Sosyal Medyanın Yaygınlaşması ve Manipülasyon Üzerine

Sosyal medya, bilgiye erişimin hızlanmasıyla beraber, yanlış bilginin de çok hızlı yayılmasına ön ayak olur. Kapitalist medya yapısının temel amacı, kâr elde etmek olduğu için, sosyal medya algoritmaları daha fazla dikkat çekecek, tıklanacak ve paylaşılacak içeriklere öncelik verir.

Sosyal Medyanın Yaygınlaşması ve Manipülasyon Üzerine

Mahir Mertcan Kızılırımak

Sosyal medyanın yaygınlaşması, kapitalizmin tarihsel gelişim sürecini gözler önüne sermektedir. Marksist teoriye göre maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf beraberinde ideolojik üretim araçlarını da elinde bulundurur. Bu ideolojik tahakküm, bugünün dünyasında sosyal medya platformları üzerinden daha sofistike bir hal almıştır. Burjuvazi, bu dijital alanları bir hegemonya aracı olarak kullanıp kitlelerin zihinlerini şekillendirmekte ve halkı manipüle etmektedir. 

Algı Operasyonları ve Yalan Haberlerin Yayılması

 Sosyal medya, bilgiye erişimin hızlanmasıyla beraber, yanlış bilginin de çok hızlı yayılmasına ön ayak olur. Kapitalist medya yapısının temel amacı, kâr elde etmek olduğu için, sosyal medya algoritmaları daha fazla dikkat çekecek, tıklanacak ve paylaşılacak içeriklere öncelik verir. Yalan haberler ve sansasyonel içerikler bu anlamda daha hızlı yayılır çünkü insan psikolojisini etkileyen durumlardan faydalanır: Korku, öfke, merak gibi duyguların tetiklendiği içerikler, gerçeği sorgulamadan daha çabuk yayılır. Özellikle pandemi döneminde hasta sayılarının gizlenip açıkça halkı manipüle etmeye yönelik yapılan haberler bu durumlardan nasıl faydalanıldığını gözler önüne seriyor.  Bu algı operasyonları kitleleri eleştirel düşünme becerisinden yoksun bırakarak onları yönetilmesi kolay birer nesneye dönüştürmeyi amaçlıyor.

Bu durum, “yalan içeriğin” aslında sınıfsal bir araç olarak kullanılmasıdır. Burjuvazi, çıkarlarına uygun politikaları ve ideolojik yönelimleri toplum nezdinde meşrulaştırmak adına, sosyal medyadaki bu manipülasyon stratejilerini kullanır. Yalan haberler, politik rakiplerin karalanmasından, ekonomik krizlerin gerçek nedenlerinin gizlenmesine kadar geniş bir yelpazede işlev görür. Seçim dönemlerinde yayınlanan yapay zekâ ile yapılan videoların, montaj görsellerin iktidar tarafından sıkça kullanıldığına şahit olduk. Kitleler, bu yanıltıcı haber ve içeriklere maruz kaldıkça, sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet eden düzeni sorgulamadan kabullenmeye başlar.

Hükümetler ve Yöneticilerin Sosyal Medyayı Kullanma Stratejileri

Kapitalist yönetimler, sosyal medyayı halkı manipüle etmek ve kontrol altında tutmak için kullanır. Özellikle oligarşik ve faşist rejimlerde, sosyal medya platformları bilgi çarpıtma, algı yönetimi ve propagandanın önemli araçları haline gelmiştir. Burjuva devleti, sermaye sınıfının çıkarlarını koruyan bir baskı aygıtıdır. Bu bağlamda hükümetler, sosyal medyayı kendi politik ajandalarını halkın gözünde meşrulaştırmak için etkin şekilde kullanır.

Örneğin, ekonomide yaşanan sorunlar için dış güçleri suçlayıcı, market ve esnafı itham edici haberlerin yapılması, yanlış politikaların meşrulaştırılma çabasıdır. Algı operasyonları ile halkın belli bir fikre, yalana veya tarihi bir duruma inanması veya inanmaması sağlanır. Bu operasyonlar, kitlelerin dikkatini ekonomik eşitsizlikler, işsizlik, yoksulluk gibi kapitalizmin yapısal sorunlarından uzaklaştırarak, “güvenlik”, “milliyetçilik”, “dış tehdit”, “iç tehdit” gibi temalar etrafında birleşmesini sağlar. Mültecilerle ilgili ya da İsrail’in Türkiye’yi tehdit ettiği yönünde yayılan yalan haberler, bu durumu daha da netleştiriyor. Sosyal medyada yaratılan bu söylemler, kapitalist sistemin sürdürülebilirliğini garanti altına almak için halkı pasif bir şekilde ikna etmenin araçlarıdır. Kitlelerin taleplerini kontrol altında tutmak ve muhalefeti zayıflatmak amacıyla kullanılan bu stratejiler, sınıf mücadelesini bastırmak için önemli bir araç olarak kullanılır.

 Sosyal Medya ve Sınıf Farklılıklarının Keskinleşmesi

Sosyal medya platformları, sınıflar arasındaki farkların daha görünür hale gelmesine ve keskinleşmesine de hizmet eder. Burjuvazi, zenginliklerini ve ayrıcalıklarını bu platformlar üzerinden sergileyerek kitleler üzerinde bir etki yaratır. “Influencer” kültürü, lüks yaşam tarzlarının idealleştirilmesi ve maddi başarıya ulaşma yollarının bireysel çabalar üzerinden pazarlanması, sistemin temelindeki yapısal eşitsizlikleri göz ardı eden bir yanılsama yaratır. Bireyler kapitalizmin “bir gün zengin olabilme” yalanına inandırılır. Sınıf farklılıkları, bu platformlarda birer “yaşam tarzı tercihi” gibi gösterilirken, emekçi sınıfın maruz kaldığı sömürü ve yoksulluk meşrulaştırılır ya da görünmez hale gelir.

Sosyal medya ayrıca “dijital emek” olarak adlandırılan yeni bir sömürü biçimi yaratmıştır. Kullanıcılar, farkında olmadan ürettikleri içerik ve verilerle bu platformlar üzerinden büyük bir rant alanı açar. Ancak bu süreçte kitlelerin emeği, herhangi bir maddi karşılık olmadan sömürülür. Sosyal medyanın, büyük teknoloji şirketlerinin tekelinde olması, dijital emeğin de kapitalist üretim ilişkilerine eklemlendiği anlamına gelir.

Sosyal Medya, Kapitalizm ve Direniş İhtiyacı

Sosyal medyanın kapitalist toplumda hem ideolojik hem de ekonomik bir araç olarak kullanıldığı ortadadır. Bu platformlar, mevcut sınıf yapısını koruma ve sürdürme işlevi görür. Yalan haberler, manipülasyonlar, sınıf farklarının keskinleşmesi ve halkın pasifize edilmesi, bu dijital mecraların burjuvazi tarafından etkin bir şekilde kullanıldığının kanıtıdır. Ancak, sosyal medyanın aynı zamanda emekçi sınıfların örgütlenmesi ve direnişi için de bir araç haline getirilebileceği unutulmamalıdır. Dijital dünya, sınıf mücadelesi açısından bir yandan tehdit oluşturmakta diğer yandan ise bir mücadelenin yayılması için bir alan sunabilmektedir.

Kapitalizmin ideolojik tahakkümüne karşı çıkmak ve dijital alanda da mücadeleyi sürdürmek, bu sistemin gerçek yüzünü ifşa etmek açısından kritik öneme sahiptir. Sosyal medyada yaratılan yanılsamaları deşifre etmek, sınıf farklarının üstünün örtülmesine karşı durmak ve bu platformları sınıf mücadelesinin bir aracı haline getirmek, kapitalizmin dijital hegemonyasına karşı verilecek mücadelenin bir parçasıdır.