Karar yazarı Oğur, Güran ailesini savundu: Bu kadarı Cadı Mahkemesi’nde bile olmamıştı

Yıldıray Oğur bugünkü köşe yazısında devam eden Narin Güran cinayeti davası hakkında ""Yalan haberlerle yaratılan bilgi çöplüğünde bir aile hakkında hüküm çoktan verildi. Aile, şeytani planlar yapan bir örgüt ilan edildi, mahkemede de linç devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Karar yazarı Oğur, Güran ailesini savundu: Bu kadarı Cadı Mahkemesi’nde bile olmamıştı

Karar yazarı Yıldıray Oğur, Narin Güran cinayeti davasının 3 gün süren ilk duruşmasına ilişkin olarak, “Bu kadarı sahiden 1692 yılında Salem’deki Cadı Mahkemesi’nde bile olmamıştı” dedi. Oğur, “Yalan haberlerle yaratılan bilgi çöplüğünde bir aile hakkında hüküm çoktan verildi. Aile, şeytani planlar yapan bir örgüt ilan edildi, mahkemede de linç devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Yıldıray Oğur, “Diyarbakır’da bir Salem mahkemesi” başlıklı yazısında, Diyarbakır’da kaybolduktan sonra cesedi bulunan Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili davanın, 1692-1693 yılları arasında ABD’nin Massachusetts eyaletindeki Salem kasabasında 29 insanın cadı mahkemelerinde yargılanıp idam edilmesini anlatan, Arhur Miller’ın meşhur tiyatro oyunu Cadı Kazanı’nı hatırlattığını belirtti. “Eğer Türkiye’de cesur bir Arthur Miller olsaydı, 400 yıl önceki Salem’deki cadı mahkemelerine benzeyen başka bir mahkemeyi yazardı: Narin Davası duruşmalarını” ifadelerini kullanan Oğur, şunları yazdı:

Türkiye tarihinde her zaman benzer karakurşini suçlamaların havalarda uçuştuğu davalar olmuştu.

Ama yakın tarihimizde ve dünya tarihinde şeytani bir ailenin topluca küçük kızlarını öldürüp bunu saklamak için sessizlik yeminleri ettikleri iddiasıyla bir dava görülmedi.

Üstelik ortada bu suçlamaları haklı çıkaracak neredeyse hiçbir somut delil yokken.

Ama yalan haberlerle yaratılan bilgi çöplüğünde bir aile hakkında hüküm çoktan verildi. Aile şeytani planlar yapan bir örgüt ilan edildi, mahkemede de linç devam ediyor.

Benzinci iddiası, yalanlandı

Terlik Narin’e ait anne yanıltıyor iddiası, yalanladı

Halılar yıkandı iddiası ,yalanlandı

Tedbir için tuşlu telefon kullandılar iddiası, yalanlandı

İmam işin içinde iddiası, yalanlandı

‘Ramazan kız öldü mü, yaşıyor mu’ ses kaydı iddiası, yalanlandı

Patates hatlar iddiası, yalanlandı

Jandarmayı yanıltan iş birlikçiler 6 yaşında iddiası, yalanladı

Ceset daha hızlı çürüsün diye DSİ de çalışan aile üyesi suyun debisini ha bire yükseltti iddiası yalanlandı.

Evlere kameralar takılıydı, söylemediler iddiası, yalanlandı

Narin Salim’in öz kızı iddiası, yalanlandı

Narin DNA’sı ön koltukta ve direksiyonda iddiası, yalanlandı

Köy Hizbullah köyü iddiası, yalanlandı

Köyde cephane çıktı iddiası, yalanlandı

Salim, jandarmayı yanılttı, kırmızı arabadan hiç söz etmedi iddiası, yalanlandı

Fakat bu yalanlarla oluşan kanaatle mahkeme anne konuşurken ve gazeteciler annenin ağlayarak anlattıklarını aktarırken sosyal medyada binlerce insan ‘Yalan söylüyor, sahtekar, Narin’i hiç sevmedin ki, Narin bizim kızımız, hala bunları konuşturuyorlar’ gibi onu linç etmekle meşguldü.

Ortada bir cinayet var ve eldeki tek delil çarpışık HTS baz kaydı denen ve kimsenin ne olduğunu tam olarak bilmediği bir yöntemle anne, amca, abi ve komşu Nevzat’ın Narin’in kaybolduğu sırada evde olduğu ile ilgili bir tespit.

Evde olup ne yaptıklarıyla ilgili tek delil ise cesedi dereye gömdüğünü itiraf eden Nevzat’ın üçüncü ifadesi. İlk iki ifadesi ise tamamıyla başka senaryolar üzerine kuruluydu.

Cinayet iddiası şu; amca ve anne cinsel ilişkiye giriyor, 20 yaşındaki ağabey de bu sırada yanlarında ama ağabeyin namusuna dokunmayan bu ilişkiyi Narin görünce onu amca öldürüyor.

Sonra da aile bu denli organize olmasına rağmen bir araç satışı meselesinden bir süredir kavgalı oldukları yan komşularını çağırıyor, ona kızı öldürmesine neden olan ilişkiyi itiraf ediyor, yetmiyor bir de onu cinayetten haberdar ediyor.

Ve milyonlarca insan bir sürü yalan haberin etkisiyle bu senaryoya inanıyor. Cesedi büyük bir soğukkanlıkla çuvala koyup, derede bir taşın altına bıraktığını, arabasının dere kenarına gittiği kamera kayıtlarında ortaya çıkınca itiraf eden bir adam ise korumaya alınıyor. ‘Katil o olabilir mi?’ diye soranlar aileyi korumakla, aileden para almakla, iktidarı korumakla suçlanıyor.”