Küba’nın sosyalist reformları: Devrimi güçlendirme yolu

Küba’nın sosyalist modeli, hem içsel hem de dışsal baskılara yanıt olarak gelişmeye devam etmektedir. Hükümetin yakın dönemde yaptığı reformlar, özel sektörün rolünü kabul etse de, sosyalizmin ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdır ve ekonominin kolektif fayda için, özel kazanç için değil, işlemesini sağlamayı amaçlamaktadır.

Küba’nın sosyalist reformları: Devrimi güçlendirme yolu

HÜNERMERT BORAL 

ABD’nin büyük ekonomik ve sosyal ambargolarına maruz kalan kalan Küba, sosyalizmi savunmaya ve geliştirmeye geri adım atmadan kararlı bir şekilde devam etmektedir. Küba hükümeti, Komünist Parti’nin rehberliğinde, ekonomik krizle mücadele ederken ulusun kolektif refahını güçlendirmeyi amaçlayan bir dizi tedbir getirmişti. Bu reformlar, Küba ekonomisinin gerekli uyumunu sağlamakla birlikte sosyalizmin kararlı bir şekilde savunulmasına yönelik bilinçli bir çabayı da yansıtmaktadır. Küba Başkanı ve Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri Miguel Díaz-Canel Küba Komünist Partisi Genel Kurulunda yaptığı konuşmada; sosyalist ideallerin devam eden geçerliliğini vurgulayan, enerji egemenliği, mali disiplin, özel sektörün düzenlenmesi, yolsuzlukla mücadele ve birliğin önemi gibi bir dizi önemli konuya değindi.

ENERJİ EGEMENLİĞİ VE SOSYALİST KENDİ KENDİNE YETERLİLİK

Küba’nın sosyalist vizyonunun temel direklerinden biri enerji egemenliği arayışıdır. Hükümetin, güneş enerjisi parkları ve enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi de dahil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlar, yalnızca enerji eksikliklerini gidermeye yönelik pragmatik adımlar değil aynı zamanda kendi kendine yeterli, sürdürülebilir bir ekonomi kurma hedefiyle derinden uyumludur. Yenilenebilir kaynakları kullanarak Küba, fosil yakıt piyasalarını kontrol eden emperyalist güçlerin etkisinden kurtulmayı ve enerji üretiminin Küba halkının denetiminde olmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Yenilenebilir enerjiye geçiş, Küba’nın sadece enerji bağımsızlığını korumakla kalmayıp, aynı zamanda ulusun ekonomik dirençliliğini güçlendirme stratejisinin önemli bir parçasıdır. Temiz enerjiye yönelik bu taahhüt, doğal kaynakların kapitalist sömürüsünü reddetmekte ve Küba’nın sürdürülebilirlik, sosyal eşitlik ve çevrenin korunmasına olan bağlılığını örneklemektedir.

MALİ DİSİPLİN VE SOSYALİST EKONOMİK YÖNETİM

Son yıllarda, Küba mali açığını 147.000.000 pesodan 90.000.000 pesoya düşürerek önemli bir ilerleme kaydetmişti. Bu başarı, Küba liderliğinin kriz zamanlarında istikrarı koruma kapasitesini göstermektedir. Sosyalist ekonomik ilkeleri kullanarak enflasyonu kontrol etme, harcamaları düzenleme ve ulusal bütçeyi güçlendirme konusunda elde edilen bu başarı, Küba hükümetinin sorumlu bir şekilde ekonomi yönetme kararlılığını yansıtmaktadır.

Mali denetimdeki bu başarı, sosyal programların aleyhine değil, gelecekteki sürdürülebilirliklerini koruma amacıyla elde edilmiştir. Devletin, Küba halkının sağlık, eğitim ve refahını sürdürmeye devam etmek için gerekli kaynaklara sahip olmasını sağlayarak, hükümet, özel sermayenin kâr odaklı motivesine değil, kolektif faydaya dayalı bir ekonomi kurmak için temelleri atmaktadır. Bu açıdan, Küba’nın mali disiplini, sosyalist bir sistemin, halkın ihtiyaçlarını merkeze alarak nasıl bir ekonomiyi yönetebileceğinin modelidir.

SOSYALİST ÇERÇEVEDE ÖZEL SEKTÖRÜN DÜZENLENMESİ

Küba hükümetinin özel sektöre yönelik tutumu net bir şekilde devam etmektedir: Devlet dışı aktörlerin ekonomideki rolünü kabul etmekle birlikte, faaliyetlerinin sosyalist kalkınma planına güçlü bir şekilde entegre edilmesi kritik öneme sahiptir. Özel işletmelerin hızlı büyümesi, başlangıçta devletin bıraktığı boşlukları doldurmak için gerekli bir adım olarak görülse de, enflasyon, eşitsizlik ve servet birikimi gibi olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Bu da sosyalist eşitlik ve kolektif refah ideallerini tehdit etmektedir.

Hükümet tarafından getirilen yeni düzenlemeler, bu olumsuz etkileri denetleyerek, özel sektörün Küba halkının çıkarlarına hizmet eden bir çerçevede faaliyet göstermesini sağlamak için tasarlanmıştır. Bu önlemler, özel işletmeler için daha yüksek vergiler, daha sıkı denetimler ve toptan ithalatın devlet kontrolündeki kanallara yönlendirilmesi gibi uygulamaları içermektedir.

Küba hükümeti, bu düzenlemelerle azınlıkların zenginleşmesini ve toplumun geri kalanının çıkarları pahasına servet birikimini engellemeyi amaçlamaktadır. Kapitalizmin neden olduğu bozulmaları engellemek ve ekonomiyi sosyalist adalet ve eşitlik hedefleriyle uyumlu hale getirmek için bu tür düzenlemeler gereklidir.
Liberaller bu önlemlerin girişimciliği kısıtladığını savunabilir ancak bu önlemler, Küba’nın ekonomik modelinin kolektif refahı öncelediği ve bireysel kar amacı güdülmediği gerçeğini göz ardı etmektedir. Özel sektör, bağımsız bir güç olarak değil, toplumsal kalkınmayı piyasa güçlerinden önceleyen daha büyük bir devlet destekli ekonominin parçası olarak görülmektedir. Özel sektörün sosyalist çerçeveye entegrasyonu, ekonominin adil, doğru ve eşitlikçi bir toplum kurmaya yönelik bir araç olarak kalmasını sağlamaktadır.

YOLSUZLUKLA MÜCADELE VE SOSYALİST BÜTÜNLÜĞÜN KORUNMASI

Küba, yolsuzluk, yasa dışı faaliyetler ve toplumsal disiplinsizlikle mücadeleye büyük önem vermektedir. Bu sorunlar, sosyalist sistemin bütünlüğü için ciddi tehditler olarak görülmektedir. Yolsuzluk, çoğunlukla kapitalist ve emperyalist etkilerin bir yan ürünü olarak, Küba’nın kolektif emeğini, azınlık bir elitin zenginleşmesine yol açacak şekilde saptırmaktadır. Bu sorunlarla mücadele, Küba’nın kolektif emeğinin meyvelerinin tüm halkın faydasına sunulmasını sağlamak için esastır.

Komünist Parti ve yerel yetkililerin aktif katılımıyla, hükümet, yolsuzluğu kökünden temizlemeyi ve ilerlemenin adil ve şeffaf bir şekilde sağlanmasını hedeflemektedir. Bu, halkın çıkarlarını koruyan, baskı yapmayan ama koruyan bir hukuk devleti anlayışını yansıtan, insan yüzlü bir sosyalizm taahhüdüdür.

BİRLİK VE HALK SEFERBERLİĞİ: SOSYALİST RUH

Birlik, Küba’nın zorluklarla başa çıkma yaklaşımının temel taşıdır. Küba halkının iç ve dış zorluklarla yüzleşirken gösterdiği kahramanlık, devrim ruhunun merkezini oluşturur. Konuşmada, Küba halkına sosyalist davaya olan bağlılıklarını sürdürmeleri için birliğin ve azmin devam etmesi çağrısı yapılmaktadır. Emperyalist abluka, ekonomik sıkıntılar ve sosyal eşitsizliklere karşı, Küba’nın direnci halkının kolektif gücünde yatmaktadır.

Halk seferberliği çağrısı, ulusun geleceğini inşa etmede tabandan katılımın önemini vurgulamaktadır. Sosyalizm, en gerçek formunda, yalnızca devletin liderliğiyle değil, halkın kendi kaderini şekillendirmede aktif katılımıyla ilgilidir. Komünist Parti, Küba’nın devrimci hedeflerine doğru ilerlemesinin ve karşılaştığı zorlukları aşmasının yalnızca birlik, dayanışma ve kolektif çaba yoluyla mümkün olduğunu kabul etmektedir.

SOSYALİST DEVRİMİ İLERLETMEK

Küba’nın sosyalist modeli, hem içsel hem de dışsal baskılara yanıt olarak gelişmeye devam etmektedir. Hükümetin yakın dönemde yaptığı reformlar, özel sektörün rolünü kabul etse de, sosyalizmin ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdır ve ekonominin kolektif fayda için, özel kazanç için değil, işlemesini sağlamayı amaçlamaktadır. Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar, mali disiplin, özel sektörün düzenlenmesi ve yolsuzlukla mücadele, Küba’nın sosyalist çerçevesini güçlendiren ve halkın ihtiyaçlarını ulusun gelişiminde merkezde tutan bir yol haritası çizmektedir.

Küba halkı, bugünün zorluklarıyla karşılaşırken, sosyalizmin gerçek eşitlik, adalet ve ulusal egemenlik için tek yol olduğuna olan inançla hareket etmektedir. Devrimin savunulması, özel sektörün sosyalist sistem içinde entegrasyonu ve halkın sürekli mobilizasyonu, Küba’nın müreffeh bir geleceğe doğru yol almasını sağlayacaktır. Bu, işçilere, çiftçilere, öğrencilere ve ortak iyiliğe katkıda bulunan tüm bireylere ait bir gelecek olacaktır. Önümüzdeki yol zorlu olabilir, ancak Küba’nın sosyalizme olan bağlılığı, herkes için adil ve eşitlikçi bir topluma doğru ilerlerken rehberliğini sürdürecektir.