AKP’nin aile yılı kadın cinayetlerini örtmeye yetmiyor!

AKP her gerici iktidar gibi toplumu yeniden şekillendirirken aile kutsamasına sarılıyor, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor. Ancak toplumu gerici politikalarla yeniden şekillendirme baskısı, ekonomik kriz ve yoksullukla bir araya gelince ortaya çıkan tablo aile katliamları, intiharlar, istismar vakalarında artış, yozlaşma ve çürüme oluyor.

AKP’nin aile yılı kadın cinayetlerini örtmeye yetmiyor!

NURAY YENİL 

2025 yılı, iktidar tarafından “Aile Yılı” ilan edildi. Dünyada nüfus artış hızı düşme eğiliminde. Türkiye’de de tablo çok farklı değil. Doğurganlık hızının 2001 yılında 2.38 çocuk iken 2023 yılında 1.51’e gerilediği hesaplanıyor. Nüfusun yenilenme hızı azalıyor, yaşlı nüfus oranımız artıyor. AKP’li bakanların ve cumhurbaşkanının uykuları kaçıyor. Erdoğan yıllardır aynı nakaratı tekrarlıyor, en az üç çocuk. Ancak görünen o ki Erdoğan’ın çağrıları toplumda pek karşılık bulmuyor.

AKP 2025 yılını aile yılı ilan ederken, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet devam ediyor. 2024 yılında 394 kadın katledildi. Aile yılı ilan eden AKP iktidarında, öldürülen kadınların neredeyse yarısından fazlası evli olduğu ya da boşanmış olduğu erkek tarafından katledildi.

Kadınların öldürüldüğü bu “aile” yapısının ideolojik temelleri ise iktidarın zihninde oldukça net. AKP tek tür, geleneksel bir aile yapısından bahsedip bunu kutsuyor. Siyasal İslamcı anlayışa göre, kadının itaatkâr ve çok çocuk doğurduğu, şiddet görse dahi ‘kol kırılır yen içinde kalır’ düsturuyla hareket ettiği bir aile kurumu anlıyor AKP iktidarı.

Kadınlar ev içinde eşitsiz ve güvencesiz bırakılıyor. Bu ortamda şiddet katmerleniyor. AKP iktidarı boyunca kadına yönelik şiddetin arttığı bir gerçek. Bunu sadece kadın örgütlerinin verileri söylemiyor, büyük ısrarlar sonucunda veri yayınlamaya başlayan resmi kurumlar da bunu söylüyor. Şiddetin arttığını İçişleri Bakanlığı da kendi verileriyle kabul etmiş durumda.

Ama çözüm yerine baskı geliyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesine dönük birtakım politikalar geliştirmek yerine, tam tersi bir şekilde kadınların aile içerisindeki eşitsiz konumuna karşı bunu pekiştirecek politikalar yaşama geçirildi. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi bunun en büyük kanıtıdır. Sözleşme iptal edilirken de ‘Türk aile yapısına uygun değildir, aile kurumunu zedeliyor’ gibi bir söylem geliştirildi.

Aile Yılı hedefleri arasında sermayeye ucuz işgücü de var

İktidarın aileye yönelmesinin ardında sermayenin çıkarları da var. Türkiye’nin dinamik nüfusunun azaldığını ve iş gücü ihtiyacının giderek arttığını tespit eden iktidar aileyi aynı zamanda işgücünün üretildiği bir kurum olarak yeniden dizayn etmek istiyor. Türkiye’de 11 milyon işsiz var. Sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacını gözeten bir politika var burada. Bu denklem üzerinden genç nüfusa ihtiyaç duyuluyor.

Öte yandan kadınların iş ve aile yaşamını uyumlulaştırmak adına meşrulaştırılan esnek çalışma, düşük ücretler ve güvencesizlik işçi sınıfının tamamına dayatılıyor. Aile Yılı dolayısıyla esnek ve uzaktan çalışmanın yaygınlaşacağı modeller üzerinde çalışmalar sürüyor. Esnek çalışma ile hedeflenen kadınların ev içine hapsedilmesi, hane içinde bir yandan üç çocuğa bakması, ev içi rollerini eksiksiz yerine getirmesi, varsa bakıma muhtaç diğer aile fertlerinin bakımını sağlaması ve aynı zamanda iş yetiştirmesi.

Öte yandan esnek çalışma ile hedeflenen, mesai saatlerinin belirsizleşmesi, yani uzaması, hafta izinlerinin muğlak hale gelmesi, düşük ücretler, kadınların diğer çalışanlardan izole olması dolayısıyla herhangi bir örgütlülüğünün olmaması, en önemlisi de kırılgan işgücü yaratılarak rahatlıkla işten atılabilmesi. Yani güvencesizlik…

Toplumu dizayn etmenin bir aracı olarak aile kurumu kutsanıyor

AKP, idari olarak pek çok dönüşüm gerçekleştirdi ancak toplumu dönüştürmekte büyük bir dirençle karşılaşıyor ve bu direnci kırmak istiyor. İktidarın aile politikaları toplumu itaate zorlama aracı olarak kuruluyor. Kadınlar aile içinde tanımlanarak itaat edecek, aile itaat edecek ve toplum bir bütün olarak AKP ideolojisine teslim olacak. Aile yılından murat edilen yeni rejimin politikalarına uyumlu, itaatkar bir toplumsal yapı.

Kapitalizm, toplumun ihtiyaçlarına yanıt veremediği oranda önceki üretim biçimlerinin kurumlarını ve ideolojik motiflerini yardıma çağırmaktadır. Geçimini sağlamakta zorlanan, yoksullaşan, bakım hizmetlerini satın alamayan emekçi ailelerin sömürü çarkına ikna olmalarının yegane yolu bugünün dünyasında gerici ideolojiler. AKP iktidarı toplumun geleneksel kodlarına hitap ederken İslamcı bir anlayışla yeni rejimin makbul kadınları, yeni rejimin ideolojik tahakkümünün yeniden ve yeniden üretildiği aileler ve biat eden bir toplum hedefliyor.

Aile yılı bakım hizmetlerinin hane içinde kadına yüklenmesinin de aracı

Bakım hizmetlerinin nasıl çözüleceği sorusunun kapitalizmde iki yanıtı var, bakım hizmetleri ya birer ticari faaliyete dönüştürülür ya da aile kurumu içerisinde kadının cinsiyet rolleri pekiştirilerek kadının üzerine yıkılır. Burada temel çıkmaz ise kapitalizmde üretim birimi olmaktan çıkmış, toplumun en temel tüketim birimine dönüşmüş olan çekirdek aile kurumu, bakım hizmetlerinin sorunsuzca sağlandığı bir kurum olmaktan uzaklaşmıştır. Özellikle yoksulluğun, işsizliğin arttığı, alım gücünün giderek düştüğü ekonomik kriz koşullarında aile içerisinde bakım hizmetlerinin temel sorumlusu olarak görülen kadınların, çalışmak durumunda kalması bir ikilem yaratıyor. Yine sermayenin ucuz ve güvencesiz iş gücü ihtiyacı kadınların mecbur bırakıldığı bu ikilem üzerinden karşılanıyor. AKP’nin Aile Yılı yeniden kadınların ‘asli rollerine’ dönmelerini, çalışmak durumunda kalmaları halinde ise uzaktan ve esnek çalışmayı dayatıyor.
Aile Yılı kadın cinayetlerinin ve şiddetin üstünü örtmeye yetmiyor

AKP her gerici iktidar gibi toplumu yeniden şekillendirirken aile kutsamasına sarılıyor, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor. Ancak toplumu gerici politikalarla yeniden şekillendirme baskısı, ekonomik kriz ve yoksullukla bir araya gelince ortaya çıkan tablo aile katliamları, intiharlar, istismar vakalarında artış, yozlaşma ve çürüme oluyor.

Buradan kadınların payına düşen cinsiyet ayrımcılığı, aile içinde artan şiddet ve yoksullaşmadır. Kadınlar her geçen gün artan şiddet, derinleşen yoksulluk, işsizlik, güvencesiz çalışma gibi pek çok yaşamsal sorunla baş etmeye çalışırken, bu sorunları yok sayan AKP iktidarı doğum oranlarını arttırma derdine düştü, 2025 yılını Aile Yılı ilan etti.