Türkiye Komünist Hareketi (TKH) cihatçı çetelerin Halep’e yönelik başlattığı saldırı sonrası yaptığı açıklamada, saldırınıın arkasındaki asıl gücün ABD emperyalizmi ve Siyonist İsrail yönetimi olduğuna dikkat çekti.
Cihatçıların düzenli ordu gibi donatılmasının arkasındaki gücü açıkça belirttiğine vurgu yapılan açıklamada “çetelerin Özbek, Uygur gibi yabancı ülkelerin vatandaşlarından oluşması, yürütülen vekalet savaşının Suriye’nin bir iç savaşı olmadığını da yeterince ortaya koymaktadır” denildi.
Suriye’de cihatçı çetelerin Halep’e yönelik başlattığı saldırının arkasındaki asıl güç ABD emperyalizmi ve Siyonist İsrail yönetimidir. İsrail ve Lübnan arasında ateşkes imzalanır imzalanmaz Halep’e yönelik bu saldırı, Suriye’nin parçalanmasına yönelik İsrail-ABD-İngiltere tarafından çizilen planının yeni aşamasına geçiştir. Gazze’nin yıkımı ve işgalinden sonra savaşı Halep’e taşıyarak ABD-İngiltere-İsrail, Suriye’nin parçalanması ve yıkımına girişmişlerdir.
Büyük Ortadoğu Projesi olarak bilinen bu emperyalist projenin önemli amaçlarından birisinin işgalci İsrail’in güvenliği olduğu herkes için nettir.
Saldıran cihatçı çetelerin neredeyse düzenli bir ordu şeklinde donatılması ve silahlandırılması bu çetelerin kimlerin uşağı olduğunu fazlasıyla gösteriyor. Yine bu çetelerin Özbek, Uygur gibi yabancı ülkelerin vatandaşlarından oluşması, yürütülen vekalet savaşının Suriye’nin bir iç savaşı olmadığını da yeterince ortaya koymaktadır.
Halep saldırısının Türkiye’nin kontrolünde olan İdlib üzerinden yürütülmesi ve doğrudan Türkiye’nin hamilik yaptığı cihatçı çetelerin de bu saldırıda rol aldığı bilgisi ise AKP-MHP iktidarının Filistin konusunda ikiyüzlü siyasetini göstermiştir. NATO Genel Sekreteri’nin Ankara’ya gelmesinin hemen ardından gerçekleşen bu saldırı AKP’nin, “Siyonist İslamcı” kimliğinin ikrarından başka bir şey değildir. Cihatçı çetelerin saldırılarını televizyon başında destekleyen yandaş medyanın da “milli ve yerli” maskesi bir kez daha düşmüştür. ABD emperyalizminin Suriye’yi bölme ve parçalanma siyasetinden şikâyet edip bu siyasetin ortağı olmak gibi bir garabetin tek açıklaması işbirlikçiliktir.
Suriye’nin yıkımı ve parçalanması İsrail’in ve ABD’nin hedefi iken aynı siyasetin ortağı ve destekçisi olmak işbirlikçilik ve “Siyonist İslamcılık” dışında bir anlama gelmemektedir.
Ülkemizin altına imza attığı Astana Anlaşması’nın da ihlali anlamına gelen bu siyaset çok tehlikelidir. Astana Anlaşması’nın gerekleri yerine getirilmeli, Suriye’de cihatçı çetelere verilen destek kesilmeli ve ülkemizin yanı başındaki cihatçı terör emirliğinin hamiliğinden derhal vazgeçilmelidir.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşma yaptığı sırada bir yurttaş tarafından ''Siyonistler faaliyetlerini gemilerimizde ve…
Bayraklı Belediyesi ile DİSK Genel İş Sendikası 6 No’lu Şube arasında bir süredir devam eden…
Türkiye'nin gündemindeki "Yenidoğan çetesi" davasında yargılanan sanıkların da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin mal varlıklarına tedbir…
Asgari ücretin belirlenmesi için ilk toplantı 10 Aralık'ta yapılacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk olarak…
UNESCO Genel Direktörü Azoulay’ın, Rusya’ya karşı yürütülen enformasyon savaşının katılımcısı olduğunu belirten Rusya Dışişleri Bakanı…
Türk-İş'in araştırmasına göre açlık sınırı, 20 bin 532 TL oldu. Asgari ücret ile yaşam maliyeti…