Siyasal İslamcıların İsrail sevgisi
17-08-2024 12:42AKP iktidarı bütün hamasi söylemlerine karşın İsrail’in dost ve müttefiki olma çabasını sadece kapalı kapılar ardında değil alenen de sürdürüyor.
Alev Doğan
Filistin söz konusu olduğunda bir dizi şeyi yerli yerine oturtmak gerekiyor. Çünkü bir tuhaf algı, o algının da iki ayrı ucu var Türkiye’de. Bir tarafta İslamcı Hamas’a bakıp İsrail’i laik bir ülke zanneden Neo-Milliyetçiler, diğer tarafta aslında Siyonizm’in müttefikliğini yürüten siyasal İslamcılar. Günün sonunda “Hamas’ın mevcudiyeti” Filistin davasının anlaşılabilirliğinin önünde kalınca bir set olarak duruyor.
İhvan’ın Filistin kolu olarak faaliyetlerini yürüten ve Suriye’ye ihanetleri sonucu merkezlerini Katar’ın başkenti Doha’ya taşımak zorunda kalan Hamas ya da açık adı ile Harakat al-Muqawama al-İslamiya’nın (İslami Direniş Hareketi), topraksız, yurtsuz bırakılan Filistin halkının içinde bulunduğu durumda payı olmadığını söylemek çocukça bir saflığın ürünü olabilir ancak.
Bugün siyasal İslamcılar, kahraman ilan ettikleri Hamas’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in, 1973’te İslam Külliyesini açar açmaz ilk icraatının külliyeyi İsrail makamlarına kaydettirmek olduğunu pek anlatmazlar. Ya da 2007’de yani iktidara gelişinin ardından bir yıl sonra; Gazze’de bulunan, 1956’da İsrail ile yaşanan çatışmalarda ölen Mısırlı ve Filistinlileri temsilen Mısır tarafından yaptırılan Meçhul Asker Anıtı’nı, dinen yasak olduğu gerekçesi ile yıktırdıklarını…1987’de birinci İntifada’nın hemen başında kurulan Hamas’ın Filistin davasını nereden tuttuğunun kanlı canlı özetidir bu iki örnek.
Peki ya bugün?
İsrail’in 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı operasyon bir soykırıma dönüşürken, dünyanın en meşru davasını güden Filistin halkının emperyalizm destekli Siyonizm’in saldırganlığı karşısında kolu kanadı kırık bir vaziyette olduğunu başta söylememiz gerekiyor.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin, Mesud Pezeşkiyan’ın yemin töreni için gittiği Tahran’da uğradığı suikast ve ölümü elbette bir dizi tartışmayı beraberinde getirdi. Instagram yasağı gibi hamasi işlerle konuyu geçiştirmeye çalışsalar da AKP’nin ve siyasal İslamcıların Filistin konusunda ne kadar samimiyetsiz oldukları emperyalizmin taşeronluğunu yapmak konusundaki heveskar tutumlarından anlaşılabiliyor.
İsrail’in arkasındaki gücün ABD’nin başını çektiği emperyalist blok olduğunu düşünecek olursak, Ortadoğu’yu kana bulayan BOP’un eşbaşkanlığını yürütmekle övünen bir anlayışın Filistin konusundaki samimiyetini de görmüş oluruz.
İSRAİL İLE BÜYÜYEN TİCARET HACMİ
AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi’nin şu sözlerine bir bakalım:
“İsrail’de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlarımız da var. Yani, eyvallah, İsrail’in Filistin’de, Gazze’de Müslümanlara yaptığı soykırımı, katliamı, bebek katliamını, nefretle, şiddetle kınıyoruz, eyvallah, buna diyecek hiçbir şey yok ama diğer taraftan da ticaretin hiç kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili de… Çünkü bizim İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke, yani 6 satıp 1 aldığımız bir ülke. O anlamda, daha hassas olmamız gerektiğine inanıyorum. Bununla ilgili de arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Ekonomi koordinasyonuyla, ilgili bakanlarımızla, bunu gündeme alıp biraz daha hassas bir ayardan geçmesi gerektiğine, ben şahsi olarak inanıyorum.”
Ezcümle ticaret şahane diyor Zeybekçi. İsrail’de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlar kimler peki? Akla ilk gelen Zorlu Enerji. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) üslerine elektrik sağlayan Dorad Energy’nin yüzde 25 hissesinin Zorlu Holding iştirakı Zorlu Enerji’ye ait olduğunun altını çizelim.
Türkiye ve İsrail arasında 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacminin 2022’de 8,91 milyar dolara kadar çıkması AKP iktidarının İsrail ile ilişkilere ne denli önem verdiğini gösterir nitelikte.
Hatırlanacaktır, Erdoğan 2023’ün Eylül ayında, BM Genel Kurul çalışmaları için gittiği New York’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu kabul etmiş, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Türkiye ve İsrail’in birçok alanda iş birliği yaptığını vurgulayarak “Yeni iş birliği alanlarının varlığı da bir gerçek… İsrail’in kaynaklarının Avrupa’ya taşınması konusunda arayışta olduğu da herkesin malumu. En akılcı rota ise Türkiye üzerinden bu kaynakların Avrupa’ya ulaştırılması.” yorumunu yapmıştı.
Sadece ticaret değil, AKP’nin İsrail ile siyaseten de yakınlığı mevcut. AKP’nin 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde ABD’de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA’da temaslarda bulunduğunu, Recep Tayyip Erdoğan Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “cesaret madalyası” aldığını, AKP’nin, Ankara’da, İsrail’e, Siyonizm’in kurucusu Theodore Herz’i anma izni verdiğini de ekleyelim.
SONUÇ YERİNE
AKP iktidarı bütün hamasi söylemlerine karşın İsrail’in dost ve müttefiki olma çabasını sadece kapalı kapılar ardında değil alenen de sürdürüyor. Göstermelik mitingler, sosyal medya şovları, yüksek perdeden söylenen sözler Siyonizm’e verilen desteğin üzerini örtmeye yetmiyor. Dün olduğu gibi bugün de yalnızca solun kalbi Filistin’de atıyor.