İsrail Komünist Partisi ve Filistin
22-09-2024 10:04İsrailli komünistler, 1967 sınırlarına dayalı bağımsız bir Filistin devleti ile çözülmesi gerektiğini savunuyorlar. İKP, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgaline karşıdır ve Filistinlilerin topraklarını geri alması gerektiğini vurguluyor.
Behiç Oktay
İsrail Komünist Partisi (Maki olarak da bilinir), 1948 yılında İsrail Devleti’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra, Filistin Komünist Partisi’nin (FKP) Yahudi üyeleri tarafından kuruldu. FKP, Osmanlı ve ardından İngiliz mandası döneminde Filistin’deki işçi hareketlerine öncülük eden önemli bir komünist örgüttü. Ancak, 1948’de İsrail Devleti’nin kurulması ve Arap-Yahudi çatışmasının tırmanmasıyla birlikte, parti Yahudi ve Arap üyeler arasında bölündü.
1948’de FKP içindeki Yahudi üyeler, İsrail Komünist Partisi’ni kurarak İsrail içindeki işçilerin ve genel olarak işçi sınıfının haklarını savunmayı hedeflediler. Parti, işçi haklarını ve sosyalist politikaları savunmanın yanı sıra, Filistin halkının haklarını ve İsrail-Filistin çatışmasına barışçıl bir çözüm bulunmasını da savunmayı sürdürdü. İKP, bu dönemde solcu, işçi haklarını savunan ve Arap-İsrail barışını hedefleyen partilerle ittifaklar kurdu.
1977 yılında, İsrail Komünist Partisi Demokratik Barış ve Eşitlik Cephesi’nin (HADAŞ) kuruluşuna öncülük etti. Bu, Yahudi ve Arap siyasetinin gerçek bir ortak platformda buluşmasını hedefleyen bir yol olarak görülüyordu. İKP, HADAŞ’I, iki halkın da krizden çıkıp barış ve eşitlik yoluna girmesini sağlayacak geniş bir Yahudi-Arap sol cephesi olarak güçlendirmeyi ve genişletmeyi amaçladı. HADAŞ, bugün İsrail Parlamentosu olan Knesset’te 2022 yılındaki genel seçimlerde %3,75 oy alarak 4 milletvekili ile temsil edilmektedir.
İKP, Filistin’in meşru haklarını savunma politikasını sürdürmektedir. Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını ve İsrail-Filistin çatışmasının iki devletli çözümle, yani 1967 sınırlarına dayalı bağımsız bir Filistin devleti ile çözülmesi gerektiğini savunur. İKP, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgaline karşıdır ve Filistinlilerin topraklarını geri alması gerektiğini vurgular.
Parti, İsrail ve Filistin halklarının barış içinde bir arada yaşamalarını savunurken, Filistin halkının haklarının ihlal edilmesine de sert bir şekilde karşı çıkar. İKP, İsrail hükümetinin Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimlerini genişletme politikasını kınar ve bu yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtir. Aynı zamanda, İsrail’in Filistin’e yönelik askeri operasyonlarına da karşı çıkar ve bu operasyonların çatışmayı daha da derinleştirdiğini savunur.
7 EKİM’DEN BU YANA İKP’NİN TAVRI
7 Ekim’de Hamas ve İsrail güçleri arasında başlayan ve daha sonra İsrail ordusunun Filistin’e yönelik insanlık dışı saldırıları sonrasında İKP ve HADAŞ, tüm sorumluluğun doğrudan Netanyahu hükümetinde olduğunu ifade etmiştir. Açıklamalarında, “Hükümetin himayesinde işgal altındaki topraklarda yerleşimcilerin saldırganlaşarak Mescid-i Aksa’yı kirletmeleri ve Huwara’da yeni bir pogrom gerçekleştirmelerinin ardından, bu sabah çok ciddi bir tırmanışa uyandık. Bu, tüm bölgeyi tehlikeli bir savaşa sürüklemekte olan aşırı sağcı hükümetin ilk günden beri körüklediği bir durum” denildi.
İKP ve HADAŞ, Netanyahu hükümetinin ve Yahudi yerleşimcilerin bölgeyi ne kadar tehlikeli bir yöne sürüklediğini ve çatışmanın askeri yollarla çözülemeyeceğini bir kez daha vurguladı: “Tek çözüm, işgali sona erdirmek ve Filistin halkının meşru taleplerini ve haklarını tanımaktır. İşgalin sona ermesi ve adil bir barışın kurulması, bu ülkede iki halkın da ortak çıkarıdır.”
Ayrıca, Netanyahu hükümetinin son gelişmeleri Gazze’ye yönelik intikam saldırıları için kullanma ihtimaline dair derin endişelerini dile getirerek, uluslararası toplumu ve bölgedeki ülkeleri çatışmayı durdurmak ve siyasi bir çözüm için adımlar atmak üzere hemen müdahale etmeye çağırdılar.
İKP ve HADAŞ, İsrail’deki Filistin vatandaşlarına yönelik intikam eylemlerine karşı da uyarıda bulundu. Bu ortamda, Yahudi ve Arapların sağduyulu olmalarını ve birbirlerini kışkırtma girişimlerine karşı net ve güçlü bir ses yükseltmeleri gerektiğini belirttiler. İşgal, ayrımcılık ve bir ulusun diğerine üstünlüğü olmadan, barış, eşitlik ve demokrasiyi savunan ortak faaliyetlerin teşvik edilmesi gerektiğini vurguladılar.
HADAŞ Milletvekili Ofer Cassif, sosyal medyada yayınladığı bir videoda, “Bugün güney İsrail’de işlenen suçları ve katliamları hiçbir şey haklı çıkarmaz. Ancak, işgalin suçları, Gazze ablukası ve ırkçı hükümetin kibiri nedeniyle ağır bir bedel ödeyeceğimizi uzun süredir uyarıyordum. Askeri bir çözüm yok, sadece siyasi bir çözüm var – işgalin sonu ve Filistin’in bağımsızlığı” dedi.
23 Ekim’de ise İsrailli komünist gençlik örgütleri ateşkes çağrısı yaptılar ve BM’den 9 talepte bulundular:
- Her iki tarafın da derhal ateşkese girmesi, İsrail ve Hamas’ın askeri saldırılarının durdurulması ve Gazze ile Batı Şeria’daki toplu cezalandırmalara son verilmesi için baskı yapılması.
- Tüm rehine ve siyasi mahkumların derhal serbest bırakılması.
- Gazze halkına acil insani yardım gönderilmesi.
- İsrail’in Gazze’ye su, gıda ve elektrik sağlamaya tekrar başlamasının talep edilmesi.
- Zorla yerinden etme uygulamalarının kınanması; Gazze’nin kuzeyindeki 1 milyondan fazla kişinin tahliyesi ve Batı Şeria’daki askeri destekli etnik temizlik faaliyetlerinin sona erdirilmesi.
- Tüm savaşan taraflara yönelik tam bir silah ambargosu çağrısı.
- İsrail hükümetinden, Gazze Şeridi’ndeki yasa dışı ve ölümcül kuşatmaya ve Batı Şeria’daki işgale son vermesinin talep edilmesi.
- İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de Filistinliler arasında böl ve yönet politikasına son vermesi için baskı yapılması.
- İlgili tüm tarafların, iki devletli çözüm, kurumsal tazminatlar ve geri dönüş hakkı temelinde kalıcı bir barış için müzakerelere girmeye teşvik edilmesi.
İKP’NİN YAKIN GEÇMİŞTEKİ FAALİYETLERİ
Savaşın ilk günlerinden itibaren savaşa karşı İsrail hükümetini eleştiren ve protesto eden İKP ve HADAŞ, geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen grev ve protestolara katıldı.
Histadrut İşçi Sendikaları Federasyonu Başkanı, sendikanın 2 Eylül’de İsrail genelinde genel grev çağrısı yaptığını duyurdu. 2 Eylül Pazar akşamı, İsrailliler ülkenin büyük şehirlerinde sokaklara döküldü ve Başbakan Benjamin Netanyahu’nun Gazze ile bir anlaşma yapmasını talep ettiler. Bu protestolar, altı rehinenin cesetlerinin bulunmasının ardından gerçekleştirildi. Tel Aviv’de yüz binlerce kişi sokaklara çıktı. Gösterilere yaklaşık 300 bin kişinin katıldığını tahmin ediyor. Aynı akşam Kudüs’ün girişleri kapatılırken, binlerce kişi güvenlik kabinesi toplantısının yapıldığı yerin önünde toplandı.
Tel Aviv’de polis, Ayalon Otoyolu’nda yolu açmaya çalışan göstericilerle çatıştı. Polis, protestoculara ses bombası attı ve medya raporlarına göre düzinelerce kişi tutuklandı. İşçi Partisi Milletvekili Naama Lazimi’nin bir ses bombasıyla yaralandığı bildirildi. Göstericiler, “Bibi (Netanyahu’nun lakabı) rehineleri öldürüyor”, “Neden askerler hâlâ Gazze’de?” gibi sloganlar attılar.
Savaşın ilk günlerinden itibaren savaşa karşı İsrail hükümetini eleştiren ve protesto eden İKP ve HADAŞ, geçtiğimiz hafta da İsrail’de protestolarını sürdürdü. 7 Eylül Cumartesi akşamı, İsrail’in dört bir yanında yüz binlerce kişi, Netanyahu hükümetini protesto etmek ve rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşmaya varılması çağrısında bulunmak amacıyla bir kez daha sokaklara çıktı. Pazar günü, Gazze Şeridi’nden altı rehinenin cesetlerinin çıkarılmasının ardından başlayan geniş çaplı protestolar ülke genelinde yayıldı. Haifa, Kudüs, Rehovot, Rişon LeZion, Be’er Şeva, Ra’anana, Kfar Sava, Nahariya, Kiryat Gat, Caesarea, Hod HaSharon, Ashdod ve birçok yerde eş zamanlı gösteriler düzenlendi.
Tel Aviv’deki ana protestoda, Ordu Karargahı önünde yapılan konuşmaların ardından, binlerce gösterici sokaklara döküldü. Rehinelerin aileleri de dahil olmak üzere bazı protestocular ateşler yaktı. Gösteri, hafta başında altı rehinenin cesetlerinin bulunmasının ardından düzenlendi. Önceki protestolarda olduğu gibi, Tel Aviv’deki gösteri de polisin göstericilere saldırıları oldu. Protestocular Ayalon otoyolu ve Namir ile Pinkas caddeleri gibi ana yolları kapattılar.
İsrail Komünist Partisi, İsrail devletinin ve Netanyahu hükümetinin Filistin’e yönelik tüm saldırılarını protesto etme çizgisini korumaya ve bu nedenle İsrail tarafından baskı altında tutulmaya devam ediyor.