Alev Doğan
Bir varmış bir yokmuş; zamanın birinde haydut devlet ABD, dünyanın bir diğer ucunda yer alan Suriye’yi karıştırmak istemiş. Bunun için de en uygun aday radikal İslamcı cihatçı çetelermiş. ABD, bu çeteleri silahlandırmış, eğitmiş donatmış. 100’ü aşkın ülkeden gelip Suriye’ye doluşan bu çetecilere de demiş ki “Olur da başınız sıkışırsa kardeş devletimiz Siyonist İsrail size el uzatacaktır” Gel zaman git zaman…
Evet burada kesebiliriz.
Masal gibi geliyor kulağa değil mi? Ama düpedüz gerçek. İçinde yaşadığımız bu kan çağı geride kaldığında gelecek kuşaklar çocuklarına belki de böyle anlatacaklar yaşananları.
Konumuz tarihin en büyük emperyalist çullanmalarından birine direnen Suriye’deki cihatçı çetelerin İsrail ile dostluğu. Malzeme bol, örnek de. Suriye’nin neden hedefte olduğunu, 13 yıl önce bu barbar istilasının nasıl başladığını tekrar yazmaya gerek yok. ABD’nin başını çektiği emperyalist bloğun derdinin ne olduğunu dünya âlem biliyor zira.
BÜYÜKELÇİDEN AL HABERİ
Açılışı dilerseniz İsrail’in eski Washington Büyükelçisi Michael Oren ile yapalım. Oren’in ülkesinin Suriye’deki yıkıma ilişkin izlediği pozisyonu özetler nitelikteki sözleri şöyle:
“Eğer IŞİD ve Esad arasında bir seçim yapmamız gerekirse IŞİD’i seçeriz. IŞİD’in açık kasa kamyonları ve makineli tüfekleri var. Esad ise Tahran’dan Beyrut’a uzanan stratejik kemeri, Hizbullah’ın elindeki 130 bin roketi ve İran’ın nükleer programını temsil ediyor.”
Oren’in bu yorumu Suriye’deki yıkımın mimarlarından eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun IŞİD için kullandığı “Birkaç öfkeli çocuk” yorumunu hatırlatmıyor mu? IŞİD de İsrail’den razı olacak ki bugüne değin kendilerine pek iliştiklerini görmedik.
GOLAN HATTINDA İŞLER TIKIRINDA
İsrail’in 1967’de işgal ettiği Suriye’ye ait Golan Tepeleri ise, Siyonist rejim ile cihatçıların arasındaki koordinasyon konusunda kilit rol üstleniyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) 2014 Mart-Mayıs dönemine ait raporuna göre, BM Barış Gücü (UNDOF), Golan ateşkes hattı üzerinde İsrail ordusu ve cihatçılar arasında temas saptadı. Rapor, BM güçlerinin, yaralanan 89 cihatçıyı ateşkes hattı üzerinden Golan’a taşıdığını yazıyordu. İş bununla sınırlı kalmadı elbette. Çünkü cihatçılar turistik bir gezi için değil tedavi için Golan’da bulunuyorlardı.
Muhammed Kasım müstear isimli cihatçılara yakın bir ‘kişi’ Al Monitor’e online verdiği demeçte, 2014 Eylül ayında cihatçılar ve İsrail ordusunun arasındaki iletişimin arttığını belirtecekti. Ki bu dönem Deraa ve Kuneytra’daki güney cephelerinin açılmasından öncesine tekabül ediyor.
Bu iletişimin ne düzeyde olduğunu ise Kasım’ın şu ifadeleri gösterecekti:
“27 Eylül 2014’te Kuneytra’yı ele geçirme amaçlı muharebe öncesinde, saldırı için yolu hazırlamak üzere el-Nusra Cephesi liderlerinden Ebu Derdaa ile İsrail ordusu arasında koordinasyon ve iletişim kurulmuştu. Çatışmaya kısmen katılan bir ÖSO komutanına göre ise İsrail ordusu Ebu Derdaa’ya sınır bölgesi ve Suriye ordusunun güney bölgesindeki stratejik mevzileri ile ilgili haritalar sundu.”
İşbirliği bununla sınırlı kalmıyor, İsrail cihatçılar için kamp olanağı da sağlıyordu. Kasım, açıklamalarında İsrail’in Golan Tepeleri ile olan sınırda küçük bir Suriye mülteci kampı kurulmasına izin verdiğini söyleyecek ve şunları ekleyecekti:
“BM raporlarının da teyit ettiği gibi kamp, onlarca Suriyeli aileye ev sahipliği yapıyor ve İsrail gerekli insani yardımları sağlıyor. Sık sık İsrail bölgesine giden, bazıları sınırı en az günde üç kere geçen isyancı savaşçılar (bu kampa) gidiyor.”
4 Ekim 2014’e gelindiğinde ise el-Nusra Cephesi, Kuneytra’nın bitişiğindeki, Dera kırsalının kuzeybatısındaki Tel el-Hara’yı ele geçirecekti. Al Monitor’a konuşan Gazvan el-Hurani müstear isimli muhalefet aktivistine göre cihatçıların bu önemli zaferi İsrail’in desteği olmadan gerçekleşemezdi.
Hurani “Tel el-Hara muharebesinde İsrail desteği üst düzeydeydi ve İsrail ordusu, plan, taktik ve takip açısından bu muharebenin beyniydi. İletişim cihazları an be an, savaşçıların ne yapması gerektiğine dair Arapça olarak net talimatlar veriyordu.” diye devam edecekti açıklamasına.
SONUÇ YERİNE
Örnekler elbette çoğaltılabilir ama şu aktardıklarımız bile cihatçılar ve İsrail arasındaki işbirliğinin hangi düzeyde olduğunu gösterir nitelikte. Savaşın ilk şokunu atlatan Suriye’nin yüzünü adım adım zafere döndüğü ilerleyen süreçlerde özgürlük savaşçısı olarak pazarlanan cihatçı çetelerin ipliği de pazara çıktı.
Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale radikal İslamcıların, Siyonizmin karşısında değil bilakis önünde, arkasında, yanında olduğunu gösterdi. Fazla da söze gerek yok. Aynılar aynı tarafta.
Bu haber en son değiştirildi 16 Ekim 2024 16:14 16:14
Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara gönderilen yazı ile ÇEDES projesinin uygulanması istendi ve…
Emlak Konut GYO A.Ş'nin KAP'a yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'da şirket kuracağını belirtti.
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, ülkede sıkıyönetim ilan edildiğini duyurdu.
Diyarbakır'da Narin Güran'ın cansız bedenini dereye sakladığını itiraf eden tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'ın "suçu üstlenmesi"…
AFAD verilerine göre Bursa, Mudanya'da 3.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntının derinliği 7.01 kilometre…
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Cesur olacağız, yeni adımlar atacağız'…