Kadına yönelik şiddet tırmanıyor; bakanlık ne yapıyor?
“Aile ve Evlilik Okulu” projesinin hayata geçirilmesi, şiddet gören kadınlara devlet kurumlarında “manevi destek hizmetlerinin” arttırılması, kuruluşta kalan kadınların 4-6 yaş arası çocuklarına Diyanet İşleri tarafından eğitim verilmesi gibi bir dizi gerici uygulama bakanlığın faaliyet raporunda yer alıyor.
Ezgi Oral
Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor. 2024 yılının ilk yarısında 205 kadın cinayeti kayıtlara geçti, kadın cinayetleri geçen yıldan bu yana %40 artış gösterdi. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sonrası şiddet rakamların artış görülmesinin yanı sıra, şüpheli ölümlerin sayısının arttığı biliniyor. Sadece Ekim ayında 48 kadın hayattan koparıldı, 23 ölüm ise şüpheli olarak kayıtlara geçti.
AKP’nin 20 yıldır sürdürdüğü gerici politikalar, kadınları alenen aşağılayan söylemler, laikliği ve kadınların kazanılmış haklarını ayaklar altına alan uygulamalar şiddetin meşrulaştırılmasına zemin hazırlıyor. 2024 yılını “kadına yönelik şiddetle mücadele yılı” ilan eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yol haritasına baktığımızda gerici uygulamaların nasıl adım adım hayata geçirildiği açıkça görülüyor. Bakanlığın, 2024 yılı faaliyet planında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü”nde 81 ilde Aile ve Dinî Rehberlik Büroları sosyal medya hesaplarından çevrim içi konferanslar düzenlenmesi, “Aile ve Evlilik Okulu” projesinin hayata geçirilmesi, şiddet gören kadınlara devlet kurumlarında “manevi destek hizmetlerinin” arttırılması, kuruluşta kalan kadınların 4-6 yaş arası çocuklarına Diyanet İşleri tarafından eğitim verilmesi gibi bir dizi gerici uygulama yer alıyor. Ayrıca “Ailenin Korunması Vizyon Belgesi” kapsamında yer alan bir diğer hedef ise aile ve dini rehberlik büroları/merkezleri aracılığıyla ailelere dini rehberlik ve manevi danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması. Bakanlık, bu hedef kapsamında STK’ları görevlendirdiğini belirtiyor. Fakat bu STK’lar tanımlanmıyor. Burada, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardı” açıklamasını hatırlamakta fayda var. İkbal, Ayşenur ve nice kadın katledilirken Bakanlık, tarikat ve cemaatlerle birlikte mi kadına yönelik şiddetle mücadele ediyor? Dini rehber ve manevi danışmanlar boşanmak isteyen veya şiddete uğrayan kadınlara ne tür bir “danışmanlık” sağlayacak? Manevi ve dini eğitimlerle kadını aile içinde kalmaya ikna etmeye çalışan bakanlık, laikliği tasfiye eden gerici uygulamalarla şiddete zemin hazırlıyor.
Bir diğer konu boşanma ve nafaka gibi gündemlerin bilinçli olarak sürekli tartışmaya açılması. Geçtiğimiz aylarda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un imzasıyla Türkiye Adalet Akademisi tarafından ‘Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’ oluşturuldu. Kurulda yine kim oldukları açıkça tanımlanmayan STK’lar yer alırken, kadın örgütleri bulunmuyor. Kurulun temel amacının nafaka, tazminat, boşanma ve velayet gibi konularda ülke genelindeki uygulamaların uyumlu hale getirilmesi için çalışmalar yapmak olduğu belirtiliyor. Dönem dönem bazı çalıştaylarda süreli nafaka, aile hukukunda arabuluculuk ya da Medeni Kanun’u hedefe koyan düzenlemeler gündeme getirildi. Kurulun amacı kadınların Medeni Kanun’dan doğan haklarının tartışmaya açılması mı?
Toplumun her kesimi gericilikle kuşatılmaya çalışılırken, laiklik mücadelesinde kadınların en ön safta yer alması gerekiyor. Kadınlar laiklikten vazgeçmiyor.
Bu karanlığı kadınların mücadelesiyle aydınlatacağız!
Güç ver aydınlığı örgütleyelim!