Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımına, ranta, talana karşı alandaydık!
NİMET ÇAKILKAYA
Antalya, müzecilik tarihi açısından 103 yıllık geçmişe sahip bir kent. Antalya ve yöresi Sevr Anlaşması sonrasında İtalyanlar tarafından işgal edilir. Kurtuluş Savaşı sürerken 1921 yılında İtalyanlar yöreden çekilir. Çekilme sırasında arkeolojik eserlerin ve heykellerin gemilerle kaçırılmasını önleyen öğretmen Süleyman Fikri Erten 1922 yılında ilk müze müdürü olarak görevlendirilir.
İlk Antalya Müzesi Kaleiçi’nde küçük bir yerde açılır, daha sonra kentin simgelerinden biri olan Yivli Minare yanındaki medrese alanına taşınır. Ülke ve kent tarihinde önemli bir yer tutan müze ve müzecilik anlayışı, cumhuriyetle birlikte gelişmiş, kültürel miras olarak ele alınır. İlk çağlardan itibaren pek çok uygarlığa yurt olmuş il ve çevresi zengin bir kültür hazinesine sahiptir. Yapılan kazılarla birlikte 150 bin yıl öncesine ait kalıntılar, mezarlar, lahitler, heykeller emek emek çıkarılır ve sergilenecek müze ihtiyacı artar.
1964 yılında Kültür Bakanlığı’nın açtığı yarışma sonucunda kazanan mimari proje ile yeni müze inşaatına başlanır, Antalya’nın en güzel yerinde 30 bin metrekarelik kamusal alan müze olarak kaydedilir.
Kent hafızasına ışık tutan bir mekan
1972 yılında açılışı yapılan müze kent hafızasında önemli bir yer tutmaktadır. İlk açılışından itibaren kent yaşamında silinemez simgelerden biri olmuştur. İnsanlığın gelişimini, uygarlık tarihini adım adım izleyerek ‘İnsan nasıl İnsan Oldu’ sorusunu yanıtlayan sergileme düzeniyle ilkokul/üniversite öğrencilerinin de eğitim-öğretim yeri olmasıyla öne çıkan müze 1988 yılında Avrupa Konseyi Müzecilik Ödülü almıştır. Erken cumhuriyet dönemi mimari özelliklerini taşımaktadır.
Müzeler AKP’nin rant politikalarına kurban edilemez!
Müzenin de içinde bulunduğu 75 bin metrekarelik kamuya ait alan, konumu itibariyle bugün büyük bir rant değerine sahiptir. Rant ve talana dayalı, inşaat sektörü ile kamudan özele sermaye transferini gerçekleştiren AKP iktidarı müze alanına göz dikmiş, 2014 yılında mevcut müzenin yerine yapılacak yeni müze için proje ihalesi açmış, ödüllü müzeyi korumalı bina statüsünden çıkarmıştı. Ancak proje beğenilmeyerek 2018 yılında ihale iptal edilmişti. Yıkım kararı için o dönemde herhangi bir gerekçe açıklanmamıştı. Müze binasının tescili ise reddedilmişti.
Aradan geçen sürenin sonunda 20 Mart 2025 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı’nın katılımı ile düzenlenen kapalı toplantıda Antalya Müzesi’nin yıkılarak yerine yeni bir müze yapılacağı yerel basına yansıdı. Bakanın kendi mimarına bilabedel yaptırdığı yeni müze projesi de yine bu toplantıda tanıtıldı. Yıkım kararına gerekçe olarak binanın depreme dayanaksız olduğu ve kapasite yetersizliği öne sürüldü.
Kapalı toplantıya başta İnşaat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, ,Şehir Plancıları Odası, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji öğretim üyeleri olmak üzere konuyla ilgili kurumların çağırılmadığı, Arkeolog Prof.Gül Işın’ın toplantıya alınmadığı ortaya çıktı. Müzenin yıkım yerine güçlendirilmesi görüşü ağırlık kazanarak, içindeki arkeolojik eserlerin zarar görmeden, başka yerlere taşınmadan ortak bir akılla çözüm arayışı devreye girdi.
5 Mayıstan itibaren deprem performans analiz raporu uzmanlar ve odalar tarafından talep edilmesine rağmen bilimsel verileri taşıyan, yerinde incelemenin yapıldığına dair belge açıklanmadı. Haziran ayında yıkım kararı alınması ve müze taşıma ihalesinin yapılması üzerine Üniversite Öğretim Elemanları Derneği, İnşaat Mühendisleri Odası, Serbest Mimarlar Derneği, Arkeologlar Derneği, Antalya Kent İzleme Platformu gibi İlerici Kadınlar Derneği Antalya Temsilciliği’nin de katılarak 50’yi aşkın oda, kurum, kuruluş ve derneklerin oluşturduğu MÜZE Çalışma Grubu, müzenin yıkılmaması, güçlendirilmesi için çok fazla teknolojik yöntemin uygulanabileceği, kültürel mirasın korunması talepleri ile biraraya geldi.
Rant ve yağma politikalarına karşı kentimize ve tarihi değerlerimize sahip çıkıyoruz!
5 Temmuz’da Müze Çalışma Grubu çağrıda bulunarak ‘Antalya Müzesi Halkındır Yıkılamaz’ şiarı ile müze önünde nöbet eylemleri başladı. Deprem performans analiz raporunun İnşaat Mühendisleri Odası’nın değerlendirmesine ve yıkım yerine güçlendirme olanaklarının araştırılmasına yönelik talepleri dile getirildi. ’Antalya Soruyor, Bakan susuyor’ belgisi ,taleplerin suskunlukla karşılanması,yandaş kurum ve kişilerin Müze-Otel konsepti üzerine ağızlarından kaçırdığı projeler müze ve yanındaki kamusal alanların geleceği hakkında kuşkuların büyümesine yol açtı. Bakanlığın, valiliğin, müze müdürünün ‘yıkım için elimizde belge var’ söylemlerinin yandaş medyaya servis edilmesi, yıkım sözünü kullanmayıp yenileme denilerek algı yönetimi yapılması kısa sürede mücadelenin büyümesine yol açtı. Antalya Müzesi’nin yıkım kararı Türkiye’de AKP iktidarının kapattığı, yıktırdığı 35 müzenin de bulunduğu gerçeğini ortaya çıkardı. ’Müzemiz 36.müze olmasın’ kararlılığı arttırdı.
16 Temmuz’da apar topar kapatılan müzenin önünde halkın nöbeti sürüyor. Basın açıklamaları, yürüyüşler, suç duyuruları, açılan davalarla kamuoyu yaratılmaya çalışılıyor. Yerel basının konuyu takip ederek gündemden düşürmediği müze yıkım kararı ve gelişmeler ulusal basının da dikkatini çekiyor. Yandaşların tüm saptırmalarına karşın kültürel mirasına, cumhuriyetin ve kentin yakın tarihine sahip çıkan, içinde kadınların da yoğun olarak katıldığı eylemlere rağmen müze yerle bir edildi. Hukuka aykırı yapılan yıkım tepkileri büyütüyor. Aynı alanda müze tekrar açılana, heykeller ve eserler yuvalarına dönene kadar eylemler sürecek.
Aydınlanma geleneğine, aydınlanmayı Anadolu’ya taşıyan Cumhuriyet kazanımlarına, insanlığın tarihsel gelişiminin kanıtı olan kültürel mirasa sahip çıkmak, kamuya ait alanların, binaların rant için talan edilmesine karşı olmak, yüzyıllar ötesinden bugüne gelen heykellerin, eserlerin yok edilmesini önlemek için ayaktayız. Eşit, özgür ve laik bir ülkede insanca yaşamak isteyen bizler, rant politikaları yerine kamucu politikaların uygulanmasını talep ediyoruz.
Bu haber en son değiştirildi 23 Eylül 2025 00:06 00:06
’Arabuluculuk kesinlikle aile hukukunda olamaz. Mal rejiminin tasfiyesinde de olmaz. Biz avukatlar olarak sulh görüşmesi…
Sömürüyü meşrulaştıran, kadınları ikincilleştiren, yurttaşlık yerine kulluğu vaaz eden, itaat ve biat kültürü ile inşa…
2025-2026 Eğitim-Öğretim yılı 1 Eylül’de resmî olarak başladı. Öğrenciler arasında eşitsizliklerin büyüdüğü, öğretmenlerin resen atamalarla…
AKP her gerici iktidar gibi toplumu yeniden şekillendirirken aile kutsamasına sarılıyor, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya…
Kadınların Sesi'nin 38. sayısında AKP'nin 2025 yılını Aile Yılı ilan etmesi, kadın cinayetleri, eğitim ve…
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TELE1 hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.