Kiraz zamanı: Paris Komünü

"Yine de bu devrim örneği, Proleter iradenin ilk zaferi olarak karşımıza çıkmıştır. Kendinden önceki 1848 devrimlerinin izlerini taşıdığı gibi kendinden sonra gelen 20. yüzyıl devrimleri de Paris Komünü’nün izlerini taşımış; Marx, Lenin gibi devrimcilerin dikkatle incelediği bir örnek olarak karşımıza çıkmıştır."

Kiraz zamanı: Paris Komünü

Selin Asya Arslan

Proletaryanın, burjuva devlet çarkını yıkmak için giriştiği ilk devrimci kalkışma, ilk proleter iktidar. Üstüne şarkılar, şiirler yazılan “kiraz zamanı” olarak betimlenen Komün, Fransa’nın yenilgisiyle sonuçlanan Fransa-Prusya Savaşı’nın ardından Paris’teki devrimci eğilimlerin ayaklanması sonucunda kuruldu:

 

“İsyan ki
ihtilâl denilen bir depremin
dölyatağındaki çocuksu duruşuydu
Bir yangın gibi girecekti
ingiltere’de dokumacıların kanına
büyüyecekti 1848’de aynı yangın
ve 1871’de paris komüncülerini
bir sevda gibi sarıp sarmalayacaktı
haykırılacaktı binlerce dilden
komün günlerinin lejandı
“Dünyanın bütün işçileri birleşiniz.”

Ve artık tanrılarla krallar birer birer
göç etmeye başlayacaklardı dünyamızdan
Fakat sabrın dervişi
bıkmadan
eğiriyordu hala
kahrın
ve acının ipliğini

Ve tarih
uğuldayan rüzgârın yönünü saptayıp
açtı el yazması bir kitabın
sararmış sayfalarını
Kağıttan kuleler gibi yıkıldı sonra
malikâneler, saraylar ve konaklar”

Fransa’nın yenilgisinden kısa bir süre sonra Paris’in kuşatma altına alınmasına karşı Millî Savunma Hükûmeti, 4 Eylül 1870’te Üçüncü Cumhuriyet’i ilan etmiş ve meclis daha sonra Adolphe Thiers  yönetimine geçmişti. Ancak Paris hâlâ kuşatma altındaydı. Prusyalılar, 2 milyondan fazla insanı açlığa mahkûm etmişti. Baskı arttıkça cumhuriyetçilerle devrimciler ters düşmeye başladı. Meclis, ateşkesi; devrimcilerse karşı saldırıyı savunuyordu. Üstelik kentin kuşatma altında olması ve radikal seslerin yükselmesi sebebiyle bir takım muhafazakâr siyasetçi Paris’i terk etmişti. olacak

Yine Paris’te, Ulusal Muhafızlar adıyla bilinen halk milisleri vardı.  İşçi sınıfı temsilcileri de dahil olmak üzere halk içindeki farklı sınıflar bu silahlı teşkilatta yer alıyordu.

Paris’te önemli tepelere konuşlandırılmış askeri topların varlığı da, yükselmekte olan devrimci komitelere silahlı bir güç sağlıyordu. Yani Paris’te yalnızca bir toplumsal ayaklanma yoktu, Paris halkı hem idari anlamda örgütlü hem de silah sahibiydi.

Meclisin başındaki Thiers , iki generali ve askerleri toplara el koyması için Paris’e gönderdi. Bu girişim 18 Mart’ta Paris halkı tarafından boşa çıkartıldı. Birlikler, Montmartre tepesine çıktıklarında bu işçi sınıfı semtinin kadın ve çocuklarını Ulusal Muhafızlar ile bir arada, karşılarında bulmuşlardı.

1848 Devrimleri’nden sonra gerçekleştirilen kentsel dönüşümle barikat kurmayı zorlaştıran geniş bulvarların inşası, işçi sınıfı mahallelerinin dağıtılması, askeri sevkiyatı kolaylaştıran ulaşım altyapısına rağmen Paris, hâlâ devrim şehriydi: Barikatlar dikildi, bu girişim 18 Mart’ta Paris halkı tarafından boşa çıkartıldı. Gönderilen iki general yakalandı, kalan hükümet birlikleri Versailles’a kaçtı. Hôtel de Ville yani Belediye Sarayı’na kızıl bayrağın çekilmesi ile Fransız proletaryası, Paris’te iktidar olmuştu. 28 Mart’ta gerçekleşen seçimle “Paris Komünü” adıyla yeni bir şehir konseyi kuruldu. Bundan sonra ordu ve hükümet, Paris’te tam anlamıyla yenilip geri çekildi.

Ancak yaklaşık iki ay sonra, o sırada Fransız proletaryasının henüz yeterli olgunluğa ulaşmamış olması, köylü kitlelerle yeterince ittifak kurulmaması, üretim araçlarına ve Merkez Bankası’ndaki paraya el konmaması gibi sebeplerle güç toplama fırsatını bulan karşı-devrimin yeniden saldırıya geçerek on binlerce insanı katletmesiyle Paris Komünü, 28 Mayıs’ta sona ermiştir.

Yine de bu devrim örneği, Proleter iradenin ilk zaferi olarak karşımıza çıkmıştır. Kendinden önceki 1848 devrimlerinin izlerini taşıdığı gibi kendinden sonra gelen 20. yüzyıl devrimleri de Paris Komünü’nün izlerini taşımış; Marx, Lenin gibi devrimcilerin dikkatle incelediği bir örnek olarak karşımıza çıkmıştır.

153. yılında yeniden: Yaşasın Komün!