilecek bir potansiyel taşımadığı görünüyor. Ancak seçimlerin şu an için Gürcistan’da muhalefet tarafından tanınmadığını, protestoların devam etme ihtimali olduğunu ve Ukrayna’da da işlerin 2014 yılında bir günde değiştiğini unutmamak gerekiyor.
Bu haber en son değiştirildi 30 Ekim 2024 14:14 14:14
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, gözaltına alınan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet…
DEM Parti Milletvekili Cengiz Çiçek, IŞİD’li Mohammed Khlaf İbrahim’e engelli maaşı verilmesini Meclis gündemine taşıdı.…
DEM Parti Sözcüsü Doğan, Esenyurt Belediye Başkanı Özer'in gözaltına alınmasının tesadüf olmadığını dile getirdiği açıklamasında,…
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yönelik dava ve şikayetlerden vazgeçti.
Ekim ayında 98 değerini alan ekonomik güven endeksi, yüzde 3,2'lik artışa rağmen kötümser kaldı. Endeksin…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasıyla ilgili açıklama yaptı.