Sizce HTŞ lideri kimin askeri?
24-12-2024 01:11Arkasına aldıkları bayraklardan birinin Tevhid bayrağı diğerinin ise Suriye’nin manda dönemine ait bayrağı olduğu gerçeğinden hareketle HTŞ’nin Suriye’de nasıl bir düzen kurmak istediğini rahatlıkla anlayabiliriz.
Alev Doğan
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçı grupların 8 Aralık’ta gerçekleştirdikleri Şam darbesi, etkisi uzun sürecek bir karanlığın perdelerini aralarken, bu sıralar uluslararası medyada en çok boy gösteren figürün HTŞ Lideri Muhammed Colani olduğunu söylersek abartmış sayılmayız. Emperyalistlerin bir süredir imaj yenileme çalışması yürüttükleri Colani’nin, janjanlı ambalajını kaldırınca altında bir radikal İslamcının bir cihatçının yattığını başta söyleyerek HTŞ’nin misyonuna ve neyi temsil ettiğine biraz bakalım.
Colani’nin 11 Eylül saldırılarının ardından, Irak’ın işgal edilmesinden birkaç hafta önce Şam’dan Bağdat’a otobüsle gittiği ve burada Irak El-Kaidesi saflarında hızla yükseldiği, 2006’da Irak’ta tutuklandığı ve 2011’de Suriye’deki emperyalist müdahale başladığında serbest bırakıldığı herkesin malumu. Hemen ardından da El-Kaide’nin Suriye kolu El-Nusra Cephesi’ni kurmak için Ebu Bekir el-Bağdadi ile bir anlaşma yaparak Suriye’ye geçişi de.
Ocak 2012’ye gelindiğinde kuruluşunu gerçekleştiren El Nusra bir süre Irak İslam Devleti ile ittifakını sürdürdü. Bu süreçte Bağdadi liderliğindeki Irak İslam Devleti’nden askeri, finansal destekleri fazlasıyla alacaktı. Ancak Bağdadi ve Colani arasında baş gösteren anlaşmazlık, Colani’nin Nisan 2013’te Bağdadi’nin El-Nusra’yı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adı altında birleştirme girişimini reddetmesiyle tepe noktasına ulaştı. Colani’nin El-Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’ye biat etmesiyle El Nusra, IŞİD’i aradan çıkartarak doğrudan El Kaide’nin Suriye kolu haline geldi. Bu adımın ardından iki cihatçı grup arasında dönem dönem şiddetli çatışmalar baş gösterdi.
Colani, Mayıs 2015’in sonlarında Al Jazeera’den Ahmed Mansur ile yüzünü gizleyerek gerçekleştirdiği röportajda eylem planlarına ilişkin şunları kaydedecekti:
“El-Nusra Cephesi’nin Batı’yı hedef almak gibi bir planı ya da talimatı yok. Eymen ez-Zevahiri’den rejime karşı gerçek misyonu sabote etmemek için Suriye’yi ABD ya da Avrupa’ya saldırmak için bir fırlatma rampası olarak kullanmamamız yönünde açık emirler aldık. Belki El-Kaide bunu yapıyor ama Suriye’de değil. Esad güçleri bir tarafta bizimle, Hizbullah diğer tarafta ve IŞİD de üçüncü bir cephede savaşıyor. Her şey onların karşılıklı çıkarlarıyla ilgili”
Aslında Colani, liderliğini yürüttüğü cihatçı grubun niyetini şu sözlerle açığa vuruyordu bu röportajda: “El-Nusra Cephesi’nin Batı’yı hedef almak gibi bir planı ya da talimatı yok”
Nasıl olsun ki? Çünkü El Nusra, ABD’nin cihatçılar için açtığı musluklardan fazlasıyla nasiplenmişti.
ABD hükümeti, Suriye’deki emperyalist işgalin henüz başlarında, CIA’nın gizli programı Timber Sycamore kapsamında 2012 başı ve 2013 sonu arasında Suriye’deki cihatçı gruplara silah göndermişti ve bu silahlardan bazılarının el Nusra’nın eline geçtiği bildirilmişti.
El-Nusra üyesi ve diğer diğer örgütlerdeki cihatçıların verdiği bilgilere göre Ahrar uş-Şam tarafından silahlar el-Nusra’ya devredildi. Ki Pentagon, 2015’in Eylül ayında, ABD tarafından eğitilen “Yeni Suriye Kuvvetleri” adı verilen 30. Tümen’e bağlı cihatçılardan oluşan küçük bir grubun, güvenli geçiş karşılığında el-Nusra’ya altı kamyonet ve mühimmatlarının bir kısmını verdiğini doğruladı.
ABD’nin, Türkiye’nin, BM’nin terör örgütü olarak tanıdığı El Nusra, Ocak 2017’de diğer irili ufaklı bir dizi cihatçı grupla birleşerek adını Hayat Tahrir el Şam olarak değiştirdiğini duyurdu. El Kaide ile bağlarını kopardığını iddia eden HTŞ’nin bu adımının imajında ufak tefek değişiklikler yapmak için atıldığını söylemek mümkün.
HTŞ, kimi cihatçı grupları bünyesinde toplayarak kimilerini de askeri anlamda yenilgiye uğratarak zamanla İdlib’in yönetimini ele geçirdi ve hızlıca şerri hükümleri faaliyete koydu. 2022 verilerine göre 15 bine yakın militanı bulunan HTŞ’nin emperyalistlerden aldığı desteğe kanıt isteyen, Suriye’yi ekonomik olarak çökermek amacıyla ABD’nin getirdiği Sezar Yasaları’nın İdlib için geçerli olmadığı gerçeğine bakabilir.
El Nusra örneğinde olduğu gibi yine ABD, BM, Türkiye ve bir dizi ülke tarafından terör örgütü olarak tanınan HTŞ’ye geçilen bu iltimasın nedeninin okuyucunun takdirine bırakıyoruz.
Şam darbesinin ardından, İsrail’in Suriye’ye yönelik askeri operasyonlarına, işgaline tek bir laf etmeyen Colani’nin doğrudan İsrail’in yetiştirdiği bir istihbarat elemanı olduğu da sıklıkla dillendirilen iddialar arasında. Olmasa dahi İsrail’in çıkarına hareket ettiği bilinen bir gerçek.
10 Aralık’ta Suriye’nin yeni geçiş yönetiminin başbakanı Muhammed el-Beşir’in Şam’daki ilk toplantısında, arkasına aldığı bayraklardan birinin Tevhid bayrağı diğerinin ise Suriye’nin manda dönemine ait bayrağı olduğu gerçeğinden hareketle HTŞ’nin Suriye’de nasıl bir düzen kurmak istediğini rahatlıkla anlayabiliriz.
Yazımızı Colani’nin Skynews’a verdiği röportajdaki şu ifadeleri ile kapatalım:
“Yabancı ülkelerin Suriye’den korkmalarını gerektirecek bir şey yok. Allah’ın izniyle korkuları yersiz. Ülke yeniden inşa edilecek. Ülke kalkınma ve yeniden yapılanma yolunda, istikrara doğru ilerliyor. İnsanlar savaştan yorgun düşmüş durumda. Dolayısıyla ülke yeni bir savaşa hazır değil ve yeni bir savaşa da girmeyecek. Korkularımızın kaynağı İranlı milisler, Hizbullah ve bugün gördüğümüz katliamları gerçekleştiren rejimdi. Dolayısıyla Suriye için çözüm onların ortadan kaldırılmasıdır. Mevcut durum paniğe geri dönülmesine izin vermeyecektir.”
Sizce Colani kimin askeri?