İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Filistin ve Lübnan halkıyla dayanışma eylemi

İstanbul Üniversitesi öğrencileri 7 Ekim’in birinci yılında İsrail artan saldırılarına karşı Filistin ve Lübnan halkıyla dayanışmak için bir araya geldi.

İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Filistin ve Lübnan halkıyla dayanışma eylemi

İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıların ve soykırımın birinci yılına girildi. Geçen bir yılda İsrail saldırılarını Lübnan’a taşımış durumda. Çeşitli bahaneler sunarak sivil halkı hedef alan İsrail’e karşı ise başta Türkiye olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde protesto gösterileri düzenleniyor.

İstanbul Üniversitesi öğrencileri de İsrail’in saldırılarına ve soykırıma sessiz kalmadı. Beyazıt Ana Kapı önünde basın açıklaması gerçekleştiren öğrenciler “ Bizler İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak, Deniz’lerin okulundan, onların Filistin halkıyla ve Filistin özgürlük mücadelesi ile kurduğu anti-emperyalist dayanışma duygusunu taşıyoruz. Onların cesaretini ve anti-emperyalist tutumunu sürdürmek, emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleyi büyütmek için Beyazıt’tan bütün sıra arkadaşlarımıza ve diğer üniversite öğrencilerine çağrıda bulunuyoruz. “ diyerek üniversiteli gençliğe Filistin ile dayanışma çağrısında bulundu.

‘HAMASETİ BIRAK TİCARETİ KES!’

Türkiye’nin İsrail ile ticarete devam ettiğini belirten öğrenciler, Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın iptal edilmesini ve İsraille tüm ilişkilerin kesilmesini talep ettiler.
Gerçekleşen Basın Açıklaması metninin tamamı şu şekilde:

“Filistin ve Lübnan İçin Basın Metni

Siyonist İsrail Devleti’nin Filistin halkına saldırıları 76 yıldır katlanarak devam etmektedir . Filistin topraklarında işgalci İsrail Devleti’nin başlattığı savaş 7 Ekim’den bu yana ise bölgesel bir çatışmaya dönüşme tehlikesiyle tüm insanlığı tehdit eder hale gelmiştir. İsrail bugün; Beyrut’tan başlayarak Lübnan’ın her bir bölgesindeki, Yemen’deki, Suriye’deki ve İran’daki sivil halkların üzerine bombalar yağdırmakta ve kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere bütün yoksul halk kitlelerini canice katletmektedir. Tüm bunlara sebep olan ve 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden saldırılar sonucu 42 bine yakın Filistinli hayatını kaybetmiş, yüz binlercesi evsiz kalmış, 2 milyona yakın insan yerinden edilmiştir.

Soykırım devam ederken İsrail’in petrol ihtiyacının %65’i Azerbaycan’dan temin edilmektedir ve Türkiye üzerinden taşınmaktadır. Çimento ihtiyacı Limak Holding tarafından, enerji ihtiyacı Zorlu Holding tarafından ve çelik ihtiyacı ise İÇDAŞ tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca daha geçen ay, Baykar’ın İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten şirketle kol kola Azerbaycan’da fuar düzenlediği ortaya çıkmıştır. İsrail İstatistik Enstitüsü’nün resmi dış ticaret istatistiklerine göre Türkiye’den 2024 Haziran ayında yaklaşık 60, 2024 Temmuz ayında ise yaklaşık 70 milyon dolarlık ithalat yapılmıştır. İşte bunların hepsi gösteriyor ki, ticareti ve ilişkileri kestik diyerek ikiyüzlü ve hamasi söylemlerle halkın tepkisini söndürmek isteyenlerin aslında İsrail’in yaptığı soykırıma ortak olduğu saklanamaz bir gerçektir!

Bugün hala Türkiye’deki üniversiteler işgal akademisi ile ortak projeler yürütmekte ve İsrail’in önde gelen şirketleri ile birlikte hareket ederek üniversitelerimizde bu şirketlere alan açmaktadır. Türkiye-İsrail arasında yıllardır devam eden ticari ilişkiler, Filistin’de akan kanın durmamasındaki en büyük etkenlerden biridir. Enerji anlaşmalarından, savunma sanayii ekipmanlarına kadar, bu ticari bağlar kopmadıkça Türkiye, Filistin halkının maruz kaldığı bu zulümde pay sahibi olmaya devam edecektir. Bugün gençlik olarak üzerimize düşen sorumluluk, bu emperyalist savaş politikalarına karşı durmak ayrıca bu soykırıma ve hamasi söylemlere karşı politikamızı üretebilmek ve Filistin halkının haklı mücadelesinin yanında yer almaktır. Türkiye’nin İsrail’le olan tüm askeri, ticari, diplomatik ve akademik ilişkilerini sonlandırması için sesimizi yükseltmektir. Bizler İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak, Deniz’lerin okulundan, onların Filistin halkıyla ve Filistin Özgürlük mücadelesi ile kurduğu antiemperyalist dayanışma duygusunu taşıyoruz. Onların cesaretini ve antiemperyalist tutumunu sürdürmek, emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleyi büyütmek için Beyazıt’tan bütün sıra arkadaşlarımıza ve diğer üniversite öğrencilerine çağrıda bulunuyoruz.

Son dönemde Gazze’de gerçekleşen El-Ehli Baptist Hastanesi saldırısı, bu savaşın en kanlı sayfalarından biri olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Emperyalist güçlerin tüm imkanlarını seferber ederek Filistin halkına yaşattığı bu sistematik zulüm, uluslararası hukukun emperyalist devletlere göre dizayn edildiğinin bir kanıtıdır. ABD, Orta Doğu’daki azalan otoritesini İsrail’i bir karakol olarak kullanarak artırmaya çalışırken Avrupa Devletleri ticari ve diplomatik ilişkilerinin zarar görmemesini gözetmektedir. Bu savaşın bir paylaşım savaşı olduğu açıktır. ABD’nin emperyalist hedefleri doğrultusunda tüm Orta Doğu halkları tehdit altındadır, Türkiye’de bu tehditten azade bir konumda değildir. Böylesi bir paylaşım savaşında Türkiye halklarının konumu Filistin ve Lübnan halklarıyla dayanışma olmalıdır.

Bu savaş, yalnızca Filistin halkını değil, Lübnan’dan İran’a kadar geniş bir bölgeyi etkileyen tüm dünya halklarını tehdit eden bir tehlikedir. Lübnan’da başlayan çatışmalar, bölgesel bir savaşın habercisi niteliğindedir. İsrail’in emperyalist güçlerle birlikte yürüttüğü bu savaş, halkların güvenliğini ve geleceğini tehdit eden bir savaş haline gelmiştir.

Ancak İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma karşı dünya halkları sessiz kalmamış, Filistin halkının mücadelesine sahip çıkmıştır. 7 Ekim’in yıl dönümünde, barıştan yana olan halklar dünyanın her tarafında Filistin ve Orta Doğu halkları için yan yana gelmektedir ve İsrail’in savaş çığırtkanlığı karşısında kararlılıkla barışı haykırmaya devam etmektedir.

Türkiye gençliği olarak bizler de, işgalci İsrail’e ve onun emperyalist destekçilerine karşı durmak için buradayız. Filistin halkının onurlu direnişini ve özgürlük mücadelesini destekliyoruz.

Bu emperyalist savaşa karşı net bir tavır alıyoruz ve taleplerimiz açıktır:

  • Serbest Ticaret Anlaşması feshedilmelidir ve tüm ticaret yolları siyonist rejime kapatılmalıdır.
  • İsrail ile tüm askeri, diplomatik ve akademik ilişkiler kesilmelidir.
  • Türkiye, NATO’dan çıkmalı ve ülkemizdeki Kürecik, İncirlik gibi yabancı askeri üsler kapatılmalıdır.
  • Filistin halkının mücadelesi uluslararası dayanışmayla desteklenmelidir.

Biz üniversiteli gençler olarak Filistin halkının onurlu direnişine ve özgürlük mücadelesine destek vermek için, bulunduğumuz her alanda anti-emperyalist bir tutum sergileyeceğiz. Halkların mücadelesini zaferle taçlandırmak için birleşmeye, dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.

Yaşasın Filistin ve Lübnan halklarının mücadelesi!

Kahrolsun emperyalizm, kahrolsun siyonizm!

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KULÜPLERİ