Bugün yaptığı bir paylaşım ile içinde sol ve devrimci partilerin de olduğu siyasi parti amblemlerini kullanarak, bu partileri terör unsuru olmak ve terör örgütlerine destek olmakla yaftalamaya çalışan Mustafa Destici’nin kabarık sicili ve “Hizmet Hareketi” adı altında FETÖ’ye dönük güzellemeleri arşivden çıktı.
Destici’nin yaptığı bu paylaşım sonrasında geçmişte yaptığı bazı açıklamalar gündeme geldi. Bu açıklamalardan bir tanesinde Destici “Hizmet hareketini terör örgütü olarak görmüyorum” diyor.
Mustafa Destici’nin 12 Şubat 2014 tarihinde Mehtap TV’de yayınlanan “Sözün Erdemi” programında 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonları sonrasında yaptığı açıklamalar ise şu şekilde:
“Fethullah Gülen Hocaefendi ve cemaati Türkiye aleyhine ne yaptı? Türk demokrasisi aleyhine ne yaptılar? İslamın aleyhine, ahlakın aleyhine, insanlığın aleyhine ne yaptı?” diye soran Destici, “İnlerine gireceğiz dendiğinde ben ‘İn arıyorsanız PKK’nın inleri var onlara girin dedim. İn derken yurtları evleri kastediyorsanız orada Kur’an-ı Kerim bulursunuz, hadis kitapları bulursunuz. Risaleler bulursunuz, pırıl pırıl öğrenciler, hocalar bulursunuz başka bir şey bulamazsınız” dedi.
“Tam tersine bu kamplaştırıcı ifadelerden kaçınması gerekir. Çünkü bu insanların sorumlulukları vardır. Hizmet hareketi gibi dünyanın her yerine dağılmış gönüllüler için şöyle dursun, en ufak bir gruba, topluluğa bile ‘teröre, şiddete bulaşmamışsa’ bu ifadelerin kullanılması çok tehlikelidir. Hele alnı secdeye giden insanlara, ömrünü insanlığa hizmet için, inandığı değerlere, milli ve manevi değerlere adamış bir insana bunları söylemek kabul edilir bir şey değildir. Tam tersine birleştirici ve bütünleştirici olmamız lazım.”
27 Ocak 2014 tarihinde partisinin Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı toplantıda Destici yine FETÖ’ye sahip çıkan ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren konuşmalar yaparak tepki göstermiş ve Erdoğan’ın söylemini tasvip etmediğini belirterek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organize ettiği toplantıda kullandığı ‘İçi boş, kalbi boş alim müsveddeleri’ ifadesini şu sözlerle eleştirmişti: “Bu tür yakıştırmaları doğru bulmuyorum. Sayın Başbakan’a da yakışmadı. Hiç kimseye yakışmıyor. Din konularını bırakın din adamları konuşsun, ilahiyatçılarımız konuşsun, onlar değerlendirsin. İlmin kimde olduğunu, gerçek ilim sahibinin kim olduğuna bizim bilgimizin yeteceğini düşünmüyorum. Onu ancak Allah bilir. Fakat böyle yakıştırmaların, Türkiye içinde şu anda kimse için kullanılmasını uygun bulmuyorum. Çünkü bunlar Türkiye’nin zenginliğidir. Diğer partilerden de duyduk, hepimiz söyledik. Bunlar bence büyük bir açığı kapattılar, bizim ideallerimizi gerçekleştirdiler. Onun için ben burada destek olmak gerektiğini düşünüyorum. Bugünler geçer ve yarın biz yine yüz yüze bakacağız, aynı geminin içindeyiz. Yarın bizleri zor durumda bırakacak ifadelerden kaçınmamız gerektiğini düşünüyorum. Milyonları üzecek, incitecek hatta hangi gruba, cemaate karşı olursa olsun bu dili kimse kullanmamalı.”
