Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

Neredeyse normal bi̇r ai̇le : Sen zot ben zot kim verecek ata ot?

Reklam

Tülin Tankut                                                                              

Dizinin ismi Neredeyse Normal Bir Aile (Nearly Normal Family), 2023, İsveç yapımı, yönetmeni Per Henefjord.

İlk bakışta ilgi çekici görünüyor dizi; alışılageldik konusu ( ergenlik dönemi, ebeveyn ilişkileri, psikolojik tahliller, oyunculuk, kurgu, çekim vb. özellikleriyle. ) Zaten çok satanlar listesine girmiş olan aynı adlı kitaptan uyarlanmış. Bizim sosyal medyada psikolojik gerilim türünden hoşlananlar kitabı da diziyi de yere göğe sığdıramıyorlar. Dolayısıyla dizinin cazibesine kanarak hele de ortaya konulan yeni bir şey olmadığı rehavetine kapılıp dizideki bakış açısının, çağdaş toplumun aile kurumuna dair izleyiciye sunduğu iletiyi, anlatımın bulanıklılığı içinden yorumlamak kolay olmuyor. Doğru bir yorum için iyisi mi yan hikayeleri ve özü etkilemeyen ayrıntıları ayıklamak.

Hikaye, İsveç’te, Lund kentinin lüks bir semtinde oturan hali vakti yerinde, üç kişilik bir ailenin tanıtımıyla başlar. Anne avukat, aynı zamanda da akademisyen; baba mesleğine bağlı bir rahip; evcimen, kızına düşkün; kızları on beş yaşındaki Stella ile mutlu bir aile tablosu çizerler. Stella’nın okulun düzenlediği kampa gitmesi ve kampta tanıştığı otuz iki yaşındaki spor hocası yardımcısı tarafından tecavüze uğraması bu tabloyu bozar. Ama burası İsveç gibi uygar bir ülkedir ya; kız, annesine açılır; avukat anne de kızı sıkı bir sorgulamadan geçirdikten sonra sevecen bir tavırla, ortada tecavüzü kanıtlayacak somut deliller olmadığı için şikayetçi olmanın bir işe yaramayacağını, mahkemede olayın kapatılacağını söyler. ( Ne kadar tanıdık bir söylem!) Anne olaydan babayı da haberdar etmiştir; baba çok üzülür ama karısına hak verir. Stella ise annesinin açıklamalarından ikna olmamıştır. On dokuz yaşına geldiğinde unutamadığı tecavüz travması yüzünden başından çeşitli olaylar geçer ve cinayet suçlamasıyla tutuklanır.

Stella’ya tecavüz eden adamın, uyuşturucu kullanan bir sapık olması, Stella ile arkadaşı Amina’nın kadın dayanışması vb. yan hikayeleri atladıktan sonra gelelim asıl meseleye.

Kızları mahkemede yargılanırken anne ve baba da, “biz nerede hata yaptık” diyerek kendileriyle yüzleşirler. Bu arada anne, meslektaşıyla evlilik dışı ilişkisini sürdürürken eşine yakalanır. Karşılıklı suçlamalar başlar. Kadın, “Sen o kilise ayinleriyle, vaftiz törenleriyle uğraşmaktan benimle ilgilenmedin; ben de bu hayata tahammül edebilmek için bu yolu denemek zorunda kaldım” diye kendini savunur. Erkekse eşinin ilgisizliğinden , aşırı içki içmesinden yakınır ve boşanacağını söyler. Ancak mahkeme süreci, kızlarının aleyhine işlemekte, cinayeti işlediği yönündeki karar kesinleşmek üzeredir. Kadın eşini boşanmamaları için ikna eder ve kızının davasına odaklanır. Ne de olsa avukat, hem de akademisyen, kaşla göz arasında cinayet delillerini yok eder.( Ne kadar tanıdık varlıklı bir annenin çocuğunun hatırı için yasaları çiğneyerek cinayeti ört bas etme çabası!) Din adamı baba da hukukçu annenin suç ortağıdır. (Dizinin içi doldurulmamış bir “evlat sevgisi insana neler yaptırıyor” iletisi haliyle sorunludur, dolayısıyla gözden kaçırılmamalıdır.) Anne allem eder, kallem eder ve mahkeme kızı serbest bırakır.

Demek ki, neoliberal politikaların yarattığı küresel düzeydeki toplumsal yozlaşma, İsveç gibi refah toplumunu bile ele geçirecek kadar yaygınlaşmış; dinden ( yalan söyleyen rahip ), eğitimden (okul kampı) hukuktan ( avukat, akademisyen, mahkemeler), sosyal hizmetler (kadının babasının kaldığı huzurevi) tıptan ( doktor) aileye (anne , baba) kadar, bundan tüm kurumlar payını alıyor; ebeveynin çocuk yetiştirmek için her yola baş vurması, adaleti yanıltmasıysa “normalleşiyor”.

Finalde önce kilisede babayı görürüz: Kiliseyi bırakmaz ama olaylardan ötürü geçici bir süre işinden ayrılma kararı almış ve evraklarını, bilgisayarını idareye teslim etmeye gelmiştir. Anne de rahip kocasıyla arasını açtığı için yıldızının barışmadığı ama evlat hatırına gelmek zorunda olduğu kilisede, ayinde hep bir ağızdan edilen duaya katılır: “Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sükunet, değiştireceğim şeyler için cesaret ve aradaki farkı anlamam için de akıl ver.” Stella da anne babasının izinde gider, kilisede mumunu yakar, başından geçen olayları hatırlar. ( Cinayet işlenirken kullanılan, yerdeki bıçak) İfadesiz bakışları yaktığı mumun alevine dalar. Oysa hayali, liseyi bitirdikten sonra, çalışıp dünya turuna çıkmaktı . Ama ebeveyn kurbanı olmuştu! Neyse ki, anne ve babanın aklı başına gelmiş her şey yoluna girmişti. Acaba ?! Yoksa sorunlar halının altına mı süpürülmüştür.

Ne diyelim, gel de şimdi çiçeği burnunda , 2024 Nobel Ekonomi Ödülü’nü iki meslektaşıyla paylaşan Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nu anma! İsveç’te yaşamış olsaydı, tıpkı ülkemizde yaptığı gibi sosyal devlet anlayışının sona ermesinin yarattığı sorunları, kurumlardan başlayarak eleştirir, ülkeyi yönetenleri de bu konuda uyarırdı. Ama 7 Ekim 2024 Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nde bir de baktık ki BM (Birleşmiş Milletler) araştırmalarına göre 6.1 milyar kişinin 1.1 milyarı yoksullukla mücadele etmektedir. Dünyaca ünlü ekonomi uzmanlarıysa ‘hasta (adam) kapitalizmin’ sağaltılması için çareler ararken, ‘mucize ilaç’ ailenin imdada yetişeceğini akıl etmemiş olabilirler mi? “Sen zot ben zot , ata kim verecek ot?” hesabı, devlet ve giderek doğum oranının düşüşünden de anlaşılacağı gibi, ayakta durmakta zorlanan aile kurumu yükümlülüklerini yerine getiremezken devletin bekasını her şeyin üstünde tuttuklarıyla övünen yönetimler, amaçları doğrultusunda aile bireylerini (anne, baba, çocuk) hizaya(işe yarar hale ) getirmek için kolları sıvamaya kalkışmayacaklar mı? Dizi formatının tersine, bu dizi de usturuplu bir biçimde gizlediği ideolojik işlevini yerine getirerek sisteme hizmet etmiş olmuyor mu? (“İşiniz Allah’a kaldı aileler, ayağınızı denk alın” ) Bu dizilerden daha çoook seyredeceğiz, üstelik beğeneceğiz de, uyanık durmayı beceremez

Bu haber en son değiştirildi 19 Ekim 2024 01:18 01:18

Reklam

Önceki Haberler

Alın size AKP’nin “sağlıkta devrim”i: Yenidoğan çetesi

AKP’nin sağlık anlayışı toplum sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetleri odaklı değildir. Hastalıkları önlemek yerine tedaviye…

19 Ekim 2024 12:28

Fernas işçilerinin, Soma’da işverenle görüşmesi başladı

Manisa’nın Soma ilçesinde AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas Madencilik’te sendikaya üye…

18 Ekim 2024 18:41

İstanbul’daki 1 Mayıs davasında mütalaa açıklandı: 17 kişi hakkında hapis talebi

İstanbul'da 1 Mayıs'ta Saraçhane’den Taksim’e yürümek isterken gözaltına alınan 17 kişinin yargılandığı davada mütalaa açıklandı.…

18 Ekim 2024 18:37

Torun Center, Şişli Belediyesi tarafından mühürlendi

İnşaatında 10 işçinin asansör düşmesi sonucu can verdiği İstanbul Mecidiyeköy’deki Torun Center, projeye aykırı yapılaşma…

18 Ekim 2024 18:25

‘Yenidoğan çetesi’ skandalı: Yurttaşlardan adı geçen özel hastanelere şikayet yağmış

Bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve…

18 Ekim 2024 17:42

CHP’li Öztürkmen: Erdoğan 2025 yılında günde en az 2 bin 727 asgari ücret harcayacak

CHP'li Hasan Öztürkmen, Erdoğan'ın 2025 yılı bütçesi ile ilgili yaptığı açıklamada "Yıllık enflasyon beklentisinin iktidarın…

18 Ekim 2024 16:25
Reklam