Rezillik!!! (Aşağılanma)
Hükümet tarafından sefalet ücretine mahkûm edilen milyonlarca asgari ücretli ve emekli yurttaş çarşıda, pazarda yetmeyen parası; yetişemediği ev kiraları, çoluk çocuğunun giyim kuşam, eğitim giderleri karşısında da “rezil”, aşağılanmış, çaresiz kalacak bu yıl kendilerine reva görülen sefalet maaşları ile.
Osman Naci Balta
Ben demiyorum, Et ve Süt Kurumu’nun önünde bir kilo ile sınırlı ucuz et kuyruğundaki vatandaş diyor. Hükümetin vatandaşı düşürdüğü bu durum için “Rezillik” (Aşağılanma) diyor. TV kameralarının karşısında.
İçine düşürüldüğü durum için kendini “aşağılanmış”, çaresiz hissediyor vatandaş.
Et ve Süt kurumu önünde kuyruktaki vatandaş “Bu rezilliğimizi hükümetimiz görsün” diyor. TV kameraları karşısında.
Vatandaş hükümetin kendini düşürdüğü durumu, “Rezillik!” (Aşağılanma) olarak tanımlıyor.
O bir kilo eti ucuz fiyata almak için sabahın kör karanlığında kuyruğa girip buz gibi sabahın ayazında, soğukta saatlerce sıra bekleyip et bitti diye geri çevrilip; o bir kilo ile sınırlı eti bile alamayanlar var.
İşte yaşadığı bu durumu, “Rezillik” (Aşağılanma), çaresizlik olarak tanımlıyor vatandaş. Hükümetin görmesini istediği bu rezilliği, bu aşağılanmayı, bu çaresizliği.
Hükümet 2024 yılı zamlı asgari ücreti açıkladı. Zamlı asgari ücret dört kişilik bir ailenin açlık sınırı altında, yoksulluk sınırının ise haydi haydi altında.
Açıklanan TUİK enflasyonuna göre beklenen emekli maaşlarının durumunun da çok farklı olmayacağı anlaşılmaktadır.
Açlık, sefalet maaşı!
Ülkemizde milyonlarca asgari ücretli ve emekli yurttaşın maaşlarının, 2024 zammına karşın yine açlık sınırının altında kalacağı anlaşılmaktadır
Anlayacağınız, vatandaş diğer yaşamsal ihtiyaçlarını geçtim, bir kilo ile sınırlı ucuz et alabilmek için bu yıl da Et ve Süt Kurumu’nun önündeki kurullarda “rezil” (aşağılanmış) olacak. Milyonlarca asgari ücretli ve emekli yurttaş…
Yaşanan “rezillik” (Aşağılanma), çaresizlik Sadece Et ve Süt Kurumu önünde mi!?
Hükümet tarafından sefalet ücretine mahkûm edilen milyonlarca asgari ücretli ve emekli yurttaş çarşıda, pazarda yetmeyen parası; yetişemediği ev kiraları, çoluk çocuğunun giyim kuşam, eğitim giderleri karşısında da “rezil”, aşağılanmış, çaresiz kalacak bu yıl kendilerine reva görülen sefalet maaşları ile.
Ancak vatandaşın yaşadığı bu “rezillik” karşısında utanması, sıkılması gereken vatandaş değil, vatandaşın içine düştüğü bu “rezilliğin”, bu aşağılanmanın, bu çaresizliğin sorumlusu hükümet olmalıdır.
Ancak, yine vatandaşa göre hükümetin bu durum karşısında gözleri kör, kulakları sağır, vicdanları nasır tutmuş anlaşılan!!!
Hükümet üyelerinin vatandaşın içinde bulunduğu bu zor durum ile, bu çaresizlik ile empati yapabilmesi için sadece bir günlüğüne sabahın erken saatlerinde, kör karanlığında, ayazında Et ve Süt Kurumu önüne gitmesi, orada yaşananlara tanıklık etmesi yeterlidir.
Her ne kadar Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan hanım vatandaşın yaşadığı kira çaresizliği ile kısa, geçici bir süre olsa yüzleştiyse de bu durum onların maaşlarının asgari ücretin en az on katı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Devletin sınırsız olanakları daima ellerinin altında, devletin cömert elinin onların daima üzerinde olan hükümet üyelerinin vatandaşın içinde bulunduğu çaresizliğin derecesini kavraması olanaksızdır.
“Tok acın halinden anlamaz” denir.
Rahmeti Annemin sık kullandığı bir sözdür.
Her ne kadar rahmeti Babamın o sınırlı maaşı, Annemin marifetli elleri ile pek aç kalmadıysak da çocukluk yıllarımızda az sıkıntı çekmedik değil.
Bu nedenle bugün asgari ücrete mahkûm edilen milyonlarca emekçinin, açlık sınırı altında yaşayan on milyonlarca emeklinin yaşadığı çaresizliği iyi biliriz. İşte bu yüzden asgari değil insanca bir yaşam için mücadele ediyoruz.