Narin cinayeti davası ikinci gününde: Salim Güran savunmasında neler söyledi?
8 yaşında organize şekilde katledilen Narin Güran cinayetine ilişkin davanın duruşması ikinci gününde devam ediyor. Sanıklar adliyeye getirildi. Tutuklu amca Salim Güran, son savunmasını yaptı.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan, 19 gün sonra dere yatağında, çuval içinde, üzeri taş ve çalılıklarla kapatılmış cesedi bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin davanın 2. duruşması görülüyor.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 2. duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi’ne getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Baba Arif Güran “müşteki”, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da “müşteki kurum” sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu. Mahkeme heyetinin dün verdiği karar doğrultusunda aile üyelerinden 15 kişi öğleden sonra duruşma salonuna alınacak.
Kamerayla kayıt altına alınan duruşma saat 09.00 sıralarında sanık avukatlarının savunmasıyla başladı. Duruşmaya, dün yaşanan gerginlik nedeniyle Güran ailesi mensupları alınmadı.
SALİM GÜRAN SAVUNMA YAPTI
Dün yaşanan gerginliğin ardından Güran ailesinin yakınları duruşma salonuna alınmazken, tutuklu sanık Salim Güran savunmasına başladı. Mütalaaya karşı son savunması istenen Salim Güran, olay gününü anlatarak, “Alışverişe gittik. İki oğlumla çay ocağında oturduk. İşimiz bitince aynı istikametten geri geldik. Petrole gittim, yakıt aldım. Çarıklı istikametinden yine köye geldik. Eve geldik. Eşim kahvaltılık bir şey hazırladı. İki oğlumla beraber yedik. Sonra istirahat ettim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim. Sonra işlerime baktım. Sonra elektrikçiler geldi, ‘Hayırdır’ dedim. ‘Senin amca oğlunun tarlasında arıza var’ dediler. Daha sonra ‘Gelin’ dedim, onların arabasına bindim. Daha sonra tarlaya geldik. Yeni yeni kurtlanmıştı. O sırada Mehmet Şerif ile konuşuyordum. ‘Pamuk kurtlanmış’ dedim. O sırada elektrikçiler panoya çıktı. Daha sonra elektrikçiler geldi. Mehmet Şerif ile konuşmamı, ne kadar vereceğimi öğrenmemi istediler. Ben de ‘Siz arayın konuşun’ dedim. Daha sonra anlaştılar. Daha sonra ben eve geldim yine. Zaten fazla durmadım. Oğlum da benleydi. Hüseyin amcamı görmeye gittim. Oradayken Ramazan aradı, ‘Şüpheli bir araba var’ dedi. Osman yeğenim de vardı yanımda. ‘Geleyim mi’ dediler, ‘Yok’ dedim. Köy yolundan çıktım, yukarı gittim. Gittim, araç sürmeyi öğrenen iki kişiymiş. ‘İleri geri hareket ettiriyoruz’ dediler. 20.00 sıralarında kızım aradı, ‘Narin kayıp’ dedi. Kalktım Mehmet Selim Atasoy’la köye geldik. Geldim, o kalabalığı gördüm. Yengem ağlıyor, yeğenlerim kendilerini yere vuruyor. Kalktım Şakir Başçavuşu aradım. ‘Yeğenim kayıptır, bir ekip gönderim’ dedim. ‘İzindeyim, göndereceğim’ dedi. Sabri K. var, ‘Okulun anahtarını getir’ dedim. Samet Hoca da telefon görüntüsüne bakmış, ‘Narin patikadan ayrılıyor’ dedi, ‘Anahtarı getir’ dedim. Jandarma bekliyor. Kameradan da pek anlamıyorum. Baktılar, patikadan sonra ayrılıyor. Okulun yanındayken Arif geldi. ‘Allah için, peygamber için kızımı bulun’ dedi. Bağ, bahçe, tarlaları gezdik. Köyün aşağısında da bir şey görmedik. Gün doğmadan Barış kardeşimin yanına gittik. Akşam ben bu vahşiyi (Nevzat Bahtiyar) görmedim. Ama sabah aramaya geldi. Kanala geçtik. ‘Kanala girmişse, bu menfeze yapışacak’ dediler. Ayakkabımı çıkardım, cüzdanımı çıkardım. 16-17 yaşlarında biri vardı. Bir refleksle ‘ay’ dedi. Öyle deyince ben de hemen kendimi suya attım. Menfeze yapıştım. ‘Ferhat, nerededir’ dedim, gösterdi. Baktım yosundur. Ondan sonra bu da (Nevzat) bizimle. Kalktık şüphelendiğimiz yerlere baktık. Köye geldik. Daha sonra jandarma ‘Muhtar, bizden ayrılma’ dedi. ‘Başım üstüne’ dedim” dedi.
“KÖYDEKİ BÜTÜN KUYULARA BAKTIK”
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “Araba meselesinde, Nevzat ‘Param yok’ dedi. Cemaat de vardı, ‘40 bin Nevzat versin’ dediler. Yine ‘Param yok’ dedi. ‘Paran yoksa kardeşime ev yapıyoruz, gel bu sıvayı yap’ dedim. ‘Bir fiyat söyle, yap’ dedim. ‘Ben bakmadan fiyat vermem’ dedi. Gitti inşaata baktı. ‘Bu inşaat, 200 binden aşağı olmaz. Senden 20 bin almam, 180 bin’ dedi. ‘Millet 150-160 bin fiyat vermiş. Sen de böyle bir fiyat ver’ dedim. Sonra ‘Kim veriyorsa o fiyata ona ver’ dedi. Ondan sonra 3 ay benle konuşmadı. Kahvede yanıma gelmiyordu. JASAT ekibinden biri bağırıp çağırıyor. ‘Muhtar gel arabaya bin’ dedi. ‘Kaç tane kamera var tespit edin’ dedi. Hacı Sait benim dostum, çiftliği var. ‘Muhtar benim çiftliğin kamerası var’ dedi. O çiftliğin kamerasına baksaydılar, Nevzat’ın arabasını görseydiler. Kolluk, hem aileyi suçluyor. Sen Narin patikadan kaybolduktan sonra o saatten sonraki kameralara niye bakmıyorsun? ‘Muhtar köyde kaç tane kuyu var’ dediler. Kalktık beraber gittik, köydeki bütün kuyulara baktık. En son dediler ki; bir kuyu da Mehmet Kaya’nın orada var. Biz Mehmet Emin Kaya’nın avlusunda, ‘Bu peyniri çıkarın’ dediler. Baktım bir şeyler oluyor. Dedim ‘Hayırdır komutanım?’ Dediler ki ‘Narin’in terliğini çingenelerin orada görmüşler.’ Oraya en son giden benim. Sonra köye geldik. Ben okulun yanındayken, kamera var. Birsen, ‘17.30’da eve geldi, kapımızı çaldı’ dedi. Kim ne saat diyorsa, ben kolluk kuvvetlerine öyle diyorum” sözlerine yer verdi.
“BİR POMPALI ÇIKTI”
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “İkinci günden beri beni arıyorlar, ‘Bir tane üfürükçü var’ diyorlardı. Dedim ‘Devlet gelmiş.’ Bir tane istihbaratçı geldi, ‘Yenge ile Muhammed’i gönder, para istemiyor’ dedi. Dedim ‘Ben onları yalnız göndermem’ dedim, ‘Yenge Muhammed’i al, gel’ dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed’e ‘Bir şey görüyor musun’ dediler. ‘Bir dede görüyorum’ dediler. Muhammed’e, ‘Dedeye Narin’i sor’ dediler. ‘Çarıklı’daki sokağa gitti’ dedi. ‘Taşlı bir eve’ dedi. ‘Dede Narin’i bana göster’ dedi, ‘Karanlıktır’ dedi. Dediler, ‘Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.’ Sonra dedi ki ‘Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.’ Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, ‘Muhammet’i getir’ dedi. ‘Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem’ dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. ‘Ben ölürsem bir şey olmaz’ dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. ‘Acıkmışım’ dedim. Tandır ekmeği getirdik. ‘Ekip gelecek’ dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. ‘Hayırdır, bu bana özel midir’ dedi. ‘Narin içindir’ dediler. ‘Narin içinse başım gözüm üstüne’ dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra ‘Muhammed’i getirin’ dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat’la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim” dedi.
“BU ADAMLA 3 AYDIR KONUŞMUYORUM”
Aracından çıkan DNA nedeniyle tutuklandığını belirten Salim Güran, “Bunun (Nevzat) rezil kardeşi de beni arıyor. ‘Buldunuz mu, bulmadınız mı, inşallah bulursunuz’ diyor. Vecdi madem bizimle sıralı iletişim kurmuş, niye gözaltında değil? Kalktılar arabaları getirdiler, beni aldılar. ‘Muhtarın DNA’sı, senin arabandan çıkmış’ dediler. Dedim ‘Çıkmasa şaşarım.’ Dediler kusmuk, kan… Dedim asla bir şey olamaz. Götürüp medyaya verdiler. Beni medyanın önüne attılar. ‘Muhtar, sen petrole gitmişsin’ dediler. ‘Battaniyede ceset sarılıymış’ dediler. ‘Komutanım, ben cesetle çarşıda tur mu atmışım. Petrolün kamerası var’ dedim. ‘Bir de ıslak mendil almışsın’ dedi. Bu adam da (Nevzat) medyanın önünde her şeyi görüyor. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Ben cezaevindeyken televizyonda M.P. isimli itirafçı, sonra N.B. dediler. O zaman keşif yapıyorlardı. Narin’in cesedi bulunduktan sonra yeğenimin cenazesine ‘Bırakın gideyim’ dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bu insan yakalandığı zaman, ‘Salim Güran öldürdü’ diyor. Niye diyor? DNA arabamda çıktı diye. Dedim ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Bu ifadesinde sürekli Salim Güran diyor, ön koltuk diyor. O cam da bozuk, kapı da bozuk. O camı indirin, beni idam edin. İfadelerini medyadan almış. İkinci defa arabayı Van’a göndermişler. Bir saç çıktı. Çıkabilir” diye konuştu.
“SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM”
Suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, şöyle konuştu:
“Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor ‘Bizi dinlemiş’. Eniştem Şevket Kaya, Narin’i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, ‘Nevzat işe gitmiş.’ Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, ‘DEM partilin yemek arabasını kovmuş.’ Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Kim olsa kovar. Benim 7 çocuğum var, Narin’den 1 yaş küçük kızım var. Allah peygamber aşkına. Vallahi benim yengem, çocukları için ölüyor. Vallahi benim yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Amcamın eşi, kardeşimin eşi, Fuat’ın eşi… Sen niye karını söylemiyorsun, kızını söylemiyorsun? Allah bizimledir. Allah’ım, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşinde. Bu caninin (Nevzat Bahtiyar’ın) avukatının eşi gidip, onun eşiyle fotoğraf çekmiş. Belki karısı katildir? Sen nereden biliyorsun? Herkesten rica ediyorum, şov yapmayın. Canımız gitti. Bizim namusumuzla oynamayın. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Dağ gibi kardeşim çökmüş. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.”
Gazeteci Emrullah Erdinç’in aktardığına göre, Salim Güran’ın savunmasından sonra kürsüye sanığın avukatı Onur Akdağ geldi. Avukat Onur Akdağ, şunları söyledi:
“Odun gibi duran Nevzat dün tepki verdi. Bir yalan ortaya çıkaran kişinin diğer söylediklerine de itibar edilmez. Nevzat bambaşka biri. Altı yalan beyanı nasıl akla, mantığa, hukuka ve vicdana sığdırabilir? Her gelişmede ve her ortaya çıkan delil durumunda Nevzat ifadesini değiştiriyor. Biz de maalesef buna seyirci kalıyoruz. Nevzat’ın artık bu hızlı ifade değiştirme huyuna bir son verilmesini istiyoruz. Biri çıkıp şu adama, “Yeter artık, sus! Yalanlarından bıktık!” demeyecek mi? Sayın Başkan, bir kişi nerede kayboluyorsa aramalara o noktaya en yakın yerden başlamak gerekir. Olağan şüphelinin kim olduğunu hepimiz görüyoruz.
“İDDİANAME KARMAŞIK VE AKIL DIŞI”
Sayın Başkan, gözaltına alındığında Nevzat iki farklı hikaye anlattı. Daha sonra bu hikayeler giderek çeşitlendi ve çoğaldı. Nevzat bir keresinde, “Arka koltukta değil, bagajda değil, herkesin görebileceği şekilde ön koltuktaydı,” dedi. Bunu neden böyle vurguluyorum? Çünkü soruşturma makamlarının karar verdiği dosyalar, alenen medyaya servis edildi. DNA raporları dahil olmak üzere tüm belgeler çarşaf çarşaf yayımlandı. Bu cinayetin ne zaman işlendiğine dair yaklaşık bir zaman çizelgesi vardır. Narin, saat 15..15’te narin okul kamerasında son kez görüldü. O yol üzerinde öldürüldüğü belirtiliyor. İçinde ölü olarak taşındığı iddia edilen araç ise saat 15.40’ta bir noktada tespit ediliyor. Yani arada sadece 29 dakikalık bir zaman dilimi var. Narin’in ölüm anını size söyleyeyim mi? Ölüm anı, saat 15.19 civarında Nevzat’ın evinin bulunduğu cadde üzerinde gerçekleşmiş olmalı. 27 dakikalık bir zaman dilimi söz konusu. Bu süre içinde, eğer çocuğun patikaya çıktığı düşünülüyorsa, bu süre en fazla 19 dakika olarak kalır. Şimdi soruyorum, bu 19 dakika içinde, karmaşık bir olay örgüsüyle bu cinayetin işlendiğini kim mantık ve akılla izah edebilir? Dolayısıyla kanıtların, olay örgüsünün mümkün olduğunca basit ve mantıklı olması gerekir. Karmaşık ve akıl dışı senaryolar üzerine inşa edilen bir iddianameyle adalet sağlanamaz.
Jandarma neden Nevzat’ın evinde bir arama yapmadı? Ya da Narin’in bütün arkadaşları gözaltına alırken, mesela Nevzat’ın karısını da gözaltına almayı düşünmediniz? Bu durumda sorduğunuz sorular çok daha farklı olurdu. Yahu, bu adam diyor ki, “Ben cesedi eve götürdüm.” Peki, o sırada evde Nevzat’tan başka kimse var mıydı, yok muydu? Bu soru bile sorulmadı. Neden? Çünkü hikaye işinize geldi. En azından, “Evde Nevzat’ın karısı yok muydu?” diye sormanız gerekmez miydi? Neden karısını gözaltına almadınız? O kadar yalan beyan varken bu göz ardı edilebilir mi? Kaldı ki, Gazal’ın ifadesi size garip gelmiyor mu? Ya Muhammed, bir terlik bulduğu için üç aydır tek kişilik hücrede yatmıyor mu? Gazal potansiyel olarak cesedi gören kişilerden biri olabilir. En azından diyorum, en az. Cinayeti işleyenlerden biri ya da bu cinayeti örtbas etmeye çalışanlardan biri olabilir. Bu konuda çok ciddi şüphelerimiz var, Sayın Başkan. Siz hiç Gazal’dan şüphelenmediniz mi? Adam diyor ki, “Cesedi eve götürdüm,” ama evde bir arama yapılmadı. Dahası, adamın karısı evden eşya taşırken jandarma eşlik etti. Yahu, cesedin taşınmış olma ihtimalinin olduğu bir evde eşya taşınmasına nasıl izin verilir? Bu nasıl bir mantık? O ev artık bir suç mahallidir. Bu temel bir prosedürdür, ancak burada tamamen göz ardı edilmiştir.
“YEMEĞİ YEDİ, İÇTİ CİNAYETİ AİLEYE KİTLEDİ”
“Nevzat, Yedim, içtim, hesabı size kitledim” diyerek cinayeti ailenin üstüne yükledi. Nevzat, tüm Türkiye’yi parmağında oynattı ve maalesef bunu yapmaya devam ediyor. Şimdi, Nevzat ile Salim arasındaki iletişim kayıtlarından biraz bahsetmek istiyoruz. Nevzat’ın ve Salim’in iletişim tespit bilgilerine göre, Salim, Nevzat’ı en son 21 Mayıs 2024 tarihinde arıyor. O tarihten sonra Salim bir daha Nevzat’ı aramıyor. Arada sırada Nevzat kendisi arıyor. Toplamda aralarında 47 telefon görüşmesi mevcut. Daha önce bir düşmanlık olduğu gibi, Salim ile Nevzat arasındaki arazi meselesinden sonra Salim, Nevzat ile hiçbir ilişki kurmuyor, onunla görüşmüyor ve kendisine selam bile vermiyor. Olay tarihinden geriye doğru baktığımızda, tam 3 ay boyunca Salim, Nevzat’ı aramıyor. Aramamış. 3 ay boyunca Nevzat ile konuşmayacağım, ona selam bile vermeyeceğim ama sonra bir çocuğu öldürüp, suçumu ve günahımı ona ortak edeceğim, öyle mi? Bu mantık dışı bir iddia. Şimdi deniyor ki, “Madem Nevzat yaptı, neden ilk başta Nevzat suçlanmadı?” Çünkü Nevzat, çocuk kaybolduktan sonra adeta bir rol yapıyor. Arif’in gözüne baka baka, “Allah büyüktür, üzülme, bulunur,” diyerek onu teselli ediyor. Sigara ikram ediyor, birlikte namaz kılıyorlar. Ailenin yüzüne baka baka anlatıyor. Nevzat resmen tüm aileyi hipnotize ediyor. Doğal olarak kimse kendisinden şüphelenmiyor. Ancak tüm bu davranışları ve olayların akışı, Nevzat’ın gerçek yüzünü bugün gözler önüne seriyor.
“KARŞIMIZDA PEDOFİLİ GEÇMİŞİ OLAN BİRİ VAR”
Nevzat sürekli hikaye değiştiriyor. Bu durumu değerlendirirken olayda bir ihtimalden bahsetmek istiyoruz. Bakın, yalnızca bir ihtimal diyoruz. Adli tıp raporunda, bir cinsel saldırı olduğuna dair net bir bulgu olmadığı ifade ediliyor. Ancak bu, cinsel bir motivasyonun tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Nevzat’ın karanlık zihniyetini kimse tam olarak anlayamaz. Hem intikam almak hem de dürtülerini tatmin etmek için bu cinayeti işlemiş olabileceğini düşünüyoruz. Sonraki davranışları da ne yazık ki bu ihtimali destekliyor. Adli Tıp Raporu’nda, Narin’in vücudunda cinsel bir saldırıya ilişkin doğrudan bir bulguya rastlanmadığı belirtiliyor. Ancak pedofili eğilimlerini anlamak için yapılan çalışmalardan da faydalanmak gerekir. Bu bağlamda, yabancı bir makaleden alınan bir bölümü mahkemenin dikkatine sunmak istiyoruz. Bu makalede, pedofilinin genellikle prepubertal çocuklara (13 yaş altı) yönelik cinsel fanteziler ve dürtüler geliştirdiği belirtiliyor. Pedofiller, bu dürtüler nedeniyle ciddi içsel çatışmalar yaşar ve genellikle toplumda izolasyon, yalnızlık, düşük özgüven ve duygusal olgunlaşmamışlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalır. Bu bilgiler, Nevzat’ın zihniyetini ve davranışlarını anlamamıza ışık tutabilir.
EK RAPOR İSTENDİ
Ayrıca, Narin’e ait siyah renkli bir tişörtten ve araçtan alınan DNA örneklerinin karşılaştırılmasıyla ilgili raporlarda bazı eksiklikler bulunmaktadır. Van Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan analizlere göre, 47 KM 388 plakalı aracın sol ön koltuğundan alınan sürüntü örneklerinde Narin’e ait DNA bulgularına rastlandığı belirtiliyor. Ancak, bu DNA örneğinin niteliği konusunda net bir açıklama yapılmamıştır. Bu örneklerin ter, idrar, kan, tükürük veya ölüme bağlı sıvılar olup olmadığı açıkça belirtilmelidir. Bu nedenle, mevcut bulguların daha detaylı bir şekilde incelenmesi ve ek bir rapor hazırlanması için talepte bulunuyoruz. Mahkemeden, bu cinayetin aydınlatılmasına yardımcı olacak tüm eksik noktaların tamamlanmasını talep ediyoruz.”
NE OLMUŞTU?
Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan Narin Güran’ın 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar’ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.
Yüksel, Enes ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim’de kabul edilmişti.
Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım’da başlanmış, 3 gün süren ilk duruşma, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek 26 Aralık’a ertelenmişti.
İlk duruşmanın ardından Cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı celse arasında mahkemeye sunmuştu.
Dava kapsamında, Narin’in amcası Erhan Güran ve çoban Ahmet A’nın mahkemeye zorla getirilmesine karar verilmişti.
Öte yandan dün başlayan duruşmada Salim Güran’ın işçisi 15 yaşından küçük R.A, pedagog eşliğinde adli görüşme odasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlenmişti.
Ardından Çoban A.A. ve Narin’in amcası Erhan Güran dinlendi. Baba Arif Güran duruşmada söz aldı, tutuklu sanıklar ve avukatlar savunma yapmıştı.
Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.