Tülin Tankut
Netflix yapımı “Adolesence” adlı dört bölümlük dizi, 2025 İngiliz yapımı, yönetmeni Philip Barantini. Dizi’nin adı Ergenlik (büyüme çağı) olunca hele bir de ustalıkla kotarılmışsa izleyici tarafından büyük ilgi görüyor. Öyle ki, İngiltere’de ortaokullarda gösterilmiş. Bizde de ebeveynler, eğitimciler, diziyi yorumlarıyla destekleyen sosyolog, psikiyatr, ergen psikoloğu, iletişimciler ve tabii sinema çevreleri diziye adeta sahip çıktılar. Medyada konu hakkında ufuk açıcı yorumlar okuduk. Peki, bu yorumlarda eksik olan neydi?
Konuyu dağıtmamak için soru üzerine odaklanalım. İzleyenler hatırlayacaklardır: 13 yaşındaki Jamie okul arkadaşı Kathie’yi öldürmekle suçlanarak hapse atılmıştır. Başlangıçta onun suçlu olduğuna ailesi inanmaz. Çocuk da “Ben yapmadım” diye suçu kabul etmez. Hatta babası yemin etmesini söyleyince hiç duraksamadan yemin eder, babayı inandırır. Ama korku içindedir. Polisler evi basınca altına kaçırır. Nezarethanede babasının gelip onu kurtarmasını bekler. Ancak polisin ele geçirdiği video gerçeği ortaya çıkarır. Cinayeti Jamie işlemiştir.
Dizinin yorumlarında okul, aile, medya, kim suçlu, sorusuna yanıt aranır. Çocuk arkadaşlarının etkisiyle “incel kültürü”nden etkilenmiştir. Babasına gösterdiği, kadınları aşağılayan porno fotoğrafları bunun somut kanıtıdır. Acaba çocuğu “bozan” medya mıdır? Kuşkusuz bu konuda medyanın masum olduğu söylenemez. Ancak asıl suçlu dizinin 4. Bölümünde (finalde) su yüzüne çıkar:
Olaydan bir yılı aşkın bir süre geçmiştir. Babanın 50. Doğum gününde Jamie, hapishaneden önce ona kendi çizdiği portre resmini gönderir. Arkadan da telefonla duruşmada ifadesini değiştireceğini, suçu üstleneceğini ve bıraktığı resim çalışmalarına yeniden başladığını söyler. Tabii, aile yıkılır. Baba durmadan “biz yanlış bir şey yapmadık”, “bütün çocuklar böyle” diye çırpınırken Anne ve Abla Lisa onu teselli etmeye çalışırlar. Derken Baba’nın dili çözülür. Çocuğu futbola götürdüğünü, ama beceriksizliği yüzünden her maçta kaleci yapıldığını, başka çocukların babaları gülerken utancından oğluna bakamadığını; boksa götürdüğünde çocuğun kaçıp alt katta resim yaptığını yana yakıla anlatır. Aslında tüm çabasına karşın farkında olmadan oğluna, “erkeklik kültürü ”nü benimsetemediğini itiraf etmiştir. Katie , “İncel kültürü ”nün etkisiyle çocuğu yeterince erkek olmadığı için küçümsemiş, çocuk da yıllardır babasının telkinleri altında ezilirken erkekliğini, kıza saldırmakla kanıtlayacağı yanlışına düşmüştür. Ama çocuk, son davranışıyla babaya değil, kendine inanmayı seçmiştir. Suçunun cezasını da çekecek, resim de yapacak ve bağımsız birey olma yolunda ilk adımını atacaktır. Babadan 1 yıl ayrı kalmak onun kendisiyle yüzleşmesini sağlamıştır. (Ayrıca o, uzmanların da defalarca vurguladığı gibi zeki bir çocuktur.)
Son sahneye geçmeden önce bir de babanın geçmişine göz atalım: Babasından dayak yermiş, hem de pantolon kayışıyla. “Ben çocuklarıma böyle yapmayacağım” diye kendi kendine söz vermiştir. Eşine , “ Yapmadım da; babamdan daha iyi olmaya çalıştım” der ve sorar: Babamın yarattığı bensem, bu (çocuğu kast eder) nasıl oldu? Anne onu yatıştırmaya çabalar: “ Biz iyi anne babayız. Lisa’yı nasıl yarattık? Jamie’yi yarattığımız gibi. Aslında eşini hiçbir zaman anlamamıştır. Kötü niyetle değil; sıradan, gülünecek bir anıymış gibi, öğrencilik yıllarında eşinin başında pembe perukla dans ederken nasıl herkesin alaylı gülüşlerine maruz kaldığını anlattığında, onun erkeklik gururunu kurtarmak için “herkes dansımı beğenmişti” savunmasına da dalga geçerek karşılık vermişti.
Baba, arabasına “sübyancı “ yazılmış olduğunu görünce de derin bir yeise kapılır. Yazıyı çıkarmak için çılgına döner, ertesi gün işe bu arabayla gidemeyeceği düşüncesiyle, soluğu oto tamircisinde alır. Görevli delikanlı onu tanımıştır. İncel kültürüyle Jamie’nin katil olamayacağını savunması adamı büsbütün sinirlendirir. Oturdukları çevrede komşuluk ilişkileri sürmektedir. Komşuların, arabanın üzerine yazıyı kimin yazdığı konusundaki kayıtsızlığı aileyi sinirlendirmiştir. Baba yazıyı yazan bisikletli genci yakaladığında ölesiye döver. Abla Lisa, gelişimi doğal seyrini izlediğinden aile için sorun olmamıştır. Baba kararları hep kendi verir ama ailesine karşı yumuşaktır. Karısına cinsel yönden tutkuyla bağlıdır. Bu özellikleriyle tam bir heteroseksüel birey izlenimini verir. Lisa da bunu kanıtlarcasına ,” Kime sübyancı diyorlar?” diye isyan eder. “ Jamie olmaz, babam da olmaz.”
Son sahnede babayı oğlunun odasında görürüz. Perişandır. Gözyaşları içinde, geride kalan oyuncak ayıya sarılarak defalarca , “özür dilerim oğlum” diye mırıldanır. “ Daha iyisini yapmalıydım” sözü de onun “sübyancı” olmadığı konusunda kuşkuya yer bırakmaz. Meraklı izleyici zaten dizide, erkek çocuk üzerindeki “erkeklik kültürü” baskısının eleştirileceğini, Jamie’yi tutuklayan siyahi polisin arabadaki kadın meslektaşıyla konuşmasından sezer. Oğlu telefonda, “ Baba, bugün okula gitmek istemiyorum” deyince polis, evde annenin sözünün geçtiğini söyler; böylece “erkeklik kültürü “nü aktarmakta yetersiz kalan babanın boşluğu anne tarafından doldurulmuştur. Polis baba yumuşak huylu olduğundan oğlu okulda renginden ötürü arkadaşlarından da hakaret görmektedir.
Sonuç olarak, dizi yorumcularının eline emeğine sağlık. Ancak böylesine önemli çağdaş bir sorunu, “oğluna, sen ne biçim erkeksin” türü kabalıktaki yapımların tersine incelikle ele alan ve rekabet halindeki emperyalistlerin “dijital egemenlik” maceralarına kapıldığı günümüzde sinema sanatının uyarıcı işlevini yerine getiren bir yapımın bu yazı da dahil olmak üzere daha başka yorumlara ihtiyacı var.
Türkiye sosyalsit hareketi içerisinde özgün bir yeri olan 1965 yılı seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi'nden meclise…
Kapitalizmin küresel refahı büyüttüğü (mü?), demokrasiyi yaygınlaştırdığı (mı?), insan haklarına saygıyı pekiştirdiği (mi?) bir ortamda,…
Sosyalist Düşünce Kulüpleri İzmir'de Prof. Dr . İzge Günal'ın katıldığı bir söyleşi düzenliyor
Bolu Kartalkaya'daki otel yangınında iddianame tamamlandı. Otel sahipleri, şirket yöneticileri ve Bolu İl Özel İdaresi'ne…
Diyarbakır’da kendilerine “Amedli Müslüman Gençler” ismini takan bir grup gerici, kentin birçok noktasında şeriat övgüsü…
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK'nin fesih açıklaması sonrasında başlatılan 'Lozan' tartışmaları üzerine "Ben hiçbir…