Paris Komünü neden başarılı olamadı?
Lenin 1911’de, Paris Komünü için şöyle yazmıştı: “Komün’ün davası toplumsal devrim davasıdır, işçilerin siyasi ve ekonomik olarak bütünüyle özgürleşmesi davasıdır. Tüm dünyadaki proletaryanın davasıdır. Ve de bu açıdan ölümsüzdür.”
Hamdi Deniz
Paris Komünü, 18 Mart 1871 ile 28 Mayıs 1871 arasında sadece 71 gün var olmuş ilk sosyalist hükümettir. “Dış güçler”den daha çok içerideki ihanetçiler yüzünden 6 aylık zulümden sonra, Prusya baskısı altında ayaklandı Parisli işçiler. Prusya’ya boyun eğmiş egemen sınıfın karşısında, kendi barikatlarını kurdular. Parisli işçiler 1789 Fransız Devriminin ve 1848 Şubat ayaklanmasının mirasçıları olarak harekete geçtiler. Her ayaklanmada, emekçi sınıfın egemen olduğu bir dünya düzeni kurmak istediler. Ama bu her zaman ellerinden alındı. 1789 ve 1848’deki yenilgilerden dolayı bu ayaklanmanın zor olacağını bilseler bile Parisli işçiler, asla durmadı.
18 Mart 1871 sabahı Paris’te şu haykırışlar başladı: “YAŞASIN KOMÜN!” Artık Komün ilan edilmişti. Üyelerine “Komünarlar” deniyordu ama çoğunlukla farklı gelenekten geliyorlardı. Blanquistler, Anarşistler, Cumhuriyetçiler… İçlerinden çok azı Marksist gelenekten geliyor ve Enternasyonal üyesiydi. Bundan dolayı toplu ve açık eylem programı eksikliği vardı. Marksist gelenekten gelmeyenler, var olan devlet mekanizmasının bazı bileşenlerinden vazgeçemiyordu. Ama proletaryanın var olan devlet mekanizmasını basitçe ele geçirerek onu kendi çıkarları için kullanması mümkün değildir. Bunun sebeplerinden bir diğeri proletaryaya bilinç taşıyacak bir işçi partilerinin olmayışıydı. İşçi partisi olmaması başka bir sorun daha yaratıyordu: örgütlenme eksikliği. Zorunlu askerliği sona erdirdiler ve orduyu silah kullanabilen işçilerden kurulu Ulusal Muhafızlarla değiştirdiler. İmkanları varken Versailles’a yürüyüp burjuva hükümetinin teslim olmasını talep etmediler. İçinde milyarlarca frankın olduğu Paris’teki Fransız Ulusal Bankası, Komünarlar tarafından el konulmadan ve korunmaya alınmadan öylece bırakıldı. Burdaki para şüphesiz onlarındı ama paranın değersizleşeceği ve tepki alacaklarını düşündükleri için çekindiler. Komün’ün tepkisizliği Thiers’in gerici burjuva hükümeti ve silahlı kuvvetleri Versailles’a taşıyabilmesine olanak tanıdı. Bankaya da el konulmadığı için büyük miktarda para Paris’ten Versailles’a aktarıldı. Karl Marx’a göre Komünarların yaptığı bir diğer hata merkez komitenin erkenden dağıtılması ve karar alma iradesinin halka bırakılmasıydı. Komünarların, demokrasi konusunda fazla dogmatik inançlara sahip oldukları düşüncesindeydi. Friedrich Engels daha sonra düzenli ordunun olmaması ve mahallelerin kendi kendini yönetmesi gibi etmenler sebebiyle Komünün artık bilindik bir “devlet” kavramına uymadığını, bunun devletin yok oluşuna doğru bir geçiş biçimi olduğunu iddia etti.
Komün, bundan sadece bir hafta sonra Versailles Ordusu tarafından saldırıya uğradı. Komünün kendi güçleriyle verdiği geç karşılık başarısız oldu. Savunma ve hayatta kalma zorlaşıyordu. Her muharebede Komünarlar, ellerinden kayıp giden şehrin daha da derinlerine çekilmek zorunda kalıyorlardı. Burjuvazinin ordusu acımasızdı, Komünarları gördükleri yerde katlediyorlardı. Versailles kuvvetleri bir haftada 40.000 Komünarı katletti. O kadar çok cesedin gömülmesi öyle zorlaşmıştı ki, surların kazamatlarında yakıldılar. Tam olarak yanmayan cesetlerin üzerlerine gazyağı dökülerek açık havada yakıldı. Ve ne yazık ki 28 Mayıs’ta, Komün düştü.
Paris Komünü yalnızca 71 gün ayakta kaldı. Lenin 1911’de, Paris Komünü için şöyle yazmıştı: “Komün’ün davası toplumsal devrim davasıdır, işçilerin siyasi ve ekonomik olarak bütünüyle özgürleşmesi davasıdır. Tüm dünyadaki proletaryanın davasıdır. Ve de bu açıdan ölümsüzdür.” 28 Mayıs 1871’de 71 günlük işçi sınıfı hükümetini sona erdiren kanlı katliama tanıklık eden Eugene Pottier, bir şiir kaleme aldı. Bu şiir yani Enternasyonal, ezilen halkların tüm dünyada en çok söylediği marşlardan biri haline geldi. Paris Komünü’nün bu kısa macerası geçmişten günümüze bütün işçi sınıfına cesaret kazandırmıştır. Mao Zedong’un da dediği gibi: “Eğer Paris Komünü “parlayan bir çiçekse” o zaman Ekim Devrimi de onun “mutlu meyvesidir”. YAŞASIN KOMÜN!