TKH’den İskenderun’da eylem: Hatay’ı da memleketi de bu enkazdan çıkaracağız!

TKH Hatay İl Örgütü çağrısıyla düzenlenen eylemde okunan basın metninde "AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’la ilgili sarf ettiği sözlere tepki gösterilerek “Bizi tehditle, şantajla sindirebileceklerini sananlara sözümüz nettir; bu halk size boyun eğmez.” denildi.

TKH’den İskenderun’da eylem: Hatay’ı da memleketi de bu enkazdan çıkaracağız!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) 6 Şubat depreminin yıldönümü dolayısıyla İskenderun’da bir eylem gerçekleştirdi. TKH Hatay İl Örgütü çağrısıyla düzenlenen eylemde okunan basın metninde “AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’la ilgili sarf ettiği sözlere tepki gösterilerek “Bizi tehditle, şantajla sindirebileceklerini sananlara sözümüz nettir; bu halk size boyun eğmez.” denildi.

“Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dayanışma ile yan yana omuz omuza mücadeleyi büyüteceğiz. Hatay’ı da memleketi de bu enkazdan çıkaracağız.” denilen açıklamanın tamamında şu ifadeler yer aldı:

“Unutmadık, affetmeyeceğiz!

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremler 11 ilimizde yıkımlara neden oldu, resmî açıklamalara göre 53 bin 537 yurttaşımız hayatını kaybetti. Depremde yaşamını yitiren bütün canlarımızı özlemle anıyoruz.

Bölgede büyük depremlerin beklendiği, 2020 ve 2021 yıllarında bütün kentler için hazırlanan Afet Risk Azaltma Planlarında Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep ve Adıyaman’da deprem riski açıkça raporlarla belgelendiği halde ne yazık ki ne hükümet ne de yerel yönetimler depreme dirençli kentler için harekete geçmedi.

Kentsel dönüşümün rant kapısına dönüşmesine itiraz edenleri suçlayan AKP iktidarı gerçekleri çarpıtmaktadır. Hatay’da kentsel dönüşüm engellendi propagandası yapan AKP iktidarına soruyoruz, Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta, Gaziantep’te, Malatya’da kentsel dönüşüme kim engel oldu?

2012 yılında depreme dayanıksız raporu verilen İskenderun Devlet Hastanesi ve Antakya Devlet Hastanesinde, gereken iyileştirmeleri neden yapmadınız? Elinizden tutan mı vardı?

Bu raporlar ortadayken 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen arifesinde çıkarılan İmar Barışı yasası ile depremin etkilediği 10 ilde toplam 294 bin civarında kaçak bina affedildi. “İmar barışıyla, toplam 205 bin Hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük” diyerek imar affı ile övünen kimdi?

Öte yandan 2013 yılında yine AKP hükümeti tarafından yapılan yasal düzenleme ile yapı denetim yetkisi TMMOB’dan alınarak özel şirketlere devredildi. İnşaat şirketleri aynı zamanda yapı denetim firmaları kurarak tam bir denetimsizlik ve keyfilikle hareket eder hale geldi.

Deprem gibi bir doğa olayı, bütün bu bilim ve akıl dışı rant politikalarıyla, ihmaller zinciriyle adım adım adeta büyük bir katliama dönüştü. Kentlerimiz enkaza döndü.

Hatay bu kentlerin başında geliyor. Kentimiz enkaza döndü, enkaz altında kaldık. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz, çocuklarımız, sevdiklerimiz enkaz altında can verdi. Deprem öncesinde önlem almayanlar, enkazlardan yükselen ‘sesimizi duyan yok mu’ çığlıklarına, yardım taleplerine de kör ve sağır kaldı.

Enkaz altında kalan canlarımız için kritik ilk 72 saat arama kurtarma çalışmaları organize edilemedi. Bizler ilk üç gün yalnızlığa ve çaresizliğe terk edildik. Yaralılarımıza müdahale edecek ambulans, gidecek alternatif bir sağlık kuruluşu aradı gözlerimiz.

Bizler günlerce çadır diye sesimizi duyurmaya çalışırken Kızılay çadır ve yardım malzemesi satmakla meşguldü.

Evlerimizi mezara çevirenleri, enkaz altında sesimizi duymayanları, bizleri günlerce soğuğa mahkûm edenleri unutmadık.

Aradan geçen bir yılda ise ne acımızı unuttuk ne de hayat normale döndü. Zaman yaraları sarmadığı gibi, tablo her geçen gün ağırlaşıyor.

Evlerimiz yıkıldı, yaşamlarımızı 20 metrekarelik konteynerlere sığdırdık, bir yıldır hala çadırlarda barınmaya çalışan yurttaşlarımız var. Her yağmurda konteynerlerimiz, çadırlarımız sular altında kalıyor.  Alt yapı sorunları devam ediyor. İskenderun sahili sular altında, her yağışta su baskınları çarşı merkezine ulaşıyor.

Elektrik kesintileri nedeniyle aydınlatma ve ısınma gibi sıkıntılar devam ediyor. Çadır ve konteynerlerde zaman zaman yangınlar çıkıyor.

Bir yılda kalıcı konutların teslim edileceği konusundaki vaatler göstermelik kuraların ötesine geçemedi. Bizler bu ülkenin yurttaşları olarak kalıcı barınma hakkımızı istiyoruz. Deprem bölgesinde barınma sorunu olan bütün yurttaşlara yeterli sayıda, sağlıklı koşullarda barınabilecekleri konutlar ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

Özensiz ve sulama yapılmadan gerçekleşen yıkım çalışmaları nedeniyle toz ve daha da kötüsü asbest soluyoruz. Uzamış gribal enfeksiyonlar ve zaman zaman uyuz salgınları ile karşı karşıya kalıyoruz. Sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntılar devam ediyor. Yeni yapılan İskenderun Devlet Hastanesinin şehir merkezine uzaklığı nedeniyle ulaşım sıkıntısı yaşıyoruz.

Depremde sayısı artan bütün ampute hastaların tedavisi ve protez giderleri devlet tarafından karşılanmalı, deprem nedeniyle binlerce insanımızı olumsuz etkileyen travma sonrası stres bozukluklarına karşı bütünlüklü psikososyal destek ivedilikle sağlanmalıdır.

Çocuklarımız hasar gören okullar nedeniyle birleştirilmiş okullarda, kalabalık sınıflarda eğitimine devam ediyor. Okul ve sınıfların yetersizliği bir an önce giderilmeli, okullarda ücretsiz bir öğün yemek ve servis uygulamasına geçilmelidir.

Bütün bunlarla birlikte ülkemizin içine sürüklendiği olumsuz ekonomik koşullar deprem bölgesinde katlanarak büyümektedir. Depremden önce de kısıtlı olan iş olanakları daha da sınırlı hale gelmiş, sigortasız, düşük ücretlerle çalışma daha da yaygınlaşmıştır.

Temel ihtiyaç malzemeleri her geçen gün zamlanırken özellikle ev kiralarının fahiş şekilde artmış olması barınma sorununu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir.

Bizler burada onlarca sorunla boğuşurken mevcut iktidar sorunları çözmek yerine bizlere seçim şantajı yapmaktadır. Devletin en üst makamında oturan Recep Tayyip Erdoğan daha iki gün önce Hatay’a gelmiş, burada yaptığı konuşmada merkezi yönetimle yerel yönetim uyumlu olmazsa gariban kalırsınız sözleriyle Hatay’ı göz göre göre kaderine terk ettiklerini itiraf etmiştir.

Buradan sesleniyoruz, biz kimseden sadaka istemiyoruz, anayasada belirtilen sosyal hukuk devleti olmanın gereği olan haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz.

Bizi tehditle, şantajla sindirebileceklerini sananlara sözümüz nettir; bu halk size boyun eğmez.

Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dayanışma ile yan yana omuz omuza mücadeleyi büyüteceğiz. Hatay’ı da memleketi de bu enkazdan çıkaracağız.

6 Şubat’ı unutmadık, unutturmayacağız.