Suriye’nin Baas’ı: Emperyalizmin operasyonunda son sahne
24-12-2024 01:17Suriye BAAS partisinin, bütün çelişkilerine rağmen, devrimler çağından, karşı devrim dönemine kalan tek siyasi özne olduğunu söylemek mümkündür. Bu kalan son siyasi özne de emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından cihatçı terör örgütleri eliyle Suriye’nin çözülmesiyle ortadan en azından bir süre için ortadan kalktı.
Umut Kuruç
Emperyalizmin Ortadoğu’daki operasyonlarına, özellikle son 13 yıldır da cihatçı çeteler üzerinden yürüttüğü silahlı saldırıya direnen Ortadoğu’nun son kalesi Suriye dağıldı.
Bölgede tarihsel bir ilerlemeyi simgeleyen BAAS’a Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad üzerinden saldırılar ve bunlarla yaratılan kafa karışıklığını artarak sürdü.
BAAS’ı koşulları, öznelliği, tarihselliği içerisinde yorumlayabilirsek Suriye ve yanı başımızdaki bölgeyi ve gelişmeleri daha berrakça değerlendirebiliriz. Buradan kopartırsak bugün emperyalizmin “demokrasi” hamasetine paçayı kaptırmak işten bile olmaz.
Ortadoğu, özellikle Birinci Dünya Savaşıyla birlikte emperyalist paylaşımın alanı. Bölgedeki Arap coğrafyası 1916’da Sykes-Picot Anlaşmasıyla İngiltere ile Fransa arasında paylaştırılıyor. Sınırlar emperyalistlerce çiziliyor. 1917’de Balfour Deklarasyonu bugün hala üzerinde tepindikleri Filistin’de Siyonist harekete Filistin’de Yahudi devletinin kurulmasıyla sonuçlanan İngiliz emperyalizminin girişimi. İngiliz emperyalizminin işbirlikçisi Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali’nin (Meşhur Arabistanlı Lawrence ile birlikte!) 1916’da Osmanlı’ya karşı “Arap İsyanı”nı da not etmek gerekir. Oğlu, 1. Abdullah ileride İngilizler tarafından Ürdün Kralı yapılacak, Suriye ve Lübnan’ı işgal etmeye çalışacaktı. Bu, “isyan” emperyalizmin, dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi, bölgede işbirlikçileri olmadan hareket kabiliyetinin sınırları olduğunu göstermek açısından önemlidir.
Ancak, 18, 19 ve 20. yüzyıllar aynı zamanda devrimler çağı. 1919’la emperyalizme karşı devrimci hareketler Türkiye, Mısır, Afganistan başta olmak üzere bölgede yükseldi. 1920’de Suriye’de Fransızlara karşı, Filistin’de Suriye’yle birleşme bildirgesi ile birlikte İngilizlere ve onun “Yahudi devleti” girişimine karşı ve Irak’ta İngilizlere karşı büyük bir devrimci ayaklanma… Bütün bu devrimci yükselişlerin önemli kaynağı 1917 Ekim Devrimi’dir. Özü ise anti-emperyalizm ve bağımsızlıkçılıktır.
Yirminci yüzyılda Arap ulusal devrimleri esas olarak, Suriye’de BAAS ve Mısır’da Nasırcılık olarak yükselmiştir. Konumuz BAAS olduğu için Mısır’a ve onun devrimci önderi Cemâl Abdünnâsır’a böylelikle değinip geçelim. Fransız emperyalizminin egemenliğindeki Suriye’de temeli atılan ve 1947’de kurulan BAAS Partisi de bu anti-emperyalist devrimci mücadelenin en önemli siyasi öznelerinden biridir. Hedefi emperyalizmden kurtulmuş tek bir Arap devleti kurmak, sloganı “Birlik – Özgürlük – Sosyalizm”dir. 1953’te Arap Sosyalist Partisi’yle birleşerek Arap BAAS Sosyalist Partisi (Hizb al-Ba’th al-Arabi al-İshtiraki) adını alan partinin, emperyalizmin Arap kabileleri/aşiretleri ve mezhepler üzerinden elini çekmediği bir coğrafyada anti-emperyalizm ve bağımsızlıkçılık ana hattında sosyalizmi Arap ulusçuluğuna eklemleyen, devletçi, halkçı kalkınmacılıkla kendine özgü bir formu olduğunu söylemek mümkündür.
1960’larda, Suriye ve Mısır’ın Arap Birliği denemesinin sona ermesiyle Arap milliyetçiliği sürse de sosyalizm vurgusu kamulaştırma, toprak ve sanayileşme adımlarına dönük hedeflerle güçlendi.
5 Haziran 1967’de İsrail’in Mısır, Filistin, Suriye’ye dönük ABD desteklisi saldırısıyla başlayan 6 gün savaşı Arap cephesinin yenilgisiyle sonuçlanacak, ABD ve İngiltere destekli Siyonizm işgalle birlikte on binlerce insanın hayatına mal olacaktı. Bu yenilgi, 1970’lerde düşüşe geçen Arap milliyetçiliği ve Arap sosyalizmini etkileyecekti.
Uluslararası gelişmeler, Sovyetler Birliği’nin dış siyaseti, emperyalizmin bölgeye dönük hamleleri, Suriye’de BAAS’ın da siyasi-ideolojik yönelimlerinde etkili olacak, sosyalizmin dağılmasıyla birlikte başta ABD olmak üzere, emperyalizmin “yeşil kuşak” projesi onlarca yıl boyunca Ortadoğu’daki ilerici iktidarları hedef alacaktı.
Sosyalizmin 1990’larda dünya sahnesinden ayrılmasıyla birlikte dünyada ve bölgede mezhepçilik, yerelcilik, etnikçilik ve aşiretçilik gibi toplumsal parçalanmaya yol açan etkenler güçlenirken Suriye’de BAAS’ın laik niteliği ve ulusal kuruluş hedefi de emperyalizmle bağlantılı çevreler tarafından “tepeden inmeci diktatoryal” olarak nitelenecek, partinin çizgisinde salınımlar artacaktı. Bu salınımlar, İhvan hareketi gibi İslamcı yapılara zemin açılmasını, onların güç kazanmasını da beraberinde getirecekti.
Karşı devrim dönemi de diyebileceğimiz bu süreçte, 2003’ün Mayıs’ında emperyalist işgalin ABD’li komutanı General Tommy Franks tarafından Irak BAAS Partisi kapatılacaktı.
Aynı dönemde, kapitalizm ve sosyalizm arasında üçüncü yol arayışında olan Suriye’de liberal politikaların varlığının da bir yandan yükseldiğini söylemek yanlış olmaz.
Sonuç olarak, Suriye BAAS partisinin, bütün çelişkilerine rağmen, devrimler çağından, karşı devrim dönemine kalan tek siyasi özne olduğunu söylemek mümkündür. Bu kalan son siyasi özne de emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından cihatçı terör örgütleri eliyle Suriye’nin çözülmesiyle ortadan en azından bir süre için ortadan kalktı.
Suriye’yi ve BAAS’ı değerlendirirken, ülkenin ve partinin kendi tarihselliği, toplumsal ve siyasal özgünlüğünü göz ardı etmenin, emperyalizmin “demokrasi” soslu planlarına eklemlenme risklerini barındırdığı uyarısını da yapalım.
Suriye ve Ortadoğu coğrafyasındaki bu tabloda emperyalizmin, Siyonizm’in ve gerici İslamcı güçlerin ittifakla yürüttükleri işgal ve projeleri karşısında şunu merak etmeye ve sorgulamaya başlamak gerekir: Ortadoğu’da nasıl bir tarihi zaman başlıyor? İlerici, devrimci, emek güçleri yeni bir Cumhuriyet mücadelesini bir zorunluluk olarak ne zaman, hangi noktadan başlatabilirler? Bunu merak etmek hakkımızdır.