Quo Vadis, CHP?
"Ekonomik kriz, iktidarı paralize etmiş durumda. 2023 vizyonu adıyla ambalajlanan Yeni Türkiye söylemi de son yerel seçimlerle birlikte yalan olmuştur. CHP’nin bir politik vizyonu ya da gelecek projeksiyonu bulunmazken bugün sermaye düzeni, ekonomik krizin yanında ideolojik bir krize de gebedir. "
Roma kentini terk eden Aziz Petrus, yolda karşısına çıkan dirilmiş İsa’ya “Nereye gidiyorsun (Quo Vadis?)” diye sorar. “Yeniden çarmıha gerilmeye gidiyorum” diye yanıtlayan İsa’nın sonrasında peşinden giden Aziz Petrus da, tıpkı İsa gibi, ama baş aşağı çarmıha gerilecektir.
Teşbihte hata olmaz. Ama biz hatalı bir teşbih yapmayı göze alarak yazıya bu soruyla başlayalım.
Quo Vadis, CHP?
Daha düne kadar CHP’yi hain ilan eden istibdat rejiminin sahibi AKP ve MHP’yi hiçbir şey olmamış gibi ziyaret eden CHP’nin yeni lideri Özgür Özel, gerçekten nereye gidiyor?
Özgür Özel, bu süreci yumuşama olarak kodluyor. Hatta hızını alamayıp yandaşlığı herkes tarafından bilinen gazeteci ile buluşuyor, istibdat rejiminin sesi bir gazeteciyle yumuşamada herhangi bir beis görmüyor.
Yumuşama kavramından önce helalleşme vardı. Özel’in selefi Kılıçdaroğlu’nun mottosu helalleşmeydi. Helalleşme siyasetinden yumuşama siyasetine geçiş, yeni bir aşamaya geçiş anlamına geliyor. Demek ki Kılıçdaroğlu’nun sağcılaşma siyaseti bugün Özel ile devam ediyor. Daha önce yazdığımız gibi, ortanın solundan ortanın sağına doğru yüzünü çeviren CHP, düzenin merkez partisi olmak yolunda attığı kararlı adımlarını sürdürüyor.
Düzenin merkez eksenine oturmak, bir tarafıyla nötr bir siyaset ekseni değil midir? Nötr siyaset, özünde İmamoğlu’nun politik çizgisidir: Ne sağcıyım ne solcu!
AKP’nin 22 yıllık iktidarı ve kurucu partisi olduğu bugünkü gerici rejim, siyasetin eksenini sağa kaydırmıştı. CHP de, yüzünü sağa dönmüş, kendi eksenini sağa kaydırmaktadır.
Buradan direksiyonu sola çevirmek ise objektif olarak mümkün değildir. Kılıçdaroğlu’nu sağcılıkla eleştirip, Özel’in direksiyonu sola kıracağını düşünenler bayağı yanılmış olmalı. Bütün uyarılarımıza rağmen CHP’nin yeni yönetiminden solculuk beklentisi içinde olmak “bir yaşlılık hastalığı” olarak Türkiye solunun muzdarip olduğu hastalığın sürmeye devam ettiğini gösteriyor.
Aslında işin bam teline dokunmadan, süreci anlama ve anlamlandırma şansımız da olmuyor. CHP’den beklenti içinde olanlar bugün hayal kırıklığı yaşayabilir. Ancak, CHP’nin politik kimliğini düzenin muhalefet partisi olarak kodlarsanız ya da CHP’yi sermayenin bir kanadını temsil eden burjuva parti olarak görürseniz, hayal kırıklığı yaşamayacağınız gibi CHP’den gelen adımlara da şaşırmazsınız.
CHP, bir düzen partisidir. Sermaye sınıfının bir kanadını temsil eder. Bugün herhangi bir reform programına sahip olmayan CHP, olsa olsa düzenin restorasyoncu kanadı olarak tanımlanabilir. Tam da bu yüzden genel seçimlerde sosyalist saflarda görülen “bir oy bana, bir oy Kılıçdaroğlu’na” siyasetinin büyük bir tuzak olduğunu işaret edip durmuştuk.
Bugünkü gelişmeler bir kez daha bizleri doğrulamaktadır.
Bugünkü tabloya baktığımızda birkaç noktayı belirtmemiz gerek: Siyasal İslamcılık, başarısız olmuştur. AKP sıkışmış, dış politikadan ekonomiye kadar her alanda başarısızlıklarla dolu bir tablo ile karşı karşıyadır. Bir sonraki seçimlerde AKP’nin kazanmasının garantisi olmadığı gibi büyük bir yenilgiyle karşılaşma olasılığı işin bir başka boyutudur.
Ekonomik kriz, iktidarı paralize etmiş durumda. 2023 vizyonu adıyla ambalajlanan Yeni Türkiye söylemi de son yerel seçimlerle birlikte yalan olmuştur. CHP’nin bir politik vizyonu ya da gelecek projeksiyonu bulunmazken bugün sermaye düzeni, ekonomik krizin yanında ideolojik bir krize de gebedir.
Düzenin politik haritasına baktığınızda merkezi iktidarda AKP, yerel iktidarda CHP’nin bulunduğu iki ağırlık noktası görürsünüz. Düzenin iki ağırlık merkezi ile sürdürülmesi çok mümkün değildir. Burjuva partiler açısından kutsal olan şey ise düzenin bekasıdır.
Bugün AKP de MHP de ve CHP de düzenin bekasından yanadırlar. Ancak bu düzen kimlerin sorusu, işin bam telini oluşturmaktadır.
AKP eliyle kurulan yeni düzen, istibdat rejimi, patronların, mafyanın, baronların, müteahhitlerin ve imamların düzenidir. 12 Eylül’ün ruhu Türk-İslam sentezinin vücut bulmuş halidir. Düzenin bekası, işte bu yağma düzeninin bekasından başka bir şey değildir.
CHP, bir düzen partisi olduğunu bilmekte ve gereğini yerine getirmektedir.
CHP’nin helalleşmeden yumuşamaya doğru evrilen politik çizgisi AKP-MHP ittifakının merkezinde durduğu istibdat rejimine meşruiyet katmaktan, dayanak olmaktan ve zaman kazandırmaktan başka bir anlama gelmemektedir.
Evet, artık “yeni Türkiye”de yaşıyoruz. Yeni Türkiye’de neo-CHP ile karşı karşıyayız. Ne sağcıdır ne solcu, düzenin orta yolcusudur.
Peki bu ülkenin ilericileri, Cumhuriyetçileri, yurtseverleri, emekçileri, ne yapacak?
Unutmak yok, affetmek yok, uzlaşmak yok, helalleşmek yok, yumuşamak yok!