Tabipler Birliği uyardı: Salgın toplumu ve sağlık emekçilerini kasıp kavuruyor

Ülke genelinde yayılan solunum yolu hastalıklarına işaret eden TTB Aile Hekimliği Kolu, hastane ve ASM'lerin dolu olduğunu belirterek Sağlık Bakanlığı'nı acilen harekete geçmeye çağırdı.

Tabipler Birliği uyardı: Salgın toplumu ve sağlık emekçilerini kasıp kavuruyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) bir aya yakın süredir ülkemizde hız kesmeden süren influenza, COVID-19, RSV başta olmak üzere adenovirüs, rotavirüs gibi mevsimsel virüslerin kaynaklık ettiği salgının sürdüğünü açıkladı. Salgının toplumdan ve sağlık emekçilerinden gizlenip, yok sayıldığı ifade edilen açıklamada, başta yaşlı ve risk grubunda olanlar olmak üzere salgının ağır etkisi altında olduğumuz ifade edildi.

TTB Aile Hekimliği Kolu tarafından yapılan online-çevrim içi basın açıklamasında salgın hastalıklar yayılırken, gerekli test ve çalışma olmadığı da belirtildi.

Toplantıda söz alan Hatay Tabip Odası’ndan Dr. Sevdar Yılmaz, “Solunuma bağlı şikayetlerde ciddi bir artış var. Neredeyse gelen hastaların yarısı solunum yollarına bağlı hastalıklardan şikayet ediyor. Yeterli test yapılmadığı için mevcut sorunların Covid’den mi yoksa influenza’dan mı kaynaklandığını bilemiyoruz” dedi.

“ÇADIRLAR VE KONTERNERLAR SALGININ YAYILMASINI KOLAYLAŞTIRIYOR”

Samandağ’da bir Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yaptığını ifade eden Yılmaz, “Burası aynı zamanda bir konteyner ASM. Bekleme alanı yok. Bazen günde 200 hasta geliyor buraya. Dışarda yağmur yağsa dışarda yağmur altında bekliyor insanlar” diye konuştu. Hastalarının çoğunun konteynerlerde kaldığını söyleyen Yılmaz, “Daracık yerlerde 6-7 kişinin kaldığı örnekler var. Dolayısıyla solunuma bağlı hastalıklar da hızlıca yayılıyor. Böyle olunca hastalıklar hızlıca yayılıyor. Çoğu insan konteyner bulamadığı için ya da konteyner kente evini bırakıp gidemediği için çadırda kalıyor. Bunlar salgın hastalıkların yayılmasını kolaylaştırıyor” şeklinde konuştu.

“HASTALARIN YARISI SOLUMUM YOLU SIKINTISI ÇEKİYOR”

Dr. İsmail Tosun ise Adıyaman’da sorunları anlatırken öğrencilerin konteynerlerde kalabalık ortamlarda havalandırması iyi olmayan koşullarda eğitim gördüğünden söz etti. Tosun, “Konteyner okullar ya da evler ısınmıyor. Dolayısıyla da havalandırma da pek mümkün olmuyor yeterli ısınmadığı için. Böyle ortamlarda hastalık hızlıca yayılıyor. Gelen hastaların neredeyse yarısına yakını ya da yarısı solunum yolları hastalıklarından şikayetçi. Yeterli test yapılmıyor. Neyle karşı karşıya olduğumuzu dahi bilmiyoruz” dedi.

“HASTANELER DOLMUŞ DURUMDA”

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu’nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

“Salgını önleyici yöntemler tercih edilmeyince; hastane polikliniklerinde hastalar yığılmaya, yoğun bakımlarda hasta yatağı bulmada zorluklar yaşanmaya başlandı. Hastaneler dolmuş durumda, servislerde yer bulunamıyor. Randevu almak imkansız. Hastane poliklinikleri için randevu bulamayan yurttaşlarımız acillere ve aile sağlığı merkezlerine (ASM) akın ediyorlar.

Salgın sebebiyle ASM’lere yığılan hastalar, uygunsuz ASM binalarının daracık koridorlarında, havalandırması olmayan odalarında muayene olmayı beklerken; aşı olmaya gelen çocuklar, gebeler, kronik hastalık takibi için ASM’ye gelen risk grubu nüfusla karşılaşmakta bulaş için uygun bir ortam oluşmaktadır.

‘SAĞLIK ÇALIŞANLARI BASKIYLA HASTA HALDE ÇALIŞIYORLAR”

Son bir aydır gördüğümüz tabloda tüm okullar hastalıktan kırılıyor, işyerlerinde çalışanlar hastalıktan kırılıyor. Okullarda sınav dönemi olması, işyerlerinde ise çalışma şartları ve patron baskısı nedeniyle yurttaşlarımız istirahat edemiyor, hasta hasta çalışmaya, işe ve okula bu şartlarda gitmeye ve kendileri ile birlikte okul ve işyerlerinde ya da toplu taşıma araçlarında çevrelerinde olan kişilere de salgını yaymaya devam ediyor.

Salgına dair tek bir önlem önerisinde bulunmayan Sağlık Bakanlığı, sağlık emekçilerine “İstirahat dahi etmeyin, rapor almayın, hasta halde çalışmaya devam edin” diye yazılar gönderiyor. ASM’lerde hastalanmamış neredeyse tek bir ebe, hekim ve hemşire kalmamışken; sağlık çalışanlarından istenen, yüksek ateş ve nefes darlığı ile çalışması. Salgın döneminde en çok ihtiyaç duyulan MHRS bile işlevsiz kılınarak, salgını önlemek değil hastalığın tedavi edilmesi tercih edilmektedir.

‘NEZLE DEĞİL GRİP, SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU DEĞİL COVİD VAR”

Sağlık Bakanlığı bu salgına dair yaptığı açıklamalarda, salgının toplumda yarattığı olumsuz etkiyi önemsiz göstermek için grip ve COVID salgını yerine sıradan mevsimsel nezleden bahsetmektedir. Oysa Sağlık Bakanlığı’nın elinde mevcut salgına ilişkin veriler mevcutken, salgının kapsamı ve toplumda yarattığı tahribat bilinmekte iken bunu kamuoyundan gizleyerek toplumun salgından korunması için alınması gereken tedbirlerden kaçındığı açıktır. Yaşadığımız bahar nezlesi değil, ölümcül influenza ve COVID salgınıdır.
TTB olarak uyardık, göreve davet ettik, görmezden geldiler.

Yaşadığımız salgın basit bir nezle değildir. Toplum ve sağlık çalışanları salgınla ilgili sürekli bilgilendirilmeli, koruyucu önlemler hatırlatılmalı, eğitimler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarında maske takılması zorunludur. Genelgeler halen geçerlidir ve maske şu an en çok ihtiyacımız olan koruyucu tedbirlerden biridir. Toplu taşıma, kapalı kalabalık ortamlarda maske-mesafe-hijyen kuralının uygulanması, bunun için yönetenlerin kararlı tutum içinde olmaları önemli ve gereklidir. Sağlık kurumlarında sağlık emekçilerinin hastalığı bir iş güvenliği sorunudur. Hastalanan her sağlık emekçisinin sorumluluğu Sağlık Bakanlığı’na aittir. Tereddüdü giderilmediği için aşı olmayan her yurttaşımızın sorumluluğu da Sağlık Bakanlığı’ndadır. Riskli grupları korumak için grip aşısı halen mevcuttur ama aşı karşıtları söylemleriyle kafası karıştırılan yurttaşlar doğru bilgilendirilmelidir. COVID-19 güncel varyantı için aşı temin edilmeli risk gruplarına uygulanmalıdır. Sağlık Bakanlığı acilen harekete geçmeli, görev ve sorumluluğunu yerine getirmelidir.”