Kızıl rengin kadınları!

Patronun sömürüsüne, düzenin gericiliğine, erkeğin şiddetine boyun eğmemekte bu düzenin karanlığını yok edecektir. Esas sorunun, düzenin kendisi olduğu gerçeğini yadsımadan yolumuza devam etmek ve daha da güçlenerek yaratılan bu gerici düzeni alaşağı etmektir.

Kızıl rengin kadınları!

MEKTUP |  Berfin Gülsoy

Susturulan, yok sayılan, emeğinin karşılığını alamayan, ayrıştırılan kadınlara. Bütün kadınlara…

Gün, biz kadınlar için yürüme vakti, ayağa kalkıp haykırma vaktidir. Her geçen gün bir kadın cinayeti, her güne sığdırılan bir kadına şiddet haberi. Ardı arkası kesilmeyen şüpheli kadın ölümleri, mobingler, istismarlar… Bütün bunların yanı sıra bir gece vakti sessiz sedasız kaldırılan İstanbul Sözleşmesi. Kadınlara karşı artan gerici söylemler, toplumu kuşatan din fetvaları…

İktidar, yaratmış olduğu bu karanlık tabloda takım elbise giyerek iyi halden ceza dahi almayan yeni katiller doğuruyor. Ülkemizi batmış olduğu bu bataklıktan çıkarmakta, ancak ve ancak biz kadınların mücadelesi ile mümkündür. O yüzden, düzenin yaratmış olduğu, kadınları ucuz iş gücü olarak gören zamanın maliye bakanına,(“KADINLAR İŞ ARADIĞI İÇİN İŞSİZLİK YÜKSEK”) kadınların kahkahasından bile korkan dönemin başbakan yardımcısına, (“KAHKAHA ATAN KADIN İFFETSİZDİR”) ve kadınları eve tıkmaya çalışan dönemin sağlık bakanına (“KADINLAR İÇİN TEK KARİYER ANNELİK”) bu hesabı kadınlar sormalıdır.

AKP eliyle kurulan bu karanlık düzen; biz kadınlara sadece şiddeti değil, yoksulluğu da açlığı da beraberinde göstermiştir. AKP rejimi, çocuklarımızı güvenle gönderdiğimiz okullarda ÇEDES projesini ortaya sokmuş ve çocuklarımızı din dayatmalarına maruz bırakmıştır. Şiddetin her türlüsünü, gördüğümüz bu düzende evlatlarımız için, hayvanlarımız için, ormanlarımız için ve biz kadınlar için ayağa kalkmak bir sorumluluk haline gelmiştir. Bu nedenle 25 Kasım, sadece bugün değil hayatımızın her alanında haklarımız için mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatan anlamı büyük ve önemli bir gündür.

Patronun sömürüsüne, düzenin gericiliğine, erkeğin şiddetine boyun eğmemekte bu düzenin karanlığını yok edecektir. Esas sorunun, düzenin kendisi olduğu gerçeğini yadsımadan yolumuza devam etmek ve daha da güçlenerek yaratılan bu gerici düzeni alaşağı etmektir.

Biz kadınlar yaşamın her alanında, evde, işyerlerinde, sokakta, şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalmaya devam ediyoruz.

Sesimizi sokağa taşımak, haykırmak, susturulan bütün kadınlar için şiddetin her türlüsünü görmüş bütün kadınlar için yürümek gerek.